- Gaziantep Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
- Vol: 1 Issue: 1
- ROMA İMPARATORLUĞU’NUN YIKILIŞININ ARDINDAN BATI AVRUPA’DA FEODALİTENİN KURULUŞU VE FEODAL YÖNETİMDE...
ROMA İMPARATORLUĞU’NUN YIKILIŞININ ARDINDAN BATI AVRUPA’DA FEODALİTENİN KURULUŞU VE FEODAL YÖNETİMDEN MUTLAK MONARŞİYE GEÇİŞİN FİKRİ VE EKONOMİK TEMELLERİ
Authors : Ali Akkaya
Pages : 108-129
View : 19 | Download : 11
Publication Date : 2019-05-16
Article Type : Research
Abstract :Bugün, bizler için oldukça sıradan gelen ya da öyle olması gerektiğine inandığımız demokrasi, cumhuriyet, meşruti monarşi, halk egemenliği gibi kavramlar bir anda ortaya çıkmış ya da ilk günkü hali gibi varlığını devam ettiren olgular değildir hiç şüphesiz. Yaşadığımız zamana gelene kadar pek çok badireler atlatmış olan bu olgular, özellikle Batı özelinde yaşanmış ve fakat çeşitli şekillerde tüm dünyada yaşanan ya da arzulanan birer model haline gelmiş ve ya getirilmiştir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte büyük bir çöküş yaşayan Batı dünyası, gerisinde kaldığı dünyanın diğer uygarlıklarıyla mücadele etme ve en nihayetinde onları geride bıraktığı yönündeki yaygın kanının hâkim olduğu bugüne gelinceye dek bazı dönüşümler yaşamış, kendi dinamikleri sebebiyle bazı yönetsel, toplumsal, ekonomik, vb. dönem ve süreçleri deneyimlemiştir. Bunlardan biri de, on dördüncü yüzyılda ortaya çıkan monarşilerdir. Monarşi, o günün dünyası için kendi toplumumuz da içinde olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerindeki diğer toplumları bakımından pek bir değişiklik ifade etmemekle birlikte, feodal dönemi yaşamakta olan Batı Avrupa için büyük önem ve anlam taşımaktaydı. Böyle bir dönüşüme kaynaklık etmesi sebebiyle Batı’nın yaşadığı süreçlerin ve "batılılaşma” yolundaki bizim gibi toplumlarda bu süreçlerin daha iyi anlaşılması bakımından bir kırılma noktası özelliği gösteren monarşilerin ortaya çıkışı önem arz etmektedir. Üzerine çok fazla çalışma yapılan böylesi geniş bir konuyu, böylesi kısıtlı bir çalışmada anlatmak oldukça zordur şüphesiz. Bu sebeple konunun kapsamı, geç feodalite ile başlatılacak olup, monarşinin teorisyenleri olarak adlandırabileceğimiz Machiavelli, Jean Bodin ve Thomas Hobbes’un yaşadığı döneme kadardır. Belgesel gözlem yoluyla literatür taraması yöntemiyle hazırlanan bu çalışma üç bölüm olarak planlanmış ve çalışmanın ilk bölümü, Avrupa’nın yaşadığı nev-i şahsına münhasır bir süreç olarak feodal döneme ilişkindir. Feodalitenin oldukça farklı şekillerde ortaya çıkmış olmasına karşın, genel özellikleri üzerinden en azından ana hatları incelenmeye çalışılacaktır. İkinci bölümde, monarşilerin ortaya çıkmasına sebep olan atmosferin, aktörlerin, değişimlerin ve unsurların genel bir resminin çizilmesi hedeflenmiştir. Bu yolla, değişime sebep olan dönemin ruhunun ve gereklerinin netleşmesi daha da kolaylaşacaktır. Son bölümde ise, monarşilerin hakim olduğu Batı Avrupa ve monarşilerin devamı açısından çalışmalar yapan, yukarıda ismi telaffuz edilen isimler üzerinde durulacaktır.Keywords : feodal devlet, mutlak monarşi, feodalite