- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 9 Issue: 2
- İLAHİYAT NEDİR: ÖĞRETİM ÜYELERİNİN GÖRÜŞLERİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA
İLAHİYAT NEDİR: ÖĞRETİM ÜYELERİNİN GÖRÜŞLERİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA
Authors : Ayşe Çalal, Cemal Tosun
Pages : 621-650
Doi:10.46353/k7auifd.1160819
View : 7 | Download : 4
Publication Date : 2022-12-30
Article Type : Research
Abstract :Türkiye’deki ilahiyat fakülteleri ile ilahiyat eğitiminin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin sorunlar artmaya devam etmektedir. Bu sorunlar ile ilgili bilimsel tartışmalar yapılmakta ve çözüm arayışları içerisine girilmektedir. Fakat bu tartışmalar yapılırken ilahiyat kavramının tüm boyutları ile ne anlama geldiği ve Türkiye’deki yüksek din öğretimi geleneği açısından ne ifade ettiği konusunda tam anlamıyla düşünülmediği görülmektedir. İlahiyatın ne olduğu ile ilgili kavramsal bir çerçeveye ulaşmadan var olan problemleri çözüme ulaştırabilmek mümkün görünmemektedir. Bu konuda çözüm arayışında olan ilahiyat fakültesi öğretim üyelerinin ilahiyatın ne olduğuna dair düşünceleri önem kazanmaktadır. Bu makalenin amacı öğretim üyelerinin ilahiyat hakkındaki görüşlerini ortaya koymaktır. Böylelikle ortak bir kavramsal çerçevenin oluşturulmasına katkı sağlayabilmek hedeflenmiştir. Aynı zamanda ilahiyat fakülteleri ile ilgili program geliştirme çalışmalarına bakış açısı sunabilmek amaçlanmıştır. Makalede nitel araştırma yöntemine başvurulmuş ve durum deseni yöntemi kullanılmıştır. 3 farklı ilahiyat fakültesinden 5’er öğretim üyesi ile yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Bu fakülteler Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi şeklindedir. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda elde edilen bulgularda ilahiyat; kavram olarak, kurum olarak ve akademik faaliyet alanı olarak incelenmiştir. Kavram olarak ilahiyat başlığı altında ilahiyatın Tanrı ile ilişkili kadim bir kavram olduğu düşüncesi ön plana çıkmıştır. Ayrıca bu kısımda ilahiyat, teoloji ve metafizik arasındaki ilişki tartışılmıştır. Bu bölümde dile getirilen bir diğer düşünce ilahiyatın bilimlerin kraliçesi unvanına sahip olması ile ilgili olmuştur. Kurum olarak ilahiyat kısmında ise öncelikle ilahiyat fakültesi olabilme sürecinden bahsedilmiştir. Bu bölümün diğer bir başlığı ise "ilahiyat mı İslami ilimler mi?” sorusu etrafında şekillenmiştir. Akademide ilahiyat kısmında ise ilahiyatın dini konularda bilgi üreten, disiplinler arası bir bilim dalı olduğu yönünde görüşlere ulaşılmıştır. Tüm bu bulgular neticesinde ortaya çeşitli sonuçlar çıkmıştır. Bu bulgulara göre: İlahiyatın kadim bir kavram olmasa da kadim bir olgu olduğu ve ilk ilahiyat faaliyetinin "Tanrı hakkında düşünme” ile başladığı düşüncesine ulaşılmıştır. Geçmişte kendisine atfedilen "Bilimlerin Kraliçesi” unvanı teolojinin önceki dönemlerde köklü ve özel bir konumda olduğunu gösterir niteliktedir. Katılımcıların ilahiyatı tanımlarken referans gösterdikleri bu unvan, teoloji ile olan yakın ilişkisi açısından düşünüldüğünde ilahiyatın konumunu açıklayabilmek için kullanılan bir unsur olarak görünmüştür. Bu yöndeki görüşler ilahiyat kavramının salt dini ve kültürel değerlere bağlı kalınmadan evrensel bir zeminde düşünülmesi gerektiği fikrini desteklemiştir. Aynı zamanda ilahiyatın (Türkiye özelinde düşünüldüğünde) salt teolojiye ya da salt metafiziğe indirgenebilecek bir kavram olmadığı; her iki kavramı da içerisinde barındıran daha kapsayıcı bir kavram olduğu düşüncesi ön plana çıkmıştır. Türkiye’deki mevcut ilahiyat fakültesi yapılanmasının süreç içerisinde ilahiyatın etimolojik anlamının sınırları dışına çıkarak, daha kapsamlı bir kavramsal çerçeve kazandığını söylemek mümkün görünmüştür. Fakülteleşme ile birlikte ilahiyat ilahi olan ile insani olanın harmanlandığı toplumsal bir boyut kazanmıştır. İlahiyat ismini alan bu fakülteler geçirdiği kurumsallaşma süreci ile Türkiye’ye özgü bir model haline gelmiştir. Kurumsallaşma ile ilgili olarak tartışılan ilahiyat mı İslami ilimler mi konusu ise gerek ilahiyatın halihazırda İslam düşüncesinde yer alan bir kavram olması, gerekse her iki kurumun da ortak niteliklere sahip programlara sahip olmaları açısından belirsiz bir konumda kalmıştır. Akademik boyutu göz önünde bulundurulduğunda fakülteleşme süreci ile toplumsal bir boyut kazanan ilahiyatın din konusunda bilgi üretmekle sorumlu olduğu ve bu bilgiyi hayatla buluşturabilmek adına bilimsel bilgiyi üreten tüm alanlar ile iş birliği içerisinde olması gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırmanın amaçlarından bağımsız olarak ortaya çıkan nihai sonuç ise araştırmaya katılanların "ilahiyat” ın ne olduğu konusunda kavramsal bir netliğe ulaşamadığı yönünde olmuştur. Öğretim üyelerinin zihninde ilahiyat kavramının çeşitli boyutlarının olduğu ve bu boyutlar arasında da farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir.Keywords : Din Eğitimi, İlahiyat, İlahiyat Eğitimi, Kavramsallaşma, Kurumsallaşma