Riyâzu’ş-Şu’arâ’da Tenkit Üzerine
Authors : Muhammet H. Cankurt, Yağız Yalçinkaya
Pages : 398-411
Doi:10.51531/korkutataturkiyat.1390639
View : 72 | Download : 88
Publication Date : 2023-12-31
Article Type : Research
Abstract :Devrinin önde gelen şairlerinden olmakla beraber "Riyâzü’ş-Şu’arâ” adlı tezkiresiyle klasik edebiyatımızda adından söz ettiren Riyâzî, eserini 1610 yılında tamamlamıştır. Eser, 17. yüzyılın Anadolu sahasındaki ilk tezkiresidir. Yüzyılın antoloji niteliğindeki tezkirelerinden farklı olan eser, klasik tezkire geleneğinin izlerini taşımaktadır. Bu bakımından Latîfî ve Âşık Çelebi tezkirelerine benzer. Bazen de şiir örneklerini artırarak antoloji özelliği taşıyan tezkirelerin önünü açar. Eseri, klasik gelenekle antoloji geleneği arasında bir geçiş eseri saymak isabetli olsa gerektir. Riyâzî, "îrâdcık” adını verdiği der-kenarlarda objektif değerlendirmeler yapmıştır. Tezkirenin en dikkati çeken niteliklerinden biri, müellifin bu değerlendirmeleridir. Müellif, bilhassa Hasan Çelebi ve Âşık Çelebi’nin tespitlerine eleştiriler getirmiş, şairler etrafında oluşmuş birtakım yanlış bilgileri açıklığa kavuşturmuştur. Riyâzî’nin şairleri değerlendirirken yakınlık-arkadaşlık-makam-statü gibi ilgilerden soyut bir şekilde hareket ettiği görülmektedir. Ancak övgüye layık olduğuna inandığı şairleri gerekçelerini de sunarak methetmiş ve kendi deyimiyle onların hakkını teslim etmekten uzak durmamıştır. Çalışmada Riyâzî’nin eserindeki tenkitler üzerinde durulacaktır. Müellifin kendi cümleleri üzerinden onun eleştirel bakışı değerlendirilecektir.Keywords : Riyâzî, Riyâzü’ş-Şu’arâ, tezkire, tenkit, şiir.