- İslami İlimler Dergisi
- Vol: 12 Issue: 2 Special Issue
- رٶیة المعتزلة لقیم الأشیاء وأثر غیابها فی الفکر الإسلامی المعاصر...
رٶیة المعتزلة لقیم الأشیاء وأثر غیابها فی الفکر الإسلامی المعاصر
Authors : محمد شريف
Pages : 247-264
View : 9 | Download : 8
Publication Date : 2017-12-01
Article Type : Research
Abstract :"Mu‘tezile’nin Eşyanın Zâtî Değerine Dair Görüşleri ve Bunun Modern İslâm Düşüncesinde Gözardı Edilmesinin Sonuçları” başlıklı bu çalışma; Mu‘tezile, akıl, İslâm düşüncesinin tanımıyla ilgili giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm: Mu‘tezile’nin eşyanın zati değerine bakışı, ikinci bölüm; Eş‘arîlerin konuya ilişkin görüşleri, üçüncü bölüm; Mu‘tezile ve Eşarî mezheplerinin eşyanın iyilik-kötülüğü hakkındaki görüşlerinin delilleri, dördüncü bölüm ise Mu‘tezile görüşünün modern İslam düşüncesinde dikkate alınmamasının sonuçlarıyla ilgilidir. Bu konu, özetle gelenekte Fıkıh ve Kelam disiplinleri bünyesinde "akılcıların hüsün-kubuh meselesine bakışı” başlığı altında incelenmiştir. Mu‘tezile, bir fiilin iyilik ve kötülük bakımından değerinin o fiilin zatı ve mahiyetiyle ilgili olduğu (Allah/din tarafından) emredildiği için iyi, yasaklandığı için kötü olmadığı kanaatindedir. Yani her bir fiilin, iyilik ve kötülüğü, mahiyetinde bulunan zatî niteliğiyle ilgilidir. Eşyanın mahiyetinde var olan bu niteliği akılla anlaşılabilir; dolayısıyla eşyadaki iyilik ve kötülük vasfı akılla bilinebilir. Kişinin yakınî veya zannî bilgiyle, kendisi için zararlı olanı bilebilir. Teklif/sorumluluk nedeni akıldır. Şerîatın görevi; akılla anlaşılamayan imânî, gaybî ve şerî‘ konularla ilgi hüküm ortaya koymak, manası akılla anlaşılabilen meseleler konusunda ise yeni bir hüküm getirmekten ziyade onu teyid etmektir. Bu ikinci seçenekte Mu‘tezile’ye göre hüküm, bizzat fiilin hüsün-kubuh niteliğiyle alakalı olup (şer‘î) emrin medlûlüyle alakalı değildir. Ayrıca onlara göre akıl ve şeriat, bir fiilin mahiyetini belirleme noktasında eşittir. Mu‘tezile’nin eşyanın hüsün-kubuh bakımında değeriyle alakalı aklî prensipleri gereğince, araştırmacının hadiselerdeki değişime ve söz konusu hadiselerin mahiyetine dair araştırmasına göre hareket etmesi gerekir. Bunu da Allah’ın kendisine bahşettiği, düşünme gücüyle yapar ve yine bu kuvvetle eşyanın hayır-şer, maslahat-mefsedet ayrımını ortaya koyar. Nitekim hayvanların boğazlanmasında olduğu gibi konu şer‘î ve hüküm akıldan ziyade naklî olursa, akıl meselenin çözümünde ilk sırada yer almaz. Eş‘arîler ve Hanefi-Matûrîdîler hariç genel olarak Ehli Sünnet, belli konularda fiilin zatî kıymetini kabul etmezler. Onlara göre fiilin zâtî değeri, her fâili kapsayacak şekilde konuya göre hüküm vermeyi gerektiren bir illet mesabesindedir. Bu grubun konuya bakışı Seyyid Şerif Cürcânî’nin "bir konu/fiilin şer‘î olarak emir ve yasak bakımından durumu değişirse, iyi olan fiil kötüye, kötü de iyiye kalbolur” sözünde ifadesini bulur. Görebildiğim kadarıyla İslam fıkhımızın, dünya medeniyetindeki öncü rolünden geri kalmasının bir sebebi; aklın, olayları değerlendirmede müstakil hüviyetinden uzaklaştırılması, (yukarıda) açıklandığı üzere eşyanın iyilik-kötülük vasfı kazanmasında, hatta toplumsal-dünyevi değerlerin değişmesi/izafîliği noktasında başvuru kaynağı kabul edilmesindeki zafiyettir.Vallahua‘lem. Anahtar Kelimeler: Mu’tezile İslam Düşüncesi Hüsün-kubuh EşarilikKeywords : Mu’tezile İslam Düşüncesi Hüsün-kubuh Eşarilik