- Katre Uluslararası İnsan Araştırmaları Dergisi
- Cilt: 8 Sayı: 2
- Bilim ve Kur’an Penceresinden Güneşin Cereyanları ve Silkinmesi
Bilim ve Kur’an Penceresinden Güneşin Cereyanları ve Silkinmesi
Authors : Zeki Eker, Yasin Ibrahim
Pages : 1-28
Doi:10.53427/katre.1382290
View : 192 | Download : 192
Publication Date : 2023-12-22
Article Type : Research
Abstract :Yer’in sabit, Güneş’in de gezegenler gibi hareketli olduğu Yer merkezli kanat tasavvuru Eflatun’un (MÖ 427–347) tarihe mal olmuş "görünüşü kurtarın” fetvası üzerine öğrencisi Eudoxus of Cnidus (MÖ 390-337) tarafından ortaya konmuş yıldızları, gezegenleri, Güneş’i ve Ay’ı taşıyan aynı merkezli iç içe 27 küreden oluşan ilk bilimsel modeldir. Model Callippus of Cyzicus (MÖ 370-300), Aristo (MÖ 384-322) ve Hiparkos’un (MÖ 190-120) ardından İskenderiyeli Batlamyus (MS 100-170) tarafından biraz daha geliştirilmiş ve aynı zamanda Sisamlı Aristarkus’un (MÖ 310-230) alternatif olarak Güneş’in merkezde sabit olduğunu iddia eden Güneş merkezli model ile karşılaştırması da yapılmıştır. Yer’in hareketini teyit edecek gözlenebilir yıldız paralaksı yok diye Güneş merkezli model dikkate alınmadı. Halife Memun (813-833) zamanındaki tercüme hareketleri ile Batlamyus’un meşhur kitabı Amagest’in Arapçaya çevrilmesinden sonra, Yer merkezli model Orta Çağ İslam astronomları arasında yayıldı; Batlamyus’tan miras alındığı gibi kalmadı, İslam astronomları tarafından geliştirildi. Gök küresi üstünde Güneş’in ve bazı gezenlerin senenin belli vakitlerindeki daha hızlı hareketlerini açıklamak için Batlamyus’un merkez dışına kaydırdığı Dünya’yı, kadim İslam astronomları yıldızlar küresinin dışına bir küre daha ekleyerek tekrar merkeze yani eski yerine koydular. Sondaki iki küreyi Arş ve Kürsi, geriye kalan yedi küreyi de Kur’an’daki yedi gök kavramında algılayıp, "Güneş’in Ay’a yetişmesine gerek yoktur, her biri ayrı felekte yüzmektedir” diyen Yâsîn Sûre’sinin 36/40’incı ayeti ile benimsediler. Güneş merkezli modeli bilseler de kıymet vermediler. Merkezde hareketsiz duran bir Güneş’in yıldızlar küresini feshedeceğini, böylece yıldızların sonsuz boşlukta uzaklara doğru dağılacağını, tek Allah sonsuzdur diyen bir toplumda ve Yâsîn Sûre’sinin 36/38’inci ayeti sebebiyle Güneş’in hareketli olduğuna inanmış insanlar arasında çıkabilecek infialleri öngörmüş gibiydiler. Buna karşılık, modern bilimin kurucuları (Kopernik, Galilei, Kepler, Newton), henüz ikna edici bir kanıt ortaya çıkmadan, Güneş kâinatın merkezinde hareketsizdir diye varsayıp bu inançla çalıştılar. Önce Kepler ve Newton yasalarını buldular, sonra seküler modern bilimin temellerini oluşturup kâinatın sır kapılarının açılmasına sebep oldular. Varsayımların aksine, bu çalışma Kepler ve Newton yasalarının Güneş’in mutlak anlamda hareketsiz olamayacağını, kendi etrafında dönerken, diğer cereyanları da dahil, bir silkinme hareketi yapması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu sonucun mutlak anlamda modern bilimin kurucularının temel felsefesiyle uyuşmadığını söylemek mümkündür. Ama buna mukabil, topaç gibi dönen Güneş’in kâinatın merkezde öteleme hareketi yapmadan duruyor olabilmesi ve ayrıca silkinme hareketinin çok yavaş ve küçük genlikli olması bakımından göz ardı edilmesi şartı ile tahrik edici ilk inancın bugün bile kabaca doğru olup, o günlerde bilimsel gelişmeye yol açtığı söylenebilir. Öte yanda, Güneş’in zahiri hareketini gerçeklik olarak algılayan, Güneş’in gerçek hareketleri hakkında hiçbir ipucuna ulaşamayan Orta Çağ İslam astronomları için ise Yer merkezli modele sahip çıkmaktan başka yol yoktu. Nihayet, yıldızlar ve galaksiler gibi, Güneş sistemi dışı cisimlerin her gün biraz daha fazla gözlenir olmasıyla, Yâsîn 36/38 de "tecri” kelimesi ile hatırlatılan Güneş’in gerçek hareketleri ve cereyanları artık gündüzde aşikâr olmuştur. Böylece, dönerek silkinen Güneş’in, aynı zamanda Herkül Burcu tarafına sabit bir hız (19.5 km/s) ile giden bir referans sistemine (Üçüncü Gök) tabi olduğu, onun da Galaksimiz Samanyolunun merkezi etrafında 250 milyon yılda dolanan dördüncü bir referans sistemi içinde (dördüncü gök) içinde bulunduğu, Dünya, Güneş Sistemi, ve LSR adı verilen gökleri taşıyan Samanyolu’nun Lokal Grup galaksileri içinde (beşinci gök) Andromeda tarafına gittiği, Lokal grubun da Virgo Süper kümesi (altıncı gök) içinde hareket ettiği, ve nihayet Genişleyen evren içinde Virgo’nun hızının tespit edilemediği anlatılarak Yâsîn 36/38, 39, 40 ile el-Mülk 67/3, Nûh 71/15, es-Sâffât 37/6, Fussilet 41/12, ayetleri el-Enʻâm 6/76, 77 ve 78 ve mevcut bilimsel bilgiler ile yorumlanmış Güneş’in nasıl ve neden kainat kitabında Fatiha rolü üstlendiği anlatılmıştır.Keywords : Modern Bilim, Bilim tarihi, Güneş, Güneş Merkezli model, Yer Merkezli Model