AKLI İLİM KAVRAMIYLA TANIMLAMANIN KELAMÎ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Authors : Abdulnasır Süt
Pages : 1090-1110
Doi:10.26791/sarkiat.1010486
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 2021-12-30
Article Type : Research
Abstract :İslam düşüncesinde yaygın bir şekilde akıl "cevher, garîze, meleke, temyiz gücü ve aleti” şeklinde birtakım kavramlarla tanımlanmaktadır. Bu makale kelamî literatür ışığında aklın mahiyetine yönelik tanımlara kısaca değinmekle birlikte aklı, ilim kavramını esas alarak tanımlayan kelamcıların tanımlarını konu edinmektedir. Bir kısım kelamcılar aklın insanda verili bir "cevher” veya doğumuyla beraber kendisinde oluşan "ilim/bilgi”, "zarûrî bilgi” veya "bazı zarûrî bilgiler” şeklinde tanımlamışlardır. Bu çalışma onların anılan tanımlarıyla ilgili yapılan birtakım değerlendirmelerinin yanı sıra bunlara ilişkin bazı mülahazaları da içermektedir. İlk dönem kelamcılarda aklın bilgi üzerinden tanımlanması daha görünürken müteahhirûn dönemi kelamında kanımca felsefi ve tasavvufi literatürün etkisiyle gayri maddi bir cevher olduğu görüşü daha baskın bir hale evrilmiştir. İlk dönem kelamcılar akla ontik bir mevcudiyet (cevher, cism-i latif gibi) atfetmedikleri gibi onu insanda verili bir kuvvet olarak da görmemişlerdir. Bilakis onlar aklın arızi ve niteliksel bir konumu haiz olan ilim kavramı üzerinden tanımlamaya çalışmışlardır. Akıl, duyusal ve nazari bilgilerin işlevselliği durumunda söz konusu olabilmekle birlikte bunların tümü değil, bir kısım zorunlu bilgiler üzerinden temellendirmiştir. Kelamcıların akıl teorisini aklın sözlük anlamı bağlamında tanımlamaya çalıştıkları ve epistemolojilerini aklın faaliyeti olan nazar üzerine inşa ettikleri görülmektedir. Duyusal ve nazari bilgilerin elde edilmesinin aklın niteliğinde bir değişim meydana getirmesi, onun bir araz olduğunu göstermektedir. Algı ile akıl arasında zorunlu bir ilişki olduğu gibi akıl ile bilgi arasında da mutlak bir özdeşlikten ziyade karşılıklı bir etkileşim ilişkisi (telazüm) kurulmuştur.Keywords : Kelam, İlim, Akıl, Duyu, Nazar.