MU‘TEZİLE’DE HÜSÜN-KUBUH VE KELÂMÎ TA‘LÎL
Authors : Ibrahim Özdemir
Pages : 11-31
Doi:10.34085/buifd.535495
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 2019-06-25
Article Type : Research
Abstract :İbrahim Özdemir Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Associate. Prof., Bingol University, Faculty of Islamic Sciences, Department of Tafsir - Bingöl, Turkey ibrahimpalevi@hotmail.com ORCID: 0000-0001-8119-1520 Geliş Tarihi: 04.03.2019, Kabul Tarih: 23.04.2019 DOI: 10.34085/buifd.535495 Kelamcılar yetkin sıfatlarla muttasıf olan Yüce Yaratıcıya ait bütün fiillerin, kulları ilgilendiren birçok dinî ve dünyevî değer taşıdığı konusunda hemfikirdirler. Ancak onlar bu değerlerin bilinme yolunun vahiy mi akıl mı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Onlar, daha çok hüsün-kubuh adıyla bilinen ve usul, ahlak, fıkıh ve diğer birçok bilim dalındaki tartışmalara da uzanan bu meselede iki temel görüş belirtmişlerdir. Farklı teolojik düşüncelerden ve epistemik argümanlardan kaynaklanan bu ihtilaf, insana ilişen ilahî fiillerin temellendirilmesinde (ta‘lîl) de kendini göstermektedir. Çoğu kelamcı, dinî hüküm ve tekliflerin ancak vahiyle birlikte varlık bulacağını, Yüce Yaratıcının tüm fiillerinin hikmete uygun tecelli ettiğini/edeceğini, maslahatı içerdiğini ve bunun da ilahî rahmetin bir tezahürü veya muktezası olduğunu söylemektedir. Başta Mu‘tezile olmak üzere bazı kelamcılar ise birtakım aklî değer ve yargıların zarûrîlik ve önceliğinden hareketle bütün ilahî fiillerin hikmet ve maslahatları ihtiva etmesinin Yüce Yaratıcıya vacib olduğunu ileri sürmektedirler. Bu kelamcılar ilahî hikmet ve adaletin ancak bu şekilde tahakkuk edeceğini, aksi takdirde anlamsızlığın (abes) söz konusu olacağını söylemektedirler. Mu‘tezilenin benimsediği hüsün-kubuh anlayışı, tarihi süreç içerisinde iki farklı aşama (zâtî, izâfî) geçirmiş ve her biri farklı birtakım argümanlarla savunulmaya çalışılmıştır. Mu‘tezilî kelamcılar ilahî fiillerin kullara dönük birtakım maslahatlarla gerekçelendirilmesi bağlamında ilahî hikmet ve adalet argümanlarına sıklıkla başvurmanın yanı sıra, birtakım aklî ve naklî delillere de başvurmuşlardır. Mu‘tezile, fiillerde içkin olan değerlerin ontolojik kaynağı hakkında Eş‘arîler ve Mâtürîdîlerle aynı düşünürken, bu değerlerin epistemik kaynağı hususunda onlardan farklı düşünmektedir. Çalışmamızda bütün bu hususlar, ilk elden kaynaklara başvurularak incelenmekte ve Mu‘tezilenin anılan kelamcılarla ayrıştığı ve kesiştiği hususlar objektif bir biçimde irdelenmektedir.Keywords : Mu‘tezile, İlahî fiiller, Hüsün-Kubuh, Ta‘lîl, Hikmet