- Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi
- Vol: 4 Issue: 7
- GÖKTÜRK DÖNEMİ SANATI İÇİN ÖZBEKİSTAN’IN ÖNEMİ (TAŞKENT VE SEMERKANT BULUNTULARI)
GÖKTÜRK DÖNEMİ SANATI İÇİN ÖZBEKİSTAN’IN ÖNEMİ (TAŞKENT VE SEMERKANT BULUNTULARI)
Authors : J. Özlem Oktay Çerezci
Pages : 1-14
Doi:10.53718/gttad.1037809
View : 11 | Download : 3
Publication Date : 2022-01-20
Article Type : Research
Abstract :Özbekistan, batıda ve kuzeyde Kazakistan, güneyde Afganistan, güneybatıda Türkmenistan, doğuda Kırgızistan ve güneydoğuda Tacikistan ile komşudur ve şehrin tarihi kültürel açıdan en önemli merkezleri arasında Taşkent ve Semerkant yer almaktadır. Taşkent ve Semerkant vahalarıyla benzer yerlerde yapılan arkeolojik ve yüzey çalışmaları neticisinde, Özbekistan’da yerleşim tarihinin Eski Çağlara kadar indiği saptanmıştır. Konumuz dahilindeki Taşkent’in tarihi kültürel geçmişi MÖ. II.bine kadar inmektedir. Söz konusu bölgenin kültürel tarihine baktığımızda özellikle Proto-Türk kültürüne ait olarak kabul ettiğimiz ve MÖ. V – lll. binyıllara kadar giden "Keltaminar Kültürü"nün Özbekistan-Taşkent’te varlık gösterdiği anlaşılmaktadır. MÖ. VI – IV. yüzyıllarda söz konusu bölgede ticaret ve el sanatlarının gelişiminden söz etmek mümkündür. Çâç bölgesinin başkenti olan şehir, özellikle Göktürk Dönemi’nde yani VI – VIII. yüzyıllarda oldukça gelişmiştir. Bu süreçte bölgenin Göktürklerin egemenliğine girmesi, Karamazar Dağlarındaki yer altı kaynaklarına yakınlığı ve İpek Yolu’nun geçtiği yerde bulunması şehrin önemini oldukça arttırmıştır. Bu özellikler Taşkent’i sanatsal anlamda beslemiştir. Taşkent’te üretilen madenî silâhlar, ev eşyaları, deri, pamuk ve yün dokuma ürünleri, seramik ve porselen kaplar iç ve dış ticarette önem kazanmıştır. Bölgede, özellikle Türk yöneticilerin isimlerini taşıyan sikkeler gerek tarihi açıdan gerekse sanat tarihi açısından önemli detayları bize aktarmaktadır. Ayrıca Taşkent ve çevresindeki kazılarda batıda Bizans’tan başlayarak doğuda Çin’e kadar uzanan geniş coğrafyada varlık gösteren devletlerin sikkelerinin ele geçmesi şehrin dikkate değer bir ticaret merkezi olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmamızın diğer merkezi olan Semerkant ise günümüzde Efrâsiyâb (Afrasiyab) olarak isimlendirilen harabelere sahiptir. İlk olarak Zerefşan nehrinin güney kıyısında vadiye hakim yüksek bir yerde kurulmuştur. Şehir her ne kadar Soğd bölgesinin merkezi olduysa da arkeolojik buluntular burada Göktürk Dönemi varlığının da yoğun olduğunu göstermektedir. Semerkant MÖ. 189’de Grek-Baktria Krallığı’nın hükmüne girdiyse de MÖ. I. yüzyılda K’ang-chü Türkleri’nin eline geçmiştir. 562 yılında ise bu şehir Göktürk hakimiyetine girmiştir. Söz konusu tarihi bilgiler ve arkeolojik buluntular Taşkent’te olduğu gibi Semerkant’ta da Göktürk eserlerinin varlığını ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, Semerkant’ta bulunmuş pişmiş toprak figürinler ve ossuarlar (ölü kemiği muhafaza kapları) ele alınacaktır. Cengiz Han’ın Semerkant’ı tahrip etmesinden sonra daha güneyde bugünkü modern Semerkant’ın bulunduğu yerde yeni bir şehir kurulmuştur. Semerkant şehri ilk dönemlerde bütün Mâverâünnehir’in, ve sonrasında Soğd (Sogdiana) bölgesinin yönetim merkezi olmuştur. Tüm bu bilgiler doğrultusunda anlaşılacağı üzere tarihi Proto-Türklere dayanan zaman zaman çeşitli topluluk ve devletlerin eline geçmiş olsa da çoğunlukla Türk hâkimiyetinde olan Taşkent ve Semerkant Göktürk Dönemi sanatı açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Söz konusu çalışma kapsamında "Özbekistan Tarihi Devlet Müzesi”, "Taşkent Ulusal Arkeoloji Merkezi”, Semerkant (Afrasiyab) Müzesi ve "Ermitaj Müzesi”nde yer alan arkeolojik buluntuları göz önünde tutularak Taşkent ve Semerkant’ın Göktürk Dönemi sanatı için önemi ve yeri değerlendirilecektir.Keywords : Özbekistan, Taşkent, Göktürk Dönemi Sanatı, Türk Sanatı, Semerkant