- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 7 Issue: 1
- HADİS USÛLÜNDE EGEMEN SAHİH HADİS TANIMI VE PROBLEMLERİ
HADİS USÛLÜNDE EGEMEN SAHİH HADİS TANIMI VE PROBLEMLERİ
Authors : Mehmet Emin Çiftçi
Pages : 217-241
Doi:10.46353/k7auifd.551565
View : 9 | Download : 4
Publication Date : 2020-06-29
Article Type : Research
Abstract :Hadis dinin ikinci temel kaynağıdır. Bunun için hadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin tespiti önem arz etmektedir. Hadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin aslına uygun bir şekilde tespit edilebilmesi, muhaddisler başta olmak üzere İslam âlimlerinin tamamının ilgilendiği bir konu olmuştur. Dolayısıyla başta muhaddisler olmak üzere alimler hadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin tespiti için usuller geliştirmişlerdir. Bu alimler hadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin aslına uygun bir şekilde tespit edilebilmesi için birçok farklı kriterler geliştirmiş ve sahih hadis tanımlarını yapmışlardır. İslâm âlimleri hadislerin sıhhatinin tespitini sağlayacak muhtelif bazı tanımlar ortaya koymuş olsalar da genel kabul gören sahih hadis tanımı İbnu’s-Salâh tarafından, ancak hicri VII. YY’da yapılmıştır. Günümüzde genel kabul gören sahih hadis tanımı İbnu’s-Salâh tarafından yapılmış olan tanımdır. Bu egemen tanıma göre hadisin sahih olabilmesi için, ravinin adalet ve zabt sahibi olması, senedin muttasıl olması ve rivayetin şâz ve muallel olmaması gerekir. İbnu’s-Salâh’ın yapmış olduğu bu tanımın şartlarında ve şartların yorumlanmasında muhaddisler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Nitekim birçok muhaddis bu tanımın isnad merkezli olduğunu ve senedin sahih olmasının metnin doğruluğunu garanti etmediğini ifade etmiştir. Tanımda ifade edilen kirterlerin değerlendirilmesindeki problemleri şöyle özetlemek mümkündür: İttisal şartı: Hadisin senedinde kopukluk olmaması anlamına gelen ittisal şartı, muhaddislerin çoğunluğu tarafından aranan bir şarttır. Ancak ittisalin nasıl meydana geldiği konusunda bir ittifaktan söz etmek mümkün olmamaktadır. İlk muhaddislerin çoğu ittisal şartını zorunlu görmemiştir. İlk hadis kaynaklarında da böyle bir ayırıma gidilmemiştir. Ehl-i Re’y âlimleri mürselleri kabul etmiştir. Makalede görüleceği üzere ittisal şartı bütün âlimlerce aranan bir şart olmamıştır. Zabt Şartı: Zabt, muhaddislerce genel kabul gören sahih hadis tanımının bir şartıdır. Zabt, bir ravinin, öğrenmiş olduğu hadisi, başkasına rivayet edinceye kadar öğrendiği şekliyle hafızasında tutması ve lüzumu halinde aynen tekrarlayabilmesidir. İbnu’s-Salâh’ın hadisin sıhhati için aramış olduğu zabt şartına birçok muhaddis karşı çıkmıştır. Nitekim bir ravinin hafızasının kuvvetinin ölçülmesi gö recelidir. Muhaddisler aynı ravinin zabt özelliği konusunda farklı hükümler verebilmişlerdir. Dolayısıyla zabt, kriterin tespiti ve uygulanması noktasında problemlere neden olmuştur. Mesela sahabeler birbirlerini unutkanlıkla itham etmiş olmalarına rağmen, zabt şartını taşımadıklarından dolayı cerh edilmemişlerdir. Şâz ve Muallel Olmama Şartı: Muhaddislerce genel kabul gören tanımın bir diğer şartı da hadisin şâz ve muallel olmamasıdır. Muhaddislerin şâz ve illet kriterleri ile metin tenkidi yapmış oldukları iddia edilmiştir. Bu iki kriterin metin tenkidiyle ilgili olup olmadığı araştırıldığında aslında bunların da isnad ve ravi ile ilgili kriterler olduğu anlaşılmaktadır. Muhaddislerce yapılmış olan tanımlardan da bu anlaşılmaktadır. En muteber şâz tanımı şöyledir: "Sika ravinin kendisinden daha sika olan bir raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. Hadis usûlünde egemen olan İbnu’s-Salâh’ın sahih hadis tanımına yöneltilmesi gereken en önemli eleştiri, metin tenkidini ihmal etmesi ve daha çok "isnad merkezli” bir tanım olmasıdır. Bu nokta o kadar önemlidir ki, bugün hadisler konusunda –sübut açısından- karşı karşıya bulunduğumuz problemlerin çoğunun, hadis tenkidinin raviler çerçevesinde yapılmış olmasından ve metin tenkidinin bazı şekli değerlendirmeleri aşamamış olmasından kaynaklandığını ifade etmemizde bir beis yoktur. İsnadın sahih olmasını hadisin sıhhati için yeterli gören muhaddislere göre metni Kur’an’a, meşhur sünnete veya akla arz etmek gereksizdir. Ayrıca fakihlerde olduğu gibi, hadis ile amel edilip edilmemesi de muhaddislere göre bir kriter değildir. Bunun sonucu olarak sika ravilerin yanılabileceği gerçeği göz ardı edilmiş ve dinin ikinci temel kaynağı olan hadislerin sıhhati konusunda ciddi problemler meydana gelmiştir. Aslında birçok muhaddisin: "Bir hadis için "sahih” denildiği zaman mutlak anlamda sahih olmadığı, bir hadis hakkında "sahih değil”dir denildiği zaman da mutlak anlamda böyle olmayacağıdır” şeklinde açıklamada bulunmuş olmaları, hadisler hakkında verilmiş olan hükmün mutlak olmadığını ifade etmektedir. Muhaddislerin bu açıklamalarıyla hadisler hakkında verilen hükmün sadece isnada yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum birçok alimin de işaret ettiği gibi klasik hadis usûlünün en önemli zaafını teşkil etmektedir. Dolayısıyla gibi birçok âlim hadislerin sıhhatinin tespiti için isnad tenkidinin tek başına yeterli olmadığını, metin tenkidinin de yapılmasının gerekliliğini ifade etmişlerdir.Keywords : Hadis, Muhaddis, Sahih, Rivayet, Metin, Problem, Tanım