- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 9 Issue: 1
- ŞÂFİÎ MEZHEBİNDE "TARÎK" KAVRAMININ KULLANIMI VE İŞLEVİ
ŞÂFİÎ MEZHEBİNDE "TARÎK" KAVRAMININ KULLANIMI VE İŞLEVİ
Authors : Taha Nas
Pages : 63-88
Doi:10.46353/k7auifd.1085598
View : 7 | Download : 5
Publication Date : 2022-06-30
Article Type : Research
Abstract :Şâfiî mezhebinin gelişiminin önemli merhalelerinden biri, hicri dördüncü asır itibariyle ortaya çıkan ve "tarîk” diye isimlendirilen Irak ve Horasan şeklindeki ekolleşmedir. Şâfiî fıkhının daha iyi anlaşılması açısından Şâfiî fakihlerin kullandıkları bu ıstılahlardan tam olarak ne kast ettikleri, oluşan ekolleşmenin ne zaman ve nasıl başladığı, farklı yönlerinin neler olduğu, ne tür sonuçlar doğurduğu, bunları tek çizgide birleştirme çabalarının nasıl geliştiği ve kimler tarafından buna katkı sunulduğu hususlarının incelenip araştırılması büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple "tarîk” kavramı, tarîklerin ortaya çıkışı ve bunlara mensup fakihler, tarîkler arasındaki ihtilafın mahiyeti, bunları telif veya birini tercih ve tercihte kullanılan ifadeler incelenmiştir. Nevevî’nin söylediklerinden anlaşılan tarik ve türevleri, mezhepteki farklı kavil, vecih, tahric ve tercihlerin rivayet ve aktarımı ile ilgili oluşan ihtilafın bir neticesi olarak ortaya çıkan bir kavramlaşmadır. Yani Şafiî fakihlerden biri bir konuda "iki kavil veya iki vecih var” derken diğer biri "bir tek kavil” veya "bir tek vecih var” derse ya da biri bir konuda "mutlak ihtilaf var” derken diğeri "konunun izah gerektirdiğini” söylerse, mezhebin aktarımında tarik manasında bir ihtilaf oluşmuş demektir. Şâfiî fakihlerin ifadelerinden çok sayıda tarikin oluştuğu anlaşılmakla birlikte belirli bir isimle anılmış olup bilinen iki tarik bulunmakta olup bunlar Irak ve Horasan tarikleridir. Nevevî’nin ifade ettiğine göre, Şâfiî’nin açık ifadelerini, mezhebinin kaidelerini ve ilk dönem Şâfiî fakihlerin görüşlerini aktarma noktasında Irak tarikine mensup fakihler, Horasan tarikine mensup fakihlerden daha sağlam ve başarılıdır. Horasanlılar ise genelde aktardıkları bu metinler üzerindeki tasarruf, araştırma, tefrî‘ ve düzenleme hususlarında Iraklılara göre daha başarılı olup bunları daha güzel işlemişlerdir. Şâfiî’nin bıraktığı fıkıh birikimi, onun talebeleri ve sonraki müntesipleri tarafından devam ettirilmiş ve Ebû İshak el-Mervezî’ye kadar mezhep tek çizgi şeklinde gelişimini sürdürmüş, tarik şeklindeki ayrışma ise onun talebeleriyle başlamıştır. Bunlardan Bağdat’ta tedris faaliyetini sürdürmek üzere hocasının yerine geçen Ebu’l-Kâsım ed-Dârekî ile Merv’de ders halkası tesis eden Ebû Zeyd el-Mervezî’ye tariklerin ortaya çıkması nispet edilebilir. Zira Bu iki fakihten sonra gerek Bağdat’ta gerekse Horasan’da iki tarik artık belirginleşmiş ve tarikin imamı olarak nitelenen şahsiyetler ortaya çıkmıştır. Irak tarikinin imamı Ebû Hâmid el-İsferâyînî ve Horasan tarikinin imamı Ebû Bekr el-Kaffâl es-Sağîr kabul edilmektedir. Bunların ardından yaklaşık üç yüz yıl boyunca yetişen fakihlerin çoğu ve onların ortaya koydukları eserler bu iki tarikten biriyle irtibatlı olmuştur. Bunun neticesi, iki tarik arasında, sonraki fukahâyı rahatsız edecek şekilde, çok sayıda ihtilaf noktası ortaya çıkmıştır. Bu ihtilaflar, çeşitli düzeylerde olup, her zaman tam bir zıtlık şeklinde değilse de kimi zaman birinin söylediğinin tam tersini diğeri ifade eder tarzda olmuştur. Bu durum bazı Şafiî fukahâsının, ellerindeki çok sayıda eserde bulunan vecih ve tarikler arasındaki farkları giderme, onları uzlaştırma ameliyesine başvurmalarına sebep olmuştur. Bu manadaki ilk teşebbüs Ebû Ali es-Sincî ile başlamış, Cüveynî, Rûyanî, Gazzâlî, İmranî, Mu‘âfî ve İbnü’s-Salâh ile devam etmiştir. Tarikler arası uzlaştırma çabası içine girip bunu daha ileri bir seviyeye ulaştıran fakihlerden biri Râfiî olup onun faaliyetleri Nevevî’nin bu konudaki çalışmalarına temel teşkil etmiştir. Kendisinden önceki bu uzlaştırma çabalarından da istifade eden Nevevî, Râfiî’den farklı olarak, her iki ekolün dışından ikisine de tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Eserlerinde o, Irak ve Horasan ayırımını açık bir şekilde, Irakiyyûn ve Horasaniyyûn ifadelerini sık sık kullanarak ifade etmekte ve bunları telif veya tercih etmektedir. Mezhebin aktarımındaki ihtilafı ifade eden tariklerin arasındaki karşıtlığı dile getirip onları uzlaştırmaya çalışan Râfiî ve Nevevî, mezhepte mutemet olan, tercih edilen görüşü ifade etmek için genelde el-mezhep ıstılahını kullanmışlardır.Keywords : İslam Hukuku, Şâfiî Mezhebi, Tarik, Irak – Horasan tarikleri, Tercih