Kur’an’da Peygamberlerin İsmeti ve Kitâb-ı Mukaddes’le Mukayesesi
Authors : Hasan Sarraoğlu
Pages : 154-178
Doi:10.30623/hij.952993
View : 13 | Download : 2
Publication Date : 2021-06-15
Article Type : Research
Abstract :Kelime olarak engelleme, koruma, himâye etme, kötülüğü savma anlamlarına gelen ismet; peygamberlerin gerek sözlerinde gerekse davranışlarında konumlarına uymayan hatadan korunmuş olmalarıdır. Peygamberlerin günah işlemekten ve hata yapmaktan korunduğu, bu konuda onların ilâhî kontrol mekanizmasıyla muhafaza edilip kendilerine yardımda bulunulduğu ve bu sıfatın sadece peygamberlere tahsis edildiği bilinmektedir. İslâm Dini’nin temellerinin atıldığı ilk dönemlerde, Mekke ve Medine’de kaynağı ilâhî olan ancak tahrife uğramış iki dinin var olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunlardan biri Tevrat’ı esas alan Yahudilik, diğeri ise İncil’i temel alan Hıristiyanlıktır. Tevrat nasları, sıradan bir ferdin bile işleyemeyeceği birçok menfî davranışları ve eksiklikleri rahatlıkla peygamberlerle bağdaştırmaktadır. İncil naslarında ise zaman zaman peygamberler bulundukları statüden çok öte insanüstü kutsal bir varlık olarak telakki edilmekte, bazen de bayağı bir insandan daha aşağı bir halde görülmektedir. Her iki dinin de kutsal saydıkları kitaplarında peygamberlerin ismet sıfatı farklı şekillerde algılanmaktadır. Kitâb-ı Mukaddes’e dikkat edildiğinde peygamberlerin korunmuşluklarını gözardı eden birçok nassa rastlamak mümkündür. Zira Ehl-i kitap olarak adlandırılan Yahudi ve Hıristiyanların kutsal olarak kabul ettikleri bu metinlerin zahirine bakıldığında peygamberlerin mümtaz şahsiyetleriyle bir arada bulunması mümkün olmayan bilcümle menfî yakıştırmaların rahatlıkla Allah elçilerine nispet edildiği görülmektedir. Peygamberlerin Allah (c.c.) tarafından seçilmiş insanlar olduğu öğretisi çiğnenip onların "mâsumiyeti” (günahlardan korunmuşluğu) yok sayılmıştır. Günah işleme konusunda peygamberlerin diğer insanlardan farklı olmadığı akîdesinin kabullenildiği Kitâb-ı Mukaddes metinlerinde peygamberlerin sergiledikleri aykırılıklar gayet normal olaylar olarak aktarıldığı gibi peygamberlerle ilintilenen sözü edilen bu zaaf ve eksiklikler ahlakî açıdan da tenkit edilmemiştir. Peygamberleri basit bir insan pozisyonuna indirgeyen Ehl-i kitap, Kur’ân-ı Kerim tarafından birçok kere kesin ve net bir şekilde eleştirilmiştir. Bu noktada Kur’ân-Kerim, Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kabul ettikleri metinlerinde peygamberlerin masumiyeti ile ilgili bakış açılarından kesin bir şekilde ayrışmıştır. Kur’ân’da peygamberler için beyan edilen berrak ve nezih vasıflandırmalar ile Tevrat ve İncil metinlerinin lafzî manaları itibariyle ortaya çıkan Allah elçileri ile ilgili ahlâka mugayir bir konseptte yapılan tasvirler mukayese edildiğinde bu iki tavsif arasındaki büyük ve dikkate değer fark bâriz bir şekilde görülecektir. Öte yandan Kitâb-ı Mukaddes’e Hırıstiyan ve Yahudi kaynaklı tefsirlerde yer yer yapılan karşıt yorumlar ve tenkitler, ayrıca sözü edilen bu kitapta birbiriyle çelişir nitelikteki ifadeler Kitâb-ı Mukaddes’e insan eli değdiği hakikatini de apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kur’ân-ı Kerim peygamberlerin ismetini Tevrat ve İncil naslarından çok daha farklı bir çerçevede ele almaktadır. Kur’an’da öncelikle Allah elçilerinin de sâir insanlar gibi beşer oldukları gerçeği üzerinde durulmuş; aynı zamanda kendi tebliğ ettikleri şeylerden de mesul oldukları dile getirilerek, Allah’ın (c.c.) onlara hidâyet ihsan edip peygamberlik görevi tevdi ettiği aktarılmıştır. Bunun yanında Kur’an ısrarla peygamberlerin "beşer olma” vasfının tabii neticesi olarak onlardan bazen yanılma ve unutma sonucu hataların sâdır olabildiği gerçeğini de gözardı etmemiştir. Kur’an, kitap ehlinin peygamberler hakkındaki menfur algılarını kâle almadan tevhid ve hidâyet edici özelliği ile davranış mükemmelliklerinin menbaı olan bu güzîde elçileri müteaddid defalar medhüsena ile anmıştır. Bu bağlamda Kur’an’ın bakış açısıyla örtüştüremediğimiz Yahudi ve Hıristiyanların muharref kitaplarında dile getirilen nasların makuliyetinin söz konusu olmadığı gibi kabul edilebilirlikten de uzak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu çalışmada ismet sıfatının Tevrat ve İncil metinlerindeki kapsamı aynı zamanda Kur’an naslarıyla olan belirgin farklılıkları ele alınıp değerlendirmeler yapılacaktır.Keywords : Tefsir, Kur'an, Peygamberler, İsmet, Kitâb-ı Mukaddes