İBN HALDUN’DA İSYAN OLGUSU
Authors : Abdulhamit Budak
Pages : 561-599
Doi:10.46353/k7auifd.710227
View : 6 | Download : 3
Publication Date : 2020-06-29
Article Type : Research
Abstract :Toplumsal hareketler içerisinde değerlendirilen isyanlar, ortaya çıkışları, meydana gelişleri esnasında büyük kitlelerin hareketliliği ve toplumların yapılarında meydana getirdikleri köklü değişimler gibi unsurlar nedeniyle toplum bilimleriyle ilgilenen bilim insanlarının dikkatini çekmiştir. İsyanlar, ortaya çıkışları esnasında kitleleri bir araya getirecek ve hareket etmelerini sağlayacak ortak ve güçlü ideallere ihtiyaç duyarlar. Ortak ideal birliği, isyan eden topluluğun gerektiğinde ölümü göze alacağı coşkulu bir toplum psikolojisi ortaya çıkarır. İsyan eden topluluğu siyasi otoriteye karşı gelme ve çatışma noktasına getiren bu şuurun ortaya çıkışı kendi içerisinde farklı toplumsal psikolojik unsurları barındırır. Yine isyanların ortaya çıkışları esnasında küçük veya büyük kitlelerin hareketliliği, oluşturdukları kalabalık ve kolektif hareket etme kabiliyetleri de dikkat çeken bir yön olup geleneksel ve modern dönemlerde bakışlarını topluma çevirmiş olanlar için ilginç görünmüştür. Kalabalıkların devasa hareketliliği ve ortaya çıkan şiddet, insanlarda şaşkınlık ve hayret uyandırırken bir yandan da korku ve endişeye sebep olduğu görülmektedir. Bunların ötesinde başarılı olsa da olmasa da isyan sonrasında toplumda meydana gelen değişimler toplumun yeniden yapılanması sonucunu doğurmakla beraber farklı toplumsal durumların ortaya çıkmasını ve öncesine dönülemeyecek bir sürecin başlaması neticesini ortaya çıkarır. Başarılı olan isyanlar, toplumsal değişim açısından önemli faktörlerden biri olarak görülür. Hatta öyle bir noktaya gelir ki toplumun temel yapısını tamamen değiştiren devrimlere bile yol açabilir. Bu bağlamda diyebiliriz ki her devrim içerisinde başarılı bir isyanı barındırır. Başarısız isyanlar; büyük katliamlara, sürgünlere ve toplumsal çöküşlere yol açabilir. Bu durumda da toplum daha önce var olan dengesini kaybeder ve yeni yapılanma süreçleri arayışlarına başlar. İsyan edip başarısız olan topluluk için de siyasi otoriteyi elinde bulunduran ve isyanı bastıran topluluk için de hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Toplumsal hareketlerin bir alt bölümü olan dini toplumsal hareketler meydana gelişlerindeki ortak ideal yönüyle diğer toplumsal hareketlerden ayrılır. Dini toplumsal hareketlerde toplulukları harekete geçiren temel unsur, kutsaldan aldıkları ilhamdır. Dini toplumsal hareketlerin kut sal ile olan bağı onu daha coşkulu bir duruma sokar. İbadet duygusuyla başlayan harekete kitle psikolojisinin ortaya çıkardığı durumda eklenince kendini davasına adamış topluluklar ortaya çıkar ki toplumsal hareketler içerisindeki en üst duygusal yoğunluğun yaşandığı hareketler bunlardır. Aynı şekilde dini isyanlar da bu duygu ve düşünceyle meydana gelen toplumsal hareketler olup adanmış kitlelerin siyasi otoriteyi şiddet kullanarak yıkma ve yerine kendi dini ideallerine uygun siyasi otorite kurma mücadelesidir. Bu mücadele esnasında toplumu isyana sevk eden bir lider bulunur. Bu lider otoritesini dinden alır ve bu yönüyle karizmatik dini lider olarak isimlendirilir. İbn Haldun, tarihte meydana gelmiş ve yaşadığı dönemde ortaya çıkmış toplumsal olaylara o güne kadar hiçbir ilim insanının bakmadığı perspektiften yaklaşmış; olguları olaylardan ayırarak günümüz sosyoloji biliminin kullandığı metodu kullanmıştır. O, bu yönüyle pek çok bilim insanı tarafından sosyolojinin kurucularından veya ilk temsilcilerinden biri olarak kabul edilmiştir. Kendisi de Mukaddime adlı eserinde tarihi olayları o güne kadar görülmemiş bir usulle ele aldığını söylemiş ve bunun o güne kadar adı konulmamış yeni bir bilim dalı olduğunu söylemiştir. O, bulduğu bu yeni ilme İlmi Umran ismini vermiştir. Mukaddimede ayrıntısını verdiği bu ilmin bugünkü sosyoloji ilmiyle pek çok alanda örtüşüyor olması ona ilk sosyolog unvanını verenleri nispeten haklı çıkarmaktadır. Bu ilk sosyoloğun toplumsal değişimler açısından önemli fonksiyonlar yerine getiren toplumsal hareketlere özelde de isyan hareketlerine bakışının ve değerlendirmesinin ne olduğunun incelenmesi önem arz etmektedir. İbn Haldun, yaşadığı dönemde eserler ortaya koyan, öğrenciler yetiştiren ve kadılık yapan bir bilim adamı ve teorisyen olmakla beraber aynı zamanda devlet işlerinde görev alan, danışmanlık yapan, siyasi konularda gerektiğinde roller üstlenen aksiyoner bir kişiliktir de. Hayatı boyunca pek isyan görmüş, devlet adamlarının nasıl öldürüldüğüne ve devletlerin yıkıldığına şahit olmuş olan İbn Haldun, gerektiğinde isyanları organize etme ve siyasi yapıları şekillendirme konusunda da geri durmamıştır. Bunu yanında o, Mukaddime’de teorik olarak isyanları ortaya çıkaran nedenleri ortaya koymuş, bedevi ve hadari toplulukların bu konuda oynadığı rolleri tespit etmiştir.Keywords : Din sosyolojisi, Toplumsal hareketler, İsyan, İbn haldun, Mukaddime