- Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırmaları Dergisi
- Vol: 8 Issue: 1
- Evaluation of Critical Periods During the Development of the Personality In Terms of Religious Educa...
Evaluation of Critical Periods During the Development of the Personality In Terms of Religious Education
Authors : Yusuf Bahri Gündoğdu, Yahya Turan
Pages : 229-239
View : 8 | Download : 2
Publication Date : 2018-03-30
Article Type : Research
Abstract :Kişilik Gelişimindeki Kritik Dönemlerin Din Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi Kişide istenilen yönde davranış değişikliğini hedefleyen eğitimin, bunun yollarını ve imkânını psikoloji biliminin sağladığı verilerden elde etmesi gerekmektedir. Eğitimin ihtiyaç duyduğu şey, araştırma kanıtlarına ve test edilmiş teoriye dayanan bir dizi bilimsel olarak geçerli öğretim metodudur. Bu ihtiyacın karşılanmasında yardım, tam da psikolojinin sunması gereken verilerden gelmektedir. Psikoloji biliminin sağladığı veriler, belli davranışların belli dönemlerde kazanılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Zira insan hayatında bazı uyarıcıların etkisinin en güçlü olduğu zaman dilimleri bulunmaktadır. Bireyin gelişim sürecinde belli dönemlerinin karakterine uygun oluşturulacak etkiler, gelecekteki gelişim üzerinde oldukça önemli olacaktır. Bu dönemlerin öncesinde ve sonrasında oluşan etkiler ise bireyin gelişimine katkı sunmayacağı gibi zaman zaman olumsuz sonuçlar da doğuracaktır. Farklı psikanalistler tarafından ortaya konulan teoriler de, insanın gelişiminin belli dönemlerinin, hayatın bir dönüm noktası niteliğinde kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır. İlk kişilik kuramı olma özelliğini taşıyan Psikanalitik yaklaşım, kişilik gelişimine ve eğitime dair önemli veriler sunmaktadır. Dikkatle incelendiğinde, Psikanalitik kuramların dinî ve ahlakî gelişim açısından da dikkatlerden kaçırılmaması gereken bilgiler sağladığı görülecektir. Psikanalitik yaklaşımın özellikle dört döneme kritiklik uyarısı yaptığı söylenebilir. Bunlar; ilk çocukluk dönemi, ergenlik dönemi, orta yaş ve yaşlılık dönemidir. Bu dört dönemden ilkinin sonraki dönemler için temel; diğer üçü için ise karakterleri gereği kırılma noktaları olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra üst-benlik gelişimi ve bilinçaltı kavramlarının da din eğitimi açısından önem taşıdığı söylenebilir. Freud ve Adler ilk beş yaşın kritik önemine vurgu yaparak kişiliğin bu yaştan itibaren değişmeyeceğini dolayısıyla din ve ahlak eğitimi bakımından çocuğa kazandırılması arzulanan tüm tutumların beş yaşına kadar verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadırlar. Bu psikologların ileri sürdüğü teori doğrultusunda, çocuğun gelecek hayatının mimarı anne ve babası olacaktır. Ebeveynin bu süreçte, doğru ve etkili dinî ve ahlakî eğitimin yanında, çocuğa örnek olacak güzel davranışlar sergilemeleri, belki de bireyin hayatında oluşturacağı izler bakımından silinmez bir karakterin kazınmasına imkân sağlayacaktır. Bireyin özdenetimi olarak tarif edebileceğimiz vicdan, Freud’a göre ilk beş yaşına kadar ana hatlarıyla şekillenmektedir. Bu süreçte anne ve babaların çocuklara koyacakları kurallar, güzel, çirkin, doğru, yanlış vb. değerlendirmeler, çocuğun vicdan oluşumunu etkileyecektir. Doğru ve güçlü bir vicdan oluşumu ebeveynin çocuğa doğru yaklaşımlarıyla ilişkilidir. Bu nedenle anne ve baba eğitimlerinin yaygınlaşması, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumların kadınlara yönelik yaygın eğitim faaliyetleri içerisinde ilk çocukluk döneminin özelliklerini kavratmaya yönelik eğitimler verilmesi sağlıklı bir toplum açısından önemlidir. Ruhsal bakımdan sağlıklı bireylerin yetiştireceği çocukların, daha mutlu ve sağlıklı yetişeceği gerçeğinden hareketle, kadınların çocuk gelişimi üzerindeki bilgilendirilmelerinin tesirinin daha sonraki yıllarda da sürüp gideceği unutulmamalıdır. Bilinçaltı, birçok psikolog tarafından eleştirilse de hiçbir bilimsel teori ile yanlışlanmamıştır. Dolayısıyla hala geçerliliğini koruyan bilinçaltı teorisi doğrultusunda, insanlar birçok etkilenme girişimine maruz kalmaktadır. Çocuğun ebeveyninin ve yetişkinlerin istemedikleri halde, adeta bir işgal denecek nitelikte subliminal mesajlara maruz bırakılması, her ne kadar kabul edilmese de bir gerçektir. İzni ve onayı olmadan adeta çocukları, gençleri ve yetişkinleri kodlar gibi, davranışlarına bilinçsizce etki edecek bir kısım olumsuz ve istenmedik bilgiler yüklenmesine karşılık, gelecek hedeflerine ve sağlıklı bireyler yetiştirmeye dönük, çocuklar için ebeveynlerin bilgisi ve isteği doğrultuda, bir kısım olumlu bilinçaltı mesajlarının verilmesi, bu alanın boş bırakılmaması, bilinçaltı gerçeğine sırt dönülmemesi bağlamında önem arz ettiği söylenebilir. Psikanalist ekolün ortaya koyduğu önemli verilerden biri de ilk beş yaşın verimli bir şekilde geçirilmemesi halinde her şeyin bitmediğine dair kapının açık bırakılmasıdır. Psikanalitik ekolün önemli simalarından biri olan Sullivan’ın ilk çocukluk dönemini, üzerinde dikkatle durulması gereken kritik dönemlerden biri olarak addetmesi, okulun ve dolayısıyla öğretmenlerin çocuğun kişilik gelişimi üzerinde ne kadar önemli bir role sahip olduklarını gün yüzüne çıkarmaktadır.Keywords : Din Eğitimi, Kişilik Gelişimi, Kritik Evreler, Psikanaliz, Bilinçaltı