- İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
- Issue: 39
- Hz. Peygamber’in Fiillerinin Hükme Tesiri Meselesine Aliyyü’l-Kârî’nin Yaklaşımı
Hz. Peygamber’in Fiillerinin Hükme Tesiri Meselesine Aliyyü’l-Kârî’nin Yaklaşımı
Authors : Muhammed Furkan Taha Demirbaş, Mehmet Özşenel
Pages : 195-226
View : 11 | Download : 1
Publication Date : 2022-06-30
Article Type : Research
Abstract :Ağırlıklı olarak hicrî X., miladi XVI. asırda yaşayan ve 1014/1605 yılında vefat eden Aliyyü’l-Kârî, çocukluk döneminden itibaren ilim tahsiline başlamış, bu doğrultuda önce Herat’ın daha sonra Mekke’nin önde gelen âlimlerinden dersler almıştır. Öğrenimini tamamladıktan sonra kendi zamanındaki ilmî çevrelerin teveccühünü kazanmış, bir taraftan eser telifiyle iştigal ederken diğer taraftan pek çok talebe yetiştirmiştir. Önceleri kırâat ve hat sanatlarındaki maharetiyle öne çıkmış, herhangi bir resmi vazife kabul etmemiş, kendi eliyle yazdığı mushafları satarak senelik kazancını temin etmiştir. Aralarında sarf, tefsir, fıkıh, fıkıh usûlü, hadis, hadîs usûlü, tasavvuf gibi muhtelif ilim dallarının yer aldığı farklı alanlarda iki yüzden fazla eser telif etmiştir. Müellifin farklı ilim dallarına vâkıf olması ve eser verdiği pek çok sahada kabul görmesi onun düşüncelerini son derece önemli bir hale getirmektedir. Bu minvalde fıkıh, fıkıh usûlü ve hadis ilimleriyle bağlantılı olduğu bilinen Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin hükme tesiri konusunu Aliyyü’l-Kârî’nin bütüncül yaklaşımı ve geniş bir perspektife yayılmış olan uygulamalarıyla incelemek son derece faydalı sonuçlar doğuracaktır. Bu çalışmanın amacı fıkıh usûlü, fıkıh ve hadis ilimlerinde önemli bir yeri olan Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin hükme tesiri konusunu teorik bir biçimde Hanefîlerin bakış açılarıyla, pratikte de Aliyyü’l-Kârî’nin uygulamaları üzerinden incelemektir. Çalışmanın merkezinde Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiilleri konusu bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in fiilleri tabiri ile onun kasıtlı bir biçimde gerçekleştirdiği, ümmet tarafından tâbi olunması ve uygulanması mümkün olan fiilleri kastedilmektedir. Konu ile irtibatı bulunan ve konunun anlaşılması için bilinmesine ihtiyaç duyulan çeşitli hususlar bulunmaktadır. Bu doğrultuda öncelikle Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiilinin niteliği tespit edilmelidir. İkinci olarak uygulamanın ona mahsus olup olmadığının anlaşılması gerekmektedir. Zira Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) uyguladığı bazı şerʿî hükümlerin ümmet hakkında aynı vasfı taşımaması söz konusudur. Cumhura göre Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) hükmü bilinen ve ona mahsus olmadığı anlaşılan fiillerinin ümmet için de aynı hükmü ifade ettiği belirtilmiştir. Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) hükmü bilinmeyen fiilleri ise ibâdâta yahut da muâmelâta ilişkin olması bakımından iki kısımda ele alınmıştır. Ümmetin onun muâmelâta dair olan fiillerini uygulamasının hükmünün ibâha olduğu hususunda icmâ edilmiştir. Ancak ümmetin onun ibâdâta dâhil olan ve vasfı bilinmeyen fiillerine tabi olmasının hükmü hem mezhep içi hem de mezhepler arası tartışmalara konu olmuştur. Bu hususta dört farklı görüş serdedilmiştir. Bazı âlimler Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiilinin niteliği belirleninceye kadar tevakkuf edilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Diğer bir kısım ise Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiilinin aslı itibariyle ona mahsus olduğunu iddia etmişlerdir. Onlara göre ümmetin –o fiilde Hz. Peygamber’e (aleyhisselâm) ortak olduğuna delâlet eden bir delil bulunmadıkça- ona tabi olmasının hükmü ibâhadır. Görüşlerine çeşitli ayet-i kerîmeleri delil gösteren bazı âlimler ise ümmeti ittibâdan men edecek bir delil bulunmadıkça Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerine tâbi olmanın vacip olduğunu öne sürmüşlerdir. Aliyyü’l-Kârî cumhura göre ümmetin hükmü bilinmeyen konularda Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerine ittibâsının mübah olduğunu belirtmiş ve bir fiilinin aslı itibariyle ona mahsus olmadığını, şerʿî bir hüküm ifade ettiğini bildirmiştir. Kendisi de bu konuda cumhurun görüşünü tercih etmiştir. Aliyyü’l-Kârî Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin şerʿî bir hüccet olduğunu savunmuş ve istidlâllerinde nebevî fiillerden de istifade etmiştir. Ayrıca müellif ferʿî meselelerde –özellikle Hanefîler ile Şâfiîler arasındaki- tartışmalara vurgu yapmış ve bu konularda Hanefîlerin görüşlerini tercih etmiştir. Aliyyü’l-Kârî Hanefî usûlüne göre ümmetin Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) haricî bir karineden bağımsız olan fiillerini uygulamasının hükmünün nedb olduğunu belirtmiştir. Müellifin bu ifadesinden bazı karinelerle ümmetin uygulamasına verilen hükmün değişiklik gösterebileceği anlaşılmıştır. Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin emir, nehiy, terk, muvâzabe ve inkâr gibi unsurlarla beraber bulunmasının ve fiili işleme sıklığının bu karineler arasında olduğu ve ümmete yansıyan hükme belirli ölçülerde tesir ettiği belirlenmiştir. Bu doğrultuda Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin ümmete farz, vâcip, sünnet-i müekkede, müstehab veya caiz gibi hükümler halinde yansımış olabileceği tespit edilmiş ve bahsi geçen karinelerin hükmü belirlemedeki rollerine işaret edilmiştir. Müellif Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) fiillerinin zâtî özellikleri ile bağlantılı bazı konularda da beyanlarda bulunmuş, böylece konuya dair küllî bir bakış açısı ortaya koymuştur.Keywords : İslam Hukuku, Hz. Peygamber’in fiilleri, İttibânın hükmü, Muvâzabe, Aliyyu’l-Kârî