DEDİKODU, MEKÂN VE STATÜ
Authors : Ay?e Sezer
Pages : 1040-1055
Doi:10.12981/mahder.775260
View : 8 | Download : 2
Publication Date : 2020-09-15
Article Type : Research
Abstract :İnsanın sosyal bir varlık oluşu, kendini farklı şekillerde ifade etmeyi zorunlu kılmış; bu durum, onu hayatta tutmakla beraber, neslinin devamını da sağlamıştır. Bu ifade yahut anlatım zorunluluğu, insanın önemli ihtiyaçlarından biri haline gelerek iletişim kavramını ortaya çıkarır. İletişim, sözlü ve yazılı olmanın yanında, altında daha derin ve felsefi anlamları olan sembolik dili, göstergeleri, yazısız kanun olan adet ve töreleri de içine alan genel bir kavramdır. Bu durum aynı zamanda, insan zekâsının bir şeyleri anlamlandırma, anlatma ve açıklama becerisinin sınırsızlığını bizlere gösterir. İnsanın anlamlandırma çabalarında mekânın da özel bir yeri vardır. Mekânın adlandırılması ve mekânın hatırlanış şekli ilk olarak anılar, olaylar ve nesneler üzerinden olduğu gibi, mekânlarla ilgili algılar ve anıların aynı zamanda onlara bir statü kazandırdığını da söylenebilir. Bunu sağlayan da çoğunlukla ‘dedikodu’ denilen ve dilden dile dolaşan gerek abartılan gerekse saptırılan anlatılardır. Günümüzde, olumsuz bir anlam kazanmış olan dedikodu, hayatta kalma ve statü kazandırma gibi olumlu işlevlere de sahiptir. Bununla birlikte, daha çok insan odaklı bir şekilde ele alınan ve çoğunlukla olumsuz işlevlerine odaklanılan dedikodunun, nesne ve mekânlar etrafında da oluşturulabildiği ve bunların nesne ve mekânlara, algılar doğrultusunda, anlam/anlamsızlık ve statü/statüsüzlük kazandırdığı üzerinde pek durulmamıştır. Dedikodu, günümüzde olumsuz bir anlama bürünmüş olsa da, dikkatli incelendiğinde sosyal ve kültürel yaşamı düzenleyip devamını sağlayan önemli bir iletişim mekanizmasıdır. Bu iletişim yalnız sözle olmadığı gibi, bilhassa teknolojinin gelişmesiyle farklı şekillerde ve kavramlarda da karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple çalışmamızda, dedikodunun mekânla olan ilişkisi üzerinde mekânın anlamlandırılması ve statülendirilmesi bağlamında durulacaktır. Özellikle de ‘tekinsiz yerler’ (metruk evler, değirmenler, yollar vd.) ile ilgili algıların daha çok dedikodular sayesinde meydana geldiği ve yayıldığı dikkate alındığında, mekân ve statü kavramlarını dedikodudan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Dedikodunun, mekânın kutsallaştırılması başka bir deyişle özel bir statüye kavuşturulmasında da önemli bir rolü vardır. Kutsal sayılan mezarlar, türbeler ve yatırların bu özelliği kazanmalarında ‘dedikodu’ kapsamında nitelendirebileceğimiz inanç odaklı anlatılar oldukça etkili olmuştur.Keywords : insan, dedikodu, işlev, statü, mekan