- SineFilozofi
- Special Issue: (1) Mayıs 2019 Special Issue
- Vilém Flusser'in Soyutlama Modeli ve Sinematografik İmge
Vilém Flusser'in Soyutlama Modeli ve Sinematografik İmge
Authors : Oğuz Çağrı Kara
Pages : 221-240
Doi:10.31122/sinefilozofi.514984
View : 9 | Download : 4
Publication Date : 2019-05-10
Article Type : Research
Abstract :Vilém Flusser, kültür tarihinin ilerleyişini somuttan soyuta doğru bir yabancılaşma süreci olarak kavrayan beş seviyeli bir model önerir: 1) Dört boyutlu bir uzay-zaman sürekliliğinin somut deneyimi, 2) kavranabilir nesneleri içeren üç boyutlu durum, 3) geleneksel imgelerle karakterize iki boyutlu gözlem ve imgelem seviyesi, 4) doğrusal metinlerle karakterize tek boyutlu tarihsel seviye ve 5) teknik imgelerle karakterize boyutsuz hesaplama ve veri-işlem seviyesi. Teknik imgeler ve geleneksel imgeler, somut deneyimden yabancılaşmanın tamamen farklı türleridir. Teknik imgelerin ‘gerçekçiliği’, teknik imge üreticilerinin niyetlerine bağlı olarak yanıltıcıdır. Geleneksel imgeler, dünyanın soyutlamalarıdır; teknik imgeler ise, evreni ve bilinci somutlaştırmaktadır. Flusser’in modelinden yola çıkarsak, sinematografik imge, soyutlamanın tersine işleyen somutlama sürecinin fenomenolojik tamamlayıcısıdır: Soyutlanan dört boyut, yeniden somutlanmıştır. Bu da onu, dil ötesi bir düşünce biçimi olarak en yetkin arabuluculardan biri kılar. Deleuze’ün imge taksonomisi ve Flusser’in medya kuramı birlikte okunduğunda sinematografik imgenin dil ötesi bir düşünce biçimi olarak imkanları daha güçlü bir temelde düşünülebilir hale gelmektedir. Vilém Flusser suggested a five-step model that grasps the process of cultural history as an alienation from the concrete to the abstract: 1) Concrete experience of four-dimensional space-time continuum, 2) three-dimensional situation comprising graspable objects, 3) two-dimensional observation and imagination level characterized by traditional images 4) one-dimensional historical level characterized by linear text and 5) dimensionless calculation and computation level characterized by technical images. Technical images and traditional images arise from completely different kinds of distancing from concrete experience. The ‘realism’ of technical images is misleading depending on the intentions of the producers of technical images. Traditional images are abstractions of world, but technical images makes the universe and consciousness concrete. If we based on Flusser’s model, since the cinematographic image make four dimensions concrete, it is the phenomenological complement of the concretisation process. This makes it one of the most competent medium as a way of thinking, beyond language. When Deleuze's image taxonomy and the media theory of Flusser are read together, the possibilities of cinematographic image as an out-of-language thinking way are becoming more conceivable.Keywords : Vilém Flusser, hareket imge, zaman imge, temsil krizi, soyutlama, Gilles Deleuze, Henri Bergson, sinematografik imge