- Harran İlahiyat Dergisi
- Issue: 49
- Zıhârdan Dönmenin Mahiyetine İlişkin Olarak Mücâdele Suresi Üçüncü Âyetin Tahlili
Zıhârdan Dönmenin Mahiyetine İlişkin Olarak Mücâdele Suresi Üçüncü Âyetin Tahlili
Authors : Ömer Faruk Atan
Pages : 97-117
Doi:10.30623/hij.1190547
View : 203 | Download : 57
Publication Date : 2023-06-19
Article Type : Research Article
Abstract :Câhiliye döneminde birçok boşama türü olup, bunlardan biri zıhâr uygulamasıydı. Erkeğin hanımını kendisine haram kılmak gayesiyle evlenmesi haram olan bir kadına benzetmesi şeklinde tanımlanan zıhâr, toplumda bilinen yaygın bir boşama şekliydi. Bu şekildeki uygulama, Ahzâb ve Mücâdele surelerinde konu olmuş ve buna dair hükümler gündeme taşınmıştır. Ahzâb suresinde insanlarla olan ilişkiler bağlamında zikredilen zıhâr, birbirine tezat iki farklı tavrın sergilenmemesi gerektiği ifade edilerek, eşler ve evlatlıklara karşı bu ikilemli davranış eleştirilmiştir. Toplumda yaygın olarak kullanılan hanıma anne yakıştırması ve evlatlığın öz çocuğu olduğu algısı şeklindeki bu iki ilişki, âyetin gündemine taşınmıştır. Böylelikle bu âyet, daha sonra inecek olan Mücâdele suresindeki konuya zemin hazırlamıştır. Mücâdele suresinde bu husus, fıkhî açıdan detaylandırılmış ve buna dair cezaî müeyyideler zikredilmiştir. Âyetlerde dönemin mevcut uygulamasında olduğu gibi İslam’da da zıhâr, bir boşanma şekli olarak kabul edilmiştir. Ancak bununla ilgili yeni bir hukukî düzenleme getirilerek, buna dair çözümler sunulmuştur. Böylece Câhiliye’de ebedi olarak haram kabul edildiği için geri dönüşü olmayan zıhâra Kur’ân, yeni bir kimlik kazandırmıştır. Buna göre boşanmayla sonuçlanabileceği gibi kefâret seçenekleriyle zıhâra yeni bir çözüm getirilmiş ve evliliğin devam ettirilmesi yönünde adımlar sıralanmıştır. Bu iki surede bahsi geçen yeni hükümler ve buna dair detaylar, fukahâ tarafından değerlendirilmiş ve buna göre zıhâr ahkâmı belirlenmiştir. Diğer ferî meselelerde olduğu gibi fakîhlerin ittifak halinde olduğu konular olmakla beraber, birçok mevzuda ihtilaf ettikleri müşahede edilmiştir. Kaynaklarda geçen bu bilgiler ışığında çalışmamızda zıhâr ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra, evliliğin sona erdirilmesi veya aile birleşiminin sağlanması açısından Kur’an’ın getirdiği yeni çözüm incelenmiştir. Bu çözümün dayanağı olan âyetlerin sıralaması, kelimelerin dizilişi ve kullanılan edatlar dikkate alınarak getirilen hükümler değerlendirilmiştir. Zira âyetlerde kullanılan kelimelerin, çözümü ve buna dair sonucu etkilediği tespit edilmiştir. Çalışmamızda özellikle Mücâdele suresinin üçüncü âyetinde geçen "ثم يعودون لما قالوا” cümlesi incelenerek bunun fıkhî hükümlere etkisi değerlendirilmiştir. Çoğunluk, genel olarak bu cümleye "söylediklerine/söylediklerinden dönüyorlar” şeklinde anlam verirken, bir kısım fakîhler ise "söylediklerini tekrar ediyorlar” şeklinde olduğunu ifade etmektedir. Literal yaklaşımdan kaynaklanan bu yorum farkı, zıhârın vukuunu ve bundan dönüşün niteliğini etkilemektedir. Zira ilk yorumda zıhârın vuku bulduğu ve bundan dönmek için kefâret ödenmesi gerektiği ifade edilmiştir. İkinci yorumda ise -bunun kefâretle doğrudan ilgisi olmadığı ve- zıhârın vuku bulması için bu lafzın tekrar edilmesi gerektiği savunulmuştur. Bu temel iki yorum arasındaki fark, spesifik olarak lafzî yaklaşımlarla âyetlere anlam vermede ve bunun doğurduğu hükmün keyfiyetine etki etmiştir. Âyetlerin bu şekildeki literal yönü, ifade ettiği mananın kapsamı ve fıkhî hükmünü belirlemede önem arz etmektedir. Bunun çerçevesini tayin etmek için konuya metodolojik olarak yaklaşıp, diğer delillerin de dikkate alınacak bütünlükte olması gerekmektedir. Aksi takdirde doğurduğu sonuç farklı ve tartışılır olabilecektir. Buna göre özellikle Kur’an ve sünnet bütünlüğünde meseleye yaklaşmanın öneminin anlaşılması için spesifik olarak bir âyet ve bunda mezkûr olan cümle örnek alınarak konu, bütün boyutlarıyla değerlendirilmeye çalışılacaktır. Böylece Kitâb’ın diğer delillerle olan ilişkisi ve bunun âyetleri anlamadaki rolü değerlendirilecektir. Bunun için öncelikle âyetler ve onlarda mezkûr olan kelimelerin dizgisi, edatların seçimi, diğer âyetlerle olan münasebeti dikkate alınacaktır. Bunun yanı sıra bu âyetlerin hükmünün sünnetteki uygulaması ve ifade ettiği mana dikkate alınarak delillerin bütünlüğüne dikkat edilecektir. Yapılan lafzî değerlendirmeler için gramer bilgilerinden yararlanılarak, rivâyet ve dirâyet tefsirlerin verdiği bilgilerin yanı sıra fıkhî kaynaklardaki değerlendirmeler incelenecektir. Burada tarafların lehte ve aleyhteki görüşleri dikkate alınarak bunlarla ilgili değerlendirmeler yapılacaktır. Böylece âyetin ahkâm yönüyle birlikte fıkhî kaynaklarında zikredilen bilgi ve değerlendirmeler ışığında çalışmamız şekillenecektir. Buna dair genel olarak ele alınacak zıhâr kavramı, âyetlerde belirtilen süreci, bununla ilgili getirilen çözümler zikredilecek ve özel olarak mezkûr cümle gramer, semantik ve sünnetteki uygulamalarla yorumlamaya ve bununla ilgili fıkhî tahliller yapılmaya çalışılacaktır. Böylelikle bu âyetin fıkhî yönü, tefsir geleneği çerçevesinde değerlendirilecektir.Keywords : Fıkıh, Kur’an, Talâk, Zıhâr, Kefâret