Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin Tasavvufî Bilgisinin Mahiyeti
Authors : Abdulvahap YILDIZ, Mehmet EKER
Pages : 76-96
Doi:10.30623/hij.1257694
View : 121 | Download : 72
Publication Date : 2023-06-19
Article Type : Research Article
Abstract :Bu çalışma, 441/1049-536/1141 yılları arasında yaşamış olan Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin tasavvufî bilgi/mârifet hakkındaki görüş ve tecrübelerinin mahiyet ve imkânını incelemeyi amaçlamaktadır. Meşhur bir kişi olan Ahmed-i Nâmekî Câmî hakkında Türkiye’de yapılmış oldukça az çalışma vardır. Bu yüzden bu makale literatüre katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir. Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin kendi eserleri bu çalışmada kaynak olarak kullanılmış, hayatı hakkında bilgi veren ilk ve ana kaynaklardan faydalanılmıştır. Ahmed-i Nâmekî Câmî Selçuklular Dönemi’nde yaşamış meşhur bir sûfîdir. Câmî 441/1049 yılında Horasan’ın Nâmek köyünde doğmuştur. Ahmed-i Câmî 22 yaşında tövbe edinceye kadar arkadaşlarıyla işret meclislerine katılarak vakit geçirmiştir. Tövbe ettikten sonra uzun bir müddet Câm Dağlarında inzivâya çekilip riyâzet ile meşgul olmuştur. Câmî, 18 sene süren inzivâdan sonra insanlara rehberlik edebilmek için halk arasına dönmüştür. Me’dâbâd’da kurdurduğu hankahta irşad faaliyetlerini sürdürmüştür. Ahmed-i Câmî burada Sultan Sencer ile tanışıp, yakınlık kurmuş, bir eserini de Sencer’e ithaf etmiştir. Kuhistan’ı ele geçiren Haşhaşîlerin tehditlerine maruz kalmış, birçok kez suikast teşebbüsü ile karşılaşmıştır. 10 Muharrem 536’da (m. 15 Ağustos 1141) Câm şehri yakınlarındaki Me’dâbâd köyündeki hankahında vefat etmiştir. Ahmed-i Câmî sadece yaşadığı dönemde değil vefatından sonra da birçok sûfî ve âlim tarafından hürmetle anılmıştır. Hâfız-ı Şîrâzî (ö. 792/1390 [?]), Kâsım-ı Envâr (ö. 837/1433 [?]), Ali Şîr Nevâî (ö. 906/1501) gibi meşhur şairler bunlardan bazılarıdır. Ahmed-i Câmî’nin tarikatı günümüzde torunları tarafından yaşatılmaktadır. Jendepîl, Şeyhülislâm gibi lakaplarla meşhur olan Câmî, eserlerini Farsça kaleme almış, tasavvufî, ahlâkî konuları işlemiştir. Ahmed-i Câmî, 22 yaşına kadar doğru düzgün bir dinî bilgisi olmayan bir kişi olduğunu söylemiştir. Eserleri ise Allah tarafından kendisine ilham edilen tasavvufî bilginin mahsulü olan eserlerdir. Ahmed-i Câmî’nin müridi olan Sedîdüddîn Gaznevî’ye göre de Câmî "ümmî” bir şeyhtir. Yazdığı eserleri ise "ilham” ve "ledün ilmi” vasıtası ile yazmaktadır. Hayatı ile ilgili bu mezkûr bilgiler çeşitli yönlerden makale boyunca birtakım tenkitlere tabii tutulmuştur. Makalenin ikinci kısmında Ahmed-i Câmî’nin sahip olduğu tasavvufî bilgi sınıflandırılarak bu bilginin mahiyeti incelenmiştir. Câmî mârifetullah, işârî tefsir, gaybî olaylar hakkında bilgi, mârifetü’n-nefs gibi konularda ilham yoluyla bilgi sahibi olmuştur. Câmî mârifetullahı hem bir bilgi hem de bir hal, yaşantı olarak görmüştür. İtikad ile tecrübe birbirinden ayrılmaz bir bütünlük arz eder. Sâlik öncelikle Allah hakkında "sahih itikadı” öğrendikten sonra yaşantı yoluyla Allah’ı tanımaya çalışır. Bu sürecin sonunda sâlik ahlâken değişip dönüşür. Mârifetullah ile aydınlanan, riyâzet ve mücâhede ile tasfiye olan kalp ise aslî hüviyetine kavuşmuştur. Kalp artık bilgi üreten, hak ile batılı ayırt edip nasların bâtınî manalarına muttali olmaya başlamıştır. Mârifetullah ile aydınlanan kalbe Allah tarafından bazı gaybî olaylar bildirilebilir. Bir kişinin içinden geçenleri okumak, gelecek olayları görmek bunlardan bazılarıdır. Ahmed-i Câmî kalplerden geçenleri bildiği, yaşanmamış bazı olayları önceden haber verdiği Makâmât-ı Jendepîl’de nakledilmiştir. Kalbin dönüşmesi ile kişi kendini tanır. İnsan yeryüzünün halifesidir. Allah insana kendi ruhundan üflemiştir. İnsan mârifetullah ile kalbini aydınlatırsa meleklerden üstün konuma çıkar yoksa firavunlaşabilir. Sâlikin amellerinin muhasebesini yapması, ihlâsı yakalamaya çalışması ise yine insanın kendisini tanımasıyla mümkündür. Ahmed-i Câmî’nin tasavvufî bilgisi bu hususları ihtiva eder. Makalenin son kısmında ise Ahmed-i Câmî’nin önceden ele alınmış bilgilerinin başka eserlerde olup olmadığı üzerinde durulmuş ümmî olup olmadığı da böylelikle irdelenmiştir. Buna göre Ahmed-i Câmî’nin eserleri ile kendisinden önce yazılmış eserler arasında ciddi benzerlikler tespit edilmiştir.Keywords : Tasavvuf, Ahmed-i Nâmekî Câmî, Ledün İlmi, Mârifet, İlham, Bilgi