Ortaçağ İslâm Dünyasında Teşhir
Authors : Nevzat KELEŞ
Pages : 1155-1184
Doi:10.14395/hititilahiyat.739777
View : 10 | Download : 4
Publication Date : 2020-12-30
Article Type : Research
Abstract :Bu çalışma bir tarihçinin bakış açısıyla Ortaçağ İslâm dünyasında teşhirin, hangi maksatlarla ve hangi durumlarda tatbik edildiği ve nasıl uygulandığı konusunu ele almaya odaklanmıştır. Bu doğrultuda teşhir ve cezasıyla alakalı kavramsal bir değerlendirmenin ardından hukukî bir ceza olarak teşhir, devlete ve kamu güvenliğine yönelik suçlarda teşhir, siyaseten teşhir, teşhir töreni ve teşhirin unsurları başlıkları altında kaynaklardan tespit edilen örnekler doğrultusunda genel bir analiz yapılacaktır. Tarih boyunca, iktidar sahiplerinin kendi iktidarlarını korumak ve tebaalarının emniyet ve huzurunu sağlamak için ellerindeki en etkili araç ceza olmuştur. Bu anlamda çalışmamızın konusunu oluşturan teşhir cezası de bunlardan biridir. Teşhir kelime olarak tanıtmak, ilan etmek, bir kişinin veya cemaatin kötülüğünü yaymak, birinin adını karalamak maksadıyla duyurmak, rezil etmek manalarına gelmektedir. Genel ve İslâm hukuk literatüründe ise suçluyu insanlar arasında dolaştırarak işlediği suçu açıklamak suretiyle utanması ve suç işlemekten vazgeçmesini sağlamak ve insanların da ondan sakınmalarını temin etmeyi ifade ettiği söylenebilir. Tanımı ve konuya dair örnekler göz önüne alındığında teşhirin aleni yani topluma mal edilen bir ceza veya yaptırım olduğunu söylemek mümkündür. Bu itibarla pratikte teşhir ile mahkûmun suçunu ilan, suçluyu tanıtıp insanları ondan uzaklaştırmak ve ibret ile suçluyu caydırmak gibi gayeler güdülmüştür. Bu özellikleriyle kadim toplumlardan modern zamanlara kadar bir ceza ve yaptırım olarak yaygın bir şekilde kullanıldığı malumumuzdur. İslâm ceza hukukunda ise ta‘zir cezaları kapsamında değerlendirilmiş olup Ortaçağ İslâm dünyasında gerek siyaset gerekse de yargı alanlarında sıkça müracaat edilen bir ceza olmuştur. Ortaçağ İslâm dünyasında Hz. Peygamber döneminden itibaren örneklerine tesadüf edilen teşhirin bireye, kamuya ve devlete yönelik kimi suç unsurları için bir ceza ve yaptırım olarak tatbik edildiği görülmektedir. Bu bağlamda Ortaçağ İslâm devletlerinde, siyaset ve ceza makamlarının bireye, devlete ve kamu güvenliğine yönelik yalancı şahitlik, hadis rivayetinde suiistimaller, iftira, Ramazan’da oruç bozma, kadın ve erkeklerin birlikte içki içmeleri, hatalı nesep bildirimi, anneye kötü muamele, namazın farzlarını bilmeme, emanete hıyanet etme, insan eti yeme, genel ahlaka aykırı davranışlar ile hanedan mensuplarının başkaldırıları, devlet adamlarının isyanları, dinî-itikadî bazı oluşumlar, memurların veya emîrlerin görevi kötüye kullanmaları, terör suçları, kamuya yönelik organize suçlar ve hırsızlık gibi fiillerde teşhiri uyguladıkları müşahede edilmektedir. Ayrıca Romanos Diogenes’in Sultan Alp Arslan’a "beni İslâm ülkelerinde teşhir edebilirsin” deyişinde olduğu gibi hem siyaseten hem de kişisel hırs ile devlet adamlarının rakiplerini veya düşmanlarını teşhir ederek bertaraf ettikleri de rastlanan bir durumdu. Bu şekilde yargı ve siyaset alanında rağbet gören bir ceza olan teşhirin, diğer ceza türlerinden farklı, bir takım kaide ve hususlara bağlı olarak gerçekleştirildiğini de belirtmek gerekir. Buna göre teşhir, öncelikle geniş bir halk kitlesi tarafından görülmesi için merkezî/kalabalık bir mekânda ve alenî olarak gerçekleştirilmeliydi. Ekseriyetle bir binek veya yüksekçe bir platformun üzerinde sergilenmekte ve bu bir tören eşliğinde yapılmaktaydı. Mahkûma eziyet etmek ve onu aşağılamak maksadıyla teşhir esnasında bir görevli tarafından tokatlanıp kırbaçlanmaktaydı Öte yandan kişiyi tahkir etmek ve hor göstermek için de bazı özel aksesuarlar ve kıyafetler hazırlanmaktaydı. Söz gelimi başlarına boncuklarla veya paçavralarla süslenmiş tartûr, kalansuva ve bornos adı verilen yün, keçe veya ipekten başlıklar takılmaktaydı. Boyunlarına, boncuktan, deriden ve kemikten yapılma gerdanlıklar asılmaktaydı. Kıyafet olarak da eteklerine tilki kuyrukları asılmış ya da boyanmış ipek veya yün cübbeler giydirilmekteydi. Hakeza teşhir sırasında yazılı veya bir görevli tarafından şifahî olarak suçun ilanı da teşhirin bir parçasıydı. Bütün bu uygulama şekilleriyle teşhirin çoğu zaman bir ta’zir cezası olarak belirlenen sınırlarının ötesinde tatbik edildiği de söylenebilir. Son olarak suç ve suçlu kamuoyuyla paylaşılıp bir anlamda toplumsallaştırıldığı için siyasi otorite veya yetki sahipleri açısından toplum nezdinde teşhirin, sonuç almada en etkili ceza yöntemi olduğunu söylemek de mümkündür. Öte yandan, bu çalışmanın teşhir özelinde, Ortaçağ İslâm dünyasında asayiş ve suçlara dair yapılan çalışmalara bir katkı olacağı kanaatindeyiz.Keywords : Ortaçağ Tarihi, İslâm Tarihi, Suç, Teşhir, Alenen İnfaz, İbret-i Âlem İçin Cezalandırmak