- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 1
- KUR’ÂN’DA ZİKREDİLEN SEÇKİN ŞAHSİYETLERİN HADİSLERDEKİ YERİ BAĞLAMINDA HABÎB EN-NECCÂR İLE İLGİLİ Rİ...
KUR’ÂN’DA ZİKREDİLEN SEÇKİN ŞAHSİYETLERİN HADİSLERDEKİ YERİ BAĞLAMINDA HABÎB EN-NECCÂR İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN TETKİK VE TENKİDİ
Authors : Mustafa Genç
Pages : 79-107
Doi:10.46353/k7auifd.879351
View : 10 | Download : 6
Publication Date : 2021-06-30
Article Type : Research
Abstract :Kur’ân-ı Kerîm’de, peygamberler haricinde Firavun’un karısı Âsiye, Firavun ailesinin mü’min zatı, ashab-ı kehf, Hızır, Zülkarneyn, Lokman, Hz. Meryem ve Yâsin sûresindeki ashabü’l-karye kıssasında geçen Habîb en-Neccâr gibi bir kısım örnek şahsiyetlerin hayatlarının bazı kesitlerinden ve hak yolunda gösterdikleri gayret ve mücadeleden bahsedilir. Örnek şahsiyetlere ilişkin âyetlerle sübût bulan bu değişmez gerçeğin hadis rivayetlerine hangi oranda ve bağlamda konu teşkil ettiği, ayrıca ilgili hadislerin sıhhat kriterlerine ne ölçüde uygun olduğu meselesi ise Kur’an-sünnet bütünlüğünün doğası itibariyle önem arz etmektedir. Bu kapsamda makalenin amacı ashâbü’l-karye kıssasında zikredilen ve rivayetlerde sâhibü Yâsîn olarak geçen Habîb en-Neccâr ile ilgili rivayetleri ele almaktır. Bu çalışmada Habîb en-Neccâr’ın özellikle tercih edilmesinin sebebi ise diğer seçkin zümreden farklı olarak Kur’ân’ın açık beyanına göre kendilerine gönderilen elçilere imana davet ettiği halkı tarafından şehit edilmesi ve bu sebeple cennetle mükafatlandırılmasıdır. İdeal örnekliği ve üstünlüğü Kur’ân’ın şahitliğiyle tescil edilmiş olan Habîb en-Neccâr’ın hadis kültüründeki yeri ve değeri bu bakımdan ilgi ve merak konusu olmuştur. Makalede ayrıca diğer seçkin şahsiyetler hakkında yapılmış olan hadis eksenli çalışmalara da kısaca değinilmektedir. Habîb en-Neccâr hakkındaki sayıca az ve kütüb-i tis’a dışındaki bir kısım kaynaklarda geçtiği tespit edilen rivayetler öncelikle uygun başlıklar altında zikredilerek konu çeşitliliğinin boyutları gösterilmeye çalışılmıştır. Ardından rivayetlerin senedindeki bütün râviler zikredilmiş ve hadis tenkit otoriteleri tarafından cerh edilmiş râviler üzerinde durulmuştur. Daha sonra da rivayetin metniyle ilgili mülahazalara yer verilmiştir. Bu çerçevede rivayetlerin, Habîb en-Neccâr’ın şehit edilme tarzını aktaran bir rivayet haricinde genellikle onun faziletlerini kategorize ettiği müşahede edilmiştir. "Cennetle mükâfatlandırılma”, "en hayırlı ölüm (şehitlik)”, "iman ve ittibâdaki öncülük/önderlik”, "sıddıklık” ve "üsve-i hasene” olmak üzere beş farklı kategoriye ayrılabilecek bu faziletler manzumesin ilk dördü itibariyle Habîb en-Neccâr, Habil, Yûşâ b. Nûn, Firavun’un karısı Âsiye, Firavun ailesinin mü’mini, Hz. Meryem, Hz. Hamza, Hz. Ali gibi seçkin bir zümrenin yanı sıra Bedir, Uhud, Hendek ve Huneyn gibi gazalarda şehit edilenlerle aynı düzlemde zikredilmektedir. "Üsve-i hasene” kategorisinde ise Habîb en-Neccâr’in hak mücadelesindeki eylem benzerliği sebebiyle Urve b. Mes’ûd’un ona teşbih edilmesini ifade eden rivayet yer almaktadır. Ancak söz konusu rivayetlerin senedlerinin zayıf, metruk, münkerü’l-hadis ve yalancı râvilerden müteşekkil olduğu görülmüş ve merfû muttasıl rivayetler arasında sıhhat kriterlerini taşıyan bir hadis tespit edilememiştir. Özellikle Hz. Ali taraftarlığıyla bilinen bazı râvilerin yer aldığı rivayetlerde Hz. Ali’nin Habîb en-Neccâr ile aynı çerçevede zikredilmiş olması, rivayetlerin metin itibariyle sıhhatini gölgeyen bir unsur sayılmaktadır. Bu noktada söz konusu fazilet kategorileri içerisinde sıhhat kriterleri açısından delil olarak kullanılmaya elverişli gözüken rivayet, Urve b. Mes’ûd’un Habîb en-Neccâr’a teşbih edildiği rivayettir. Her ne kadar bu rivayetin merfû muttasıl versiyonları, senedleri bakımından diğer kategorideki merfû rivayetlerde olduğu gibi itibara alınabilecek durumda olmasalar da, "mürsel” olan tariklerin meşhur ve fazla sayıda olması, merfû muttasıl tariklerin metinlerini takviye edici bir unsur sayılır. Zira mürsel hadisin kabulüne dair alimler arasında bir takım ihtilaflar bulunmasına rağmen, genel manada kabul için gerekli görülen ‘şöhret ve çok sayıda râvi tarafından nakledilmiş olması’ şartlarının bu rivayet özelinde tahakkuk etmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca rivayetin siret kaynaklarında geçmesi açısından bakıldığında, hadis tenkit usulünün bu rivayetlere tavizsiz bir şekilde tatbik edilmesi halinde siret edebiyatının bütünlüğünde bir takım kronolojik boşlukların oluşabileceği ihtimali vardır. Dolayısıyla siretle ilgili rivayetlerin kabul şartlarında biraz daha esnek davranılarak ‘başka bir rivayetle çelişmemesi ve siyer râvisinin güvenilir olması’ gibi temel koşulları göz önünde bulundurmak yeterli sayılacaktır. Kaldı ki bahsi geçen mürsel tariklerden bir kısmının bazı tenkit otoriteleri tarafından "hasen” sayılmış olması da rivayetin sıhhati yönündeki kanaati destekleyen bir veridir. Sonuç itibariyle Urve b. Mes’ûd’un eylem benzerliği sebebiyle Habîb en-Neccâr’a teşbih edildiği rivayetin, diğer rivayetlere göre delil alınmaya elverişli en sahih rivayet olduğunu söylemek mümkündür.Keywords : Hadis, Ashâbü'l-karye, Habîb en-Neccâr, Sâhibü Yâsîn, Rivayet, Tenkit, Fazilet