- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 9 Issue: 2
- KUR’ÂN’DA TESETTÜRÜN ANLAM ALANI
KUR’ÂN’DA TESETTÜRÜN ANLAM ALANI
Authors : Ali Soylu
Pages : 835-862
Doi:10.46353/k7auifd.1169335
View : 12 | Download : 48
Publication Date : 2022-12-30
Article Type : Research
Abstract :Tesettür, insanlık tarihine Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva ile girmiştir. Öncelikle doğal bir gereksinimi ifade eden tesettür, varlık âleminde insana mahsus bir davranış biçimidir. "Örtünmek”, giyinmek; kendisiyle diğerleri arasına engel koymak, bir şeyin içinde ya da gerisinde saklanmak anlamlarına karşılık gelen tesettür, mecâzi olarak "çekinme”, "utanma” ve "iffetli” manalarına gelmektedir. Tesettürün, bir diğer ifadeyle örtünmenin vahye konu olmasının nedeni; insanların tesettüre riayet etmeyerek manevi yapılarıyla sosyal ilişkilerinin bozulabileceği endişesidir. Kur’ân’ın tesettürle ilgili bu hassasiyeti, mahremiyet, iffet ve hayâ gibi değerleri korumaya ilkesel yaklaşımının bir sonucudur. Mahremiyete, en genel anlamıyla "kişinin”, "ailenin” ve "sosyal grupların\" kendilerine ait yaşam alanları anlamı verilebilir. Bundan dolayı mahremiyeti korumak, iffet ve hayâ sahibi olmak, insan olmanın ve Müslümanca yaşamanın bir gereği, kişinin toplum karşısındaki sorumluluklarının bilincinde olmasının bir koşuludur. Kur’ân, ferdin ve toplumun iyiliği yönünde bu değerleri korumak, erkek ile kadın arasındaki vahiy tarafından belirlenen sınırları zorlayabilecek birtakım olumsuz davranışları bertaraf etmek için alınması gereken tedbirler manzumesini uhdesinde bulundurmuştur. Bunun için erkeklerin ve kadınların gözlerini haramdan sakınmaları, vücutlarının dinen örtünmesi gereken yerlerini örtmeleri ve mahremiyetlerini her ortamda korumaları Kur’ân açısından bir zorunluluktur. Fakihler, Kur’ân ve sünnetten hareketle müslümanların kimlere karşı ve nasıl örtünmeleri gerektiği hususunu, yani erkeğin kadına, kadının erkeğe, erkeğin erkeğe ve kadının kadına karşı örtünmesini incelemişlerdir. Makalemizde Kur’an’a göre tesettürün halk nazarında bilinen şekliyle sadece bireysel bir örtünmeden ibaret olmayıp, takvâ, ailevî ve toplumsal boyutlarının da bulunduğu ve nihayetinde kendine özgü bütüncül bir anlam alanına sahip olduğu tezi ispatlanmaya çalışılmıştır. Bu itibarla tesettür, insanın inanç ve ruh dünyasından başlayıp fiziki âlemini de içine alan, insan doğasından ayrı olmayan fıtrî bir karaktere sahiptir. Konuyla ilgili âyetler incelendiğinde, tesettürün temel nedeni olan takvânın, dış örtüye bürünmeden önce bütün kötülüklere ve olumsuz davranışlara karşı kuşanılması gereken manevi bir elbise hükmünde olduğu bildirilmektedir. Nitekim Kur’ân, insanların sadece tavır ve davranışlarını düzeltmekle yetinmemekte, aynı zamanda ve daha öncelikli olarak insanın kalbini olumsuz düşünce ve duygulardan temizlemeyi hedeflemektedir. Binaenaleyh "tesettürün takvâ boyutu” olarak isimlendirilen örtünmenin içsel uzanımı gerçekleştikten sonra ancak, bütün vücudun, şartlarına uygun bir şekilde kapanması demek olan "tesettürün ferdî boyutu” anlamına kavuşabilecektir. Mezheplere göre farklılık arz etmekle beraber, erkeğin bakılması haram olan yerleri, umumiyetle göbekle diz kapağı arası olarak anlaşılmıştır. Kadınlarda ise yüz, iki el ve ayaklar dışında kalan bütün vücuttur. Kur’ân, "tesettürün aile boyutu” olarak isimlendirdiğimiz, ev ortamında aile fertlerinin birbirlerinin odalarına girip çıkarken dikkat etmeleri gereken hükümlerle "tesettürün toplumsal boyutu” olarak adlandırdığımız, ailenin dışında kalan yabancıların yaşadıkları ortamlara girip çıkarken uyulması gereken kuralları da belirtmiştir. Bunlar; içerden izin aldıktan ve akabinde selam verdikten sonra başkalarının mekânına ancak girilebileceğini gösteren kurallarıdır. Dolayısıyla toplum içinde vücudun yabancılara gösterilmesini önlemek için şartlarına riayet edilerek örtünmek nasıl tesettür ise, aile içi durumları yabancıların rahatsız edici bakışlarından muhafaza etmek ve başkalarının mekânlarına girerken alınması gereken tedbirlere uymak da tesettürdür. Gerek aynı ev içerisinde yaşayanların birbirlerinin odalarına, gerekse yabancı kişilerin özel mekânlarına girme konusundaki anlam ve hassasiyetle kişisel anlamdaki örtünme eyleminin anlam ve hassasiyeti arasında Kur’an açısından bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca tarih boyunca İslâm toplumlarında ev ve şehir mimarisi konusunda tesettür ve mahremiyet kaygıları dikkate alınarak özel tasarım ve uygulamalarda bulunulmuş olması da tesettür bağlamında değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Sonuç olarak tesettürle alakalı bütün bu davranışlarda mahremiyetin, iffet ve hayânın korunması aynı şekilde önemli addedilmiştir. Tefsir literatüründe önemli bir boşluğu dolduracağına inandığımız bu araştırma, Nûr sûresi ile Ahzâb sûresi’nin ilgili âyetleri bağlamında ele alınmış, tefsir ve hadis kaynakları, çağdaş ilmi eserler ve bilimsel araştırmalardan yaralanmak suretiyle sonuçlandırılmaya çalışılmıştır.Keywords : Tefsîr, Mahremiyet, Tesettür, Örtünmek, Hayâ, İffet