Asr-ı Saadet’ten Farklı Nağmeler
Authors : Nadir KARAKUŞ, Muharrem Samet BİLGİN
Pages : 118-131
Doi:10.30623/hij.1189069
View : 31 | Download : 53
Publication Date : 2023-06-19
Article Type : Research Article
Abstract :Asr-ı Saadet ve öncesindeki cahiliye dönemi dini ve siyasi yönü ile olduğu kadar, kültürel ve sosyal yönleri ile de incelenmeye değerdir. Bu sebeple dönemin sosyal hayatını ve kültürel zenginliğini yansıtan pek çok gelenek ve uygulamanın derinlemesine araştırılması İslam’ın geçirmiş olduğu evreleri daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Bu kültürel zenginlikler arasında şiir ve hitabetin çok önemli bir yeri vardır. Sözlü kültürün oldukça kuvvetli olduğu bu döneme ait söz konusu eserler, sanatsal yönlerinin yanında devrin sosyal ve kültürel yapısını ortaya koymaları bakımından da kıymeti haizdirler. Sanatın bir başka kolu olan mûsikînin de bu dönemde önemli bir yere sahip olduğu kaynaklardaki rivayetlerden anlaşılmaktadır. Düğünlerde ve meclislerde şarkılar okuyan muganni ve muganniyeler, bu asrın eğlence ve kültürel hayatında önemli bir yere sahiptiler. Dönemin müzik kültürüne ait dikkat çeken bir başka önemli etkinlik de hıdâ veya hudâ (حدا) olarak bilinen develeri coşturmak için söylenen nağmelerdir. Bu nağmeler çölde zor şartlar altında gerçekleşen yolculuğu daha kolay ve keyifli hale getirdiği gibi develerin hızlanmasına ve dolayısıyla yapılan seyahatlerin daha kısa sürede tamamlanmasına vesile olmuştur. Hudâ geleneğinin en önemli temsilcileri genellikle Medinelilerden olup bunların büyük bir çoğunluğu da Hazrec kabilesi mensuplarıdır. Şairlik yönü de olan bu kişiler, seferler esnasında develeri coşturup hızlandırdıkları gibi ordudaki askerlere heyecan vermeyi bilmişlerdir. Kendileri de cesaret ve kahramanlıkları ile tanınan bu kişiler, savaşlara katılmışlar ve pek çoğu şehit düşerek bu çabalarını ulvî bir makamla taçlandırmışlardır. Onların develeri coştururken söyledikleri nağmeler dönemin savaş ve seferlerine ayrı bir renk kattığı gibi mezkûr dönemin sosyal ve kültür hayatının anlaşılmasına da katkı sağlamıştır. Çalışmada hudâ geleneğinin Arap toplumundaki yeri ve önemi üzerinde durulmuştur. Ardından geleneğin önemli temsilcileri olan ve kendilerine hadi denilen ashabdan bu isimlerle ilgili kısa bilgiler verilmiş, kaynaklarda onların başrolde oldukları hudâ uygulamalarına dair anekdotlar aktarılmıştır. Bu sahabilerin kimisi köle, kimisi de hürlerden oldukları için makalede hadiler, köleler ve hürler başlığı altında incelenmiştir. Araştırma, Hz. Peygamber döneminde yer alan bir geleneği içermesi sebebi ile literatür taraması yapılmıştır. Sadece tarih eserleri ile yetinilmemiş, tabakât, terâcim türü biyografi kitapları ile hadis kaynaklarına da müracaat edilmiştir. Elde edilen bilgiler karşılaştırma, analiz ve sentez süzgecinden geçirilerek değerlendirilmiştir. Bu noktada makalenin konusu kültür tarihinden ögeler taşıdığı için bu konuları ele alan gerek klasik eserlerden gerekse çağdaş araştırmalardan yararlanılmıştır. Bütün bu eserlerin bize aktardığı bilgiler Asr-ı Saadet döneminin çok canlı bir sanat ve kültür hayatının olduğunu göstermektedir. Bu çalışmanın bütün yönleriyle ortaya konması dönemin daha iyi anlaşılması açısından çok değerli ve önemlidir. Bu çalışma ile bu amaca yönelik bir adım atılmaya çalışılmıştır. Araştırma sayesinde konu ile ilgili önemli ve ilgi çekici bazı bulgular elde edilmiştir. Hadi olan sahabilerin büyük bir kısmının Medineli Hazrec kabilesine mensup oldukları, sadece ticari seferlere değil savaşlara da iştirak ettikleri ve çoğunun da bu savaşlarda şehit oldukları tespit edilmiştir. Kadınların develerine hadîlik yapanlarla erkeklerin bindiği develere hadîlik yapanların farklı isimler aldıkları görülmüştür. Kadınlara daha çok Habeş kökenli kölelerin hadîlik yaptığı bu araştırmanın ulaştığı neticelerden bir diğeridir. Ayrıca eldeki bilgilerden hareketle hadîlerin şairlere nazaran daha cesur oldukları çıkarımında bulunulmuştur.Keywords : İslâm Tarihi, Ashâb, Deve, Nağme, Hudâ, Sefer