- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 7 Issue: 1
- FARABİ’NİN İDEAL DEVLETİNDE GELENEKSEL YÖNETİCİ TİPİ OLARAK HZ. ÖMER
FARABİ’NİN İDEAL DEVLETİNDE GELENEKSEL YÖNETİCİ TİPİ OLARAK HZ. ÖMER
Authors : Mehmet Karakuş
Pages : 189-215
Doi:10.46353/k7auifd.717189
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 2020-06-29
Article Type : Research
Abstract :Fârâbî’nin devletinde en önemli konumda bulunan kişi kuşkusuz ilk başkan ve onun yerine geçecek başkandır. Bu çalışmada Fârâbî’nin ilk başkandan sonra devleti yönetmek üzere düşündüğü başkan hakkında söylediklerinin, İslam’da yönetim söz konusu olduğunda akla ilk gelen isim olan Hz. Ömer’den hareketle değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu sebeple önce Fârâbî’nin ilk başkan ve sonrasında yerine geçecek başkan ile ilgili görüşlerine yer verilmiş ardında da bu şartların Hz. Ömer’de ne şekilde somutlaştığı araştırılmıştır. Fârâbî, siyaseten karışıklığın olduğu bir dönemde yaşamıştır. Bu yıllar İslâm âlemi için oldukça kötü yıllardı. Yönetim açısından bakıldığında Abbasilerin zayıfladığı, her emirliğin kendi bölgesinde bağımsızlığını ilan ettiği, isyanların çıktığı hatta Abbasi hilafet merkezinin istila edildiği bir zamandı. Böyle bir zamanda Fârâbî’nin, İslâm devletinin kaybettiği konumu kazanarak çözülen İslam birliğinin yeniden tesisi için ideal devlet başkanını aradığı düşünülebilir. Fârâbî’ye göre erdemli devletteki yetkinlik veya eksiklik noktasında en önemli rolü başkan oynamaktadır. Başkan fazıl olduğunda devlet de fazıl, başkan kusurlu olduğunda devlet de kusurlu olmaktadır. Buna göre mutluluğa götürecek yolu gösteren fazıl devletin fazıl başkanıdır. Fazıl başkanın en son hedefi toplumu mutluluğa ulaştırmaktır. Dolayısıyla toplumun mutluluğunun teminatı başkan olmaktadır. Fârâbî, teorisini ortaya koyduğu ideal devletin İslâm devletinin ilk yıllarında yaşanmış olan pratikteki varlığından da haberdardır. Bu devlet, temelleri Hz. Muhammed tarafından atılan ve Onun halifelerinden Hz. Ömer döneminde de kurumsallaşan yapısıyla İslam devletidir. Bu yönüyle Fârâbî, Platon’un etkisiyle İlk Başkan’ın filozof olması gerektiğini, içinde yaşadığı İslam kültürünün etkisiyle de Peygamber olması gerektiğini ifade etmiştir. Fârâbî, erdemli devletin en önemli kişisi olarak yer verdiği İlk Başkan’ı; Filozof, Melik, Reis-i Evvel, Kanun Koyucu ve İmam gibi isimlerle ifade eder. Ve ona göre bu isimlerin hepsi aynı anlama gelir. Fârâbî’nin, erdemli devletin yöneticisi için kullandığı bu ifadelere bakıldığında, nasıl bir yönetim arayışında olduğu ve bu yönetimde nasıl özelliklere sahip kişilerin başkan olacağını tasarladığı rahatlıkla anlaşılabilir. Fârâbî’ye göre başkanın sahip olması gereken temel niteliklere aynı zamanda ona tabi olan toplum da sahip olmalıdır. Toplum da hikmet bilgisini elde etmeye çalışmalı, cahil toplumun nitelikleri olan bedenî hazları amaç olarak görmemelidir. Toplumun erdemli olması için erdemli görüş ve davranışların topluma yerleştirilmesi ilk başkanlıkla sağlanırken, korunması ve devam etmesi geleneksel başkanlıkla sağlanmaktadır. Fârâbî, İlk Başkandan sonra onun yerine geçecek başkana "Meliku’sSünne” demiştir. Meliku’s-Sünne, önceki yöneticilerden alınmış yazılı kanunlarla devleti yöneten ve onların geleneğini takip eden başkandır. Fârâbî’ye göre Meliku’sSünne, en azından hikmet sahibi olmalı ve kendinden önce uygulanan kanunlardan daha uygun olanı gördüğünde öncekilerin uygulamalarında değişiklik yapabilmeli, yeni kanunlar koyabilmelidir. İşte bu şekilde yöneticilik yapanlara en güzel örnek olarak, sahip olduğu özellikler ve sergilediği yönetim tarzıyla, Fârâbî’nin ideal yönetici tipi olarak düşündüğü Hz. Ömer’i hatırlatmaktadır. Hz. Ömer sahip olduğu özelliklerle arzulanan bir yönetim şeklini uygulamıştır. Bir lider olarak Hz. Ömer, Müslümanları kurumsal devlet gücüne kavuşturmuş, medeniyetin temelini oluşturan etmenlerin ortaya çıkmasını sağlayan kurumlaşma için önemli uygulamalarda bulunmuş ve bu inkılâplar, sonraki zamanlar için de yol gösterici ve kalıcı olmuştur. Kuşkusuz Hz. Ömer; din ve imandaki kemali, hakkı kabul ederek haksız olduğunu görmesi durumunda hemen hakka dönmesi, Allah’a hesap vereceği bilinci içerisinde hakkı her şeyden üstün tutması, iradesi ve şahsiyetindeki kemali, zühdü ve dünyaya rağbet etmemesi, sabrı, heybeti, cömertliği, cesareti gibi özelliklerle dikkat çeken, tarihte adaletiyle temayüz etmiş en büyük liderlerden biridir. Hz. Ömer, kendinden önceki iki yöneticinin deneyimlerini görme imkânına sahip olmuş ve yöneticiliği esnasında büyük ölçüde bu deneyimlerden istifade etmiştir. Yeni durumlarla karşılaştığında toplumun ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmiştir. Hz. Ömer sadece Hz. Muhammed’i değil, diğer devlet ve krallıklardaki kanunları ve idare usullerini de öğrenmiş ve bunlardan kabule şayan olanları da benimsemiş bir liderdir. Bu da onun "geleneksel başkan” (melik es-sünne), yani kendinden önceki ilk başkanın koyduğu esaslar çerçevesinde hareket eden bir başkan olduğunun ve onun yolundan gittiğinin bir delilidir. Toplumun erdemli olması için erdemli görüş ve davranışların topluma yerleştirilmesi ilk başkanlıkla sağlanırken, korunması ve devam etmesi geleneksel başkanlıkla sağlanmaktadır. Hz. Ömer’in hilafeti, İslam devletinin istikrara kavuşması ve geniş bir alana yayılmış olması ile İslâm ümmetinin üstünlüğünü göstermesi açısından sembol bir dönemdir. Bununla birlikte bir devlet idaresinden beklentileri karşılaması bakımından da hemen her kesimin kabul ettiği bir yönetim sürecidir. İşte bu çalışmada Hz. Ömer’den ikinci başkan olarak söz etmemizin nedeni, ilk başkan olan Hz. Muhammed’in vefatından sonra -ilk olarak Hz. Ebubekir halife olsa bile- onun yerine geçerek her yönden devleti geliştirmesi ve insanları yönetme siyasetinin, Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti üzerine olması nedeniyledir. Hz. Ömer, fetihlerle genişleyen İslam topraklarında idari, sosyal, iktisadi ve askeri bakımdan tarihe damga vuracak gelişmelere sahne olacak bir devletin başkanı olmuştur. Fârâbî’nin İlk Başkan’dan sonra yerine geçecek İkinci Başkan’da aradığı hikmet, ilim, öncekilerin yoluna uyma, iyi bir görüş sahibi olma, halkı irşat ve savaş işlerinde sebat üzere bulunmaları gerektiği şeklindeki özelliklerin, feraset, zekâ, cesaret ve bilgelik olarak Hz. Ömer’de olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca öncekilerin yoluna uyma hususunda da Hz. Ömer’in son derece hassas davrandığı bir gerçektir.Keywords : İslam Felsefesi, Fârâbî, Hz. Ömer, İdeal Devlet, Başkan