- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 7 Issue: 1
- BÂBÜRNÂME'DE HİNDİSTAN ÖRNEĞİYLE ŞEHİR TARİHÇİLİĞİ
BÂBÜRNÂME'DE HİNDİSTAN ÖRNEĞİYLE ŞEHİR TARİHÇİLİĞİ
Authors : Mesut Avci
Pages : 601-626
Doi:10.46353/k7auifd.632775
View : 7 | Download : 5
Publication Date : 2020-06-29
Article Type : Research
Abstract :Çok geniş konuları içerisine alan şehir tarihçiliği ile ilgili çalışmalar eski dönemlerden itibaren başlamıştır. İslam dünyasında ise bu alanla ilgili çalışmaları İslam Tarihi’nin ilk dönemlerine kadar götürmek mümkündür. Bu çalışmalara İslam’dan önce Arap tarihi ve şehirleri ile ilgili yapılan eserler de katılırsa bu ilmin temelinin daha erken dönemlerde Doğuda atıldığı söylenebilir. İslam tarihinde şehir tarihçiliğinin küçük risaleler şeklinde yazılan şehirlerin tanıtımı ile olduğunu bilmek gerekir. Müstakil eserlerin yazımı da bu dönemi takip etmiştir. İslam tarihinde Mekke ve Medine gibi önemli şehirler için yazılan eserler İslam dönemi şehir tarihçiliğinin güzel örneklerindendir. Bâbürnâme, başlı başına bir tarih ve coğrafya kitabı değildir! Şehir tarihçiliği ile ilgili yazılmış müstakil bir eser de değildir. Aynı zamanda Bâbürnâme, sadece günlük hatıraların yazıldığı sıradan bir günlük kitabı da değildir. Onu bütün bunlardan farklı kılan kendine has özellikleri vardır. Örneğin, Bâbürnâme bütün bu sayılan konuları az da olsa içeren bir kitaptır. Bir başka özelliği bir hatırat kitabı özelliği taşıyor olmasına rağmen yeri geldikçe yazar kendini de eleştirmesi, hakikatleri kendi aleyhine de olsa anlatmaktan geri durmamasıdır. Yazıldığı dönem hakkında birçok açıdan bilgi vermektedir. Bâbürnâme, elimize ulaşmayan kısımları olsa da çoğunluğu bize kadar ulaşan ve bize o dönemin birçok özelliğini tanıma fırsatı veren değerli bir eserdir. Bu değerin göstergelerinden biri olarak çok erken dönemlerde birçok farklı dile çevrilmiş olması gösterilebilir. Bâbürnâme, sadece Bâbür’ün hatıralarını bir araya getirmiş edebi bir eser değildir. Aynı zamanda Bâbür, kitabında şehirleri, şehirlerin manzaralarını, bitki örtüsünü, kendi akrabalarını, bölgelerde yaşayan aileleri ve her bölgenin önde gelen insanlarını da anlatmaktadır. Kitapta ayrıca Bâbür’ün kişisel düşüncelerini, ilgi alanlarını, tercihlerini ve hoşlanmadığı şeyleri de görmek mümkündür. On beşinci yüzyıldaki bilgi akışı ve seyahat koşulları nedeniyle, gözlemler (farklı olmasına rağmen) belirli bir coğrafi alanla sınırlı kalmıştır. Bu bölge, Batı ve Doğu Türkistan’dan günümüzün İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan bölgelerini kapsamaktadır. Bâbür’ün görebildiği yerler, Türkistan, Azerbaycan, "Rum Ülkesi” (örneğin Küçük Asya), Arap Yarımadası ve Doğu Çin’in kuzeyindeki bozkırlarla sınırlıdır. Bâbür, bu sınırlar içinde, özellikle belirli topluluk gruplarının söylemlerine, kültürlerine ve inançlarına ilgi duymaktaydı. Bu nedenle, bu alanlarda da birçok bilgi toplamıştır. Bâbür hatıratını yazarken çoğunlukla tarafsız olmaya çalışır. Böylece kendi yanlışlarını, yenilgilerini, hatalarını ve zayıflıklarını da bildirir. Konu Muhammed Şeybâni olduğunda Bâbür tarafsızlığını terk etmiş gibi gözükmektedir. Onun hakkında uyuşmazlığından bahseder ve yine onun hakkında haksız kararlar verir. Bu, Muhammed Şeybâni’nin ailesinin yeminli düşmanı olduğu gerçeğiyle açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda kullandığımız Bâbürnâme baskısı, Haydarabad tıpkı baskısıdır. Bu baskı 1905 yılında Beveridge tarafından hazırlanmış ve aynı şahıs daha sonra bu baskıyı İngilizceye çevirmiştir. Konularla ilgili küçük yorumlar ekleyerek yayımlamıştır. Bu çalışma 1993 yılında Thackston tarafından bazı anlam yanlışlıkları ile beraber yeniden yayımlanmış olan baskıdır. Hindistan, geniş topraklar üzerine kurulmuş, kalabalık nüfusa sahip bir ülkedir. Farklı dönemlerde birçok devlet ve hükümdar tarafından ele geçirilmiştir. Bazı dönemlerde önemli ticaret yollarının üzerinde olması, farklı dinlerin olduğu ve farklı dillerin konuşulduğu bir coğrafya olması sebebiyle ilgi çeken bir yer olmuştur. Bâbür de ülkesinin gelişimini sağlayacak bu topraklarda fetihlerde bulunmuştur. Bâbür, makalede de görüleceği gibi Hindistan ile ilgili o bölgelerde bulunan çiçeklerin isim ve özelliklerine varıncaya kadar detaylı bilgiler vermekten geri durmamış, aynı zamanda günlük hayatta o dönemde insanlar arasında kullanılan ağırlık ölçülerinden de bahsetmiştir. Bu kadarıyla da yetinmeyerek ayrıca insanların kendi aralarında kullandıkları zaman ölçülerine varıncaya kadar bahsetmiştir. Bu, Bâbür’ün iyi bir hükümdar olması ile birlikte iyi bir şehir tarihçisi, iyi bir siyasî tarihçi, iyi bir halk bilimcisi ve iyi bir zooloji uzmanı olduğunun kanıtı sayılabilir. Bâbür bütün şehirlerin tanıtımında yaptığı gibi Hindistan için de öncelikle siyasî tarihi ve coğrafî özelliklerini önde tutmuştur. Bütün bu bilgiler okuyucunun Bâbürnâme’nin ne kadar büyük ve birbirinden farklı içeriğe sahip olduğunu, sadece hatırat kitabı değil aynı zamanda o günün şartlarındaki ilim ve bilimle ilgilenen zengin bir kitap olduğunu açıkça görmesini sağlamaktadır. Aynı zamanda Bâbür’ün bir bölgeyi fethetmeden önce bölgenin siyasî ve sosyal tarihi ile ilgili araştırmalar yaptığını görmekteyiz. Bâbür’ün kendi dönemine kadar bu bölgeler ile ilgili yazılmış olan tarih kitaplarındaki bilgileri de yer yer, isim vermeden kullandığını görmekteyiz.Keywords : İslam Tarihi ve Sanatları, Şehir Tarihçiliği, Bâbürnâme, Hindistan, Hindistan Tarihi, Babür şah ve Hindistan