Mi‘râc Olayı, İmkânı ve Keyfiyeti
Authors : Hayati Aydin
Pages : 99-123
Doi:10.15370/maruifd.1052176
View : 5 | Download : 3
Publication Date : 2022-06-27
Article Type : Research
Abstract :Mi‘rac, keyfiyetinde görüş ayrılıkları olsa da gerçekleştiğine dair ümmetin üzerinde icma ettiği bir yolculuktur. Erken dönem tarih, tefsir ve hadis kaynaklarının birçoğunda nakledilen Mi‘rac olayı ile ilgili rivayetlerde bazı farklılıklar olsa da hepsi olayın sübutuna delalet etmektedir. Mi‘rac’ın inkârı, kaynaklarda olayla ilgili büyük bir yekûn teşkil eden sahih hadislerin inkârı anlamına gelir ki bu doğru olmayan bir tavırdır. Klasik ulemanın geneli Mi‘rac’ın ruh-beden bütünlüğü içinde uyanık olarak gerçekleştiği kanaatindedir. Bazı âlimler ruh-beden bütünlüğü içinde gerçekleştiği kanaatine sahip olmakla birlikte Mi‘rac’ı misâl âleminde gerçekleşen bir olay olarak görürler. Buna göre Mi‘rac fizik ötesi, Hazîretü’l-Kuds’e (İlahi Alan’a) götüren, içinde zamanın açılım kazandığı (Bast-ı zaman) bir yolculuktur. Şah Veliyullah Dihlevî’nin (ö. 1176/1762) Mi‘rac’ı temessül olarak nitelemesi makul yorumlardan biridir. Buna göre Mi‘rac misâl âlemi denilen, gayb ile fiziki âlem arasında berzah boyutunda gerçekleşmiş bir olaydır. Bu âlemdeki varlık ve olayların, yolculuk esnasında karşılaşılan durumların bir yorumu olduğuna inanılır. (İnsan türünün bir ferdi olarak) Âdem’in yeryüzüne inmesinden önceki hâli, ilahi emir gereğince meleklerin ona secde etmesi ve Şeytan’ın buna muhalefet etmesi olayı ile Musa-salih kul buluşmasının da şart ve nitelik yönüyle böyle bir olaya benzerliğinin olduğu söylenebilir. Mi‘râc, Belkıs tahtının göz açıp kapayacak süratte Süleyman’ın meclisine gelmesi gibi hızla gelişen ve harikalar içeren bir olaydır. İslam kültüründe abdallara izafe edilen tayy-ı mekân ile ilgili rivayetlerin nispeten Mi‘rac tarzı olaylar olduğuna, Mi‘rac mucizesinin ümmete bu şekilde sirayet ettiğine inanılır. Diğer peygamberler, İslam evliyası ve aksiyon sahibi ulemanın yaşamlarında küçük olsa da henüz ilmin test edemediği nadir anılar olabilir. Allah Resûlü’nün ileride ümmetinin fethedeceği yerleri görüp söylemesi veya Medine’deki mescitte bazı sahâbîlerinin Mûte Savaşı’nda şehit olmalarını gözyaşlarıyla aktarması ilimle izah edilemeyen böylesine nadir olayların gerçekleşebileceğini gösterir. Yine Allah Resûlü’nün kıyametten önce İslam toplumunda çeşitli dinî ve siyasi nedenlerden dolayı ortaya çıkacak sosyal kargaşa, anarşi ve iç savaş gibi ümmeti kaosa sürükleyecek, bütünlüğünü bozacak yıkıcı faaliyetleri dile getirdiği ve bunları nitelediği fiten hadisleri bu kabil olaylardandır. Mutasavvıflar insan-ı kâmilin yükselişi kabul ettikleri Mi‘rac’ın başlangıcında Allah Resûlü’nün şerh-i sadrını (göğsünün açılmasını) tasavvufta bir boyut olarak görürler. Seyr-i sülûk yolunda bir mürit bu boyuta ulaştığında onun kalbinin metafizik âleme açılacağını ve lahuti manaları ve ilahi hakikatleri müşahede edeceğini söylerler. Cebrail’in Allah Resûlü’nün göğsünü yardıktan sonra onu zemzemle üç sefer yıkayıp sonra hikmet ve iman ile doldurmasını İslam uleması namazın bu gecede farz kılınacağı anlamıyla yorumlamışlardır. Çünkü namaz iç ve dış temizliği gerektirir. Cebrail’in yıkama işlemini üç sefer tekrarlaması abdestte uzuvların üç sefer yıkanmasına benzerlik göstermesi de dikkat çekicidir. Allah Resûlü’nün gökleri tabaka tabaka aşması, menzil menzil Rahman’a yükselişini, o menzillerdeki meleklerin, o katmanlara ulaşan ehlullahın hâllerini ve onlarda Allah’ın vahiy ettiği tedbirine, oradaki toplulukların tartışmalarına vakıf olmasını sağlamaya yöneliktir. Müsaade (gidip-gelme) diliyle namazın farz kılınması, onun sevap yönüyle elli olduğunu, sonra Allah’ın bu konudaki muradını tedrici olarak izah etmesi ve sıkıntının dinde def edildiğinin, nimetin tamamlandığının bilinmesine yöneliktir. Namazla ilgili bu anlamın Hz. Musa’ya atıfla şekillenmesi, onun peygamberler içinde ümmet ile iç içe olması ve ümmet siyasetini iyi bilmesinden dolayıdır.Keywords : Tefsîr, Mi‘rac, el-Mescidü’l-Harâm, el-Mescidü’l-Aksâ, Sidretü’l-Müntehâ