- Belgi Dergisi
- Vol: 2 Issue: 20 Special Issue
- TÜRKİYE’DE KEMALİST BASININ GELİŞİM AŞAMALARI VE BİRİNCİ BASIN KONGRESİ (1935)
TÜRKİYE’DE KEMALİST BASININ GELİŞİM AŞAMALARI VE BİRİNCİ BASIN KONGRESİ (1935)
Authors : Murat Turan
Pages : 2511-2535
Doi:10.33431/belgi.659169
View : 10 | Download : 4
Publication Date : 2020-07-01
Article Type : Research
Abstract :Mustafa Kemal, Millî Mücadele’yi yürütecek kadroları oluştururken aynı zamanda bu mücadeleye destek verecek Anadolu basınının kurulmasını da sağlamaya çalışmaktaydı. Ankara, Millî Mücadele’nin ana merkezi olarak belirlenince, Kemalist basının oluşum süreci asıl olarak burada şekillenmeye başlamıştı. Millî Mücadele döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kemalist kadroları en fazla zorlayan konulardan biri, İstanbul basının Ankara karşıtı eylemleriydi. Ancak 1925’te başlayıp 1927’de sonlanan Takrir-i Sükûn sürecinde, İstanbul basınının etkisi büyük oranda azalmıştı. Bu sürecin ardından Türkiye’de kültürel anlamda büyük bir değişim süreci başlamıştı. 1930’lardan itibaren daha da hızlanan bu süreçte, Türk basınının üstlenmesi gereken görevler de belirlenmişti. Kemalist yönetim, basın kuruluşlarının inkılâp prensiplerine, devletin siyasetine ve milletin ihtiyaçlarına uygun hareket etmesini, devlet ile bir arada ve uyum içerisinde çalışmasını istemekteydi. Millî Mücadele’ye ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait basın konusundaki deneyimler, 1931’de kabul edilen Matbuat Kanunu’nun içeriğini belirlemişti. 1931-1935 yılları, Kemalizm’in ideolojik ve kültürel olarak yerleşmeye başladığı dönemdi. Birinci Basın Kongresi, 1930’ların başından itibaren oluşan bütün bu gelişmelerin neticesi olarak ortaya çıkmış bir organizasyondu. Basın Genel Direktörlüğü ile gazeteciler arasında iş birliğinin elde edilmesini sağlamak, Türk basınının kültür yayma görevlerini yerine getirebilmesi için gereken şartları belirlemek, gazetecilik mesleğinin ilerleme yollarını saptamak amaçlanıyordu. Türkiye’nin ilk basın kongresi 1935’te Ankara’daki Dahiliye Vekâleti konferans salonunda yapılmıştı. İstanbul, Ankara’ya göre matbaa ve gazeteler konusunda daha ileri konumdaydı ve kongre burada düzenlenebilirdi. Ankara’nın tercih edilme nedeni, Kemalist Türkiye’yi en iyi temsil eden mekân olmasıydı. Birinci Basın Kongresi’nin ilk gününden son gününe kadar yapılan bütün konuşmalarda, Millî Mücadele’yi sembolleştiren unsurlar ve Kemalist yönetime ait öğeler ön plana çıkarılmıştı. Kongreye devlet bürokrasisinin ve CHP yönetiminin katılımı yüksekti. Kongredeki konuşmalarda, Kemalist yönetimin basına değer verdiği ve bu sebeple Kemalizm’e ait ideallerin tanıtılması ve toplumun kültürel eğitiminin yükseltilmesi konusunda gazetelerin yardımcı olması istenmekteydi. Kongrede tartışılacak konuların tespit edilebilmesi için işbirliği, kültür ve meslek komisyonları kurulmuştu. Bu komisyonların hazırladığı raporlarda gazete sayfalarının azaltılması, doğru, ciddi habercilik yapılması, halkın aydınlatılması ve kaliteli gazetecilik anlayışının yerleştirilmesi talep edilmekteydi. Üç gün süren kongredeki görüşmelerde, Türk Basın Birliği’nin kurulması, gazeteler arasındaki sayfa yarışının durdurulması ve nicelik gazeteciliğinden nitelik gazeteciliğine geçilmesi gibi öneriler öne sürülmüştü. Alınan karar gereğince İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Trabzon’da Basın Birlikleri kurulmuştu. Bu birlikleri temsil edecek Türk Basın Birliği’nin kuruluşu ise 14 Temmuz 1938’de mümkün olabilmişti. Bu yıllar bütün dünyada ideolojik ayrışmaların yaşandığı dönemdi. Bütün devletler, ülke dışından gelecek saldırılara karşı kendi toplumunu koruma çabası içindeydi. Klasik liberalizmin zayıfladığı ve devlet otoritesini güçlendirilmeye çalışıldığı bu evrede, devletin müdahaleci yaklaşımı hayatın birçok alanında hissedilmekteydi. Basın teşkilatları da aynı şekilde devletin bu tür denetleyici yaklaşımından etkilenmişti. Türkiye’ye dışarıdan gelecek her türlü ideolojik müdahale önlenmeye çalışılırken, aynı zamanda Türk basınının Kemalizm çizgisinde yayın yapması istenmekteydi. Türk basınının, sınıf farkı gözeten devletlerdeki gibi partici ve ayırımcı olmadığı, kendini devrim ideallerine vermiş millî bir örgütlenme biçimi olduğu ifade edilmekteydi. Basın teşkilatlarının, Kemalist rejimin kendisinden bekleyeceği görevleri yapabilecek şekilde teşkilatlanması amaçlanıyordu. Gazeteciliğin belirli kurallara ve ölçülere göre yapılması, devletin dış politikasına zarar verecek yayınlardan uzak durması bekleniyordu. Toplumun yaşam biçiminin ve kültürel yapısının yükseltilmesi konusunda, basınının Kemalist rejim ile birlikte hareket etmesi istenmekteydi. Bu çalışmada, Kemalist basının Millî Mücadele yıllarında başlayıp, Cumhuriyet döneminde süren gelişim aşamaları ele alınıp değerlendirilecektir.Keywords : Tek parti yönetimi, Cumhuriyet, Kemalizm, Basın, Gazetecilik