SÛFÎ HİKAYELERİNDE (MENKIBELERİNDE) KADIN TASAVVURU
Authors : Hatice Çubukcu
Pages : 193-208
Doi:10.26791/sarkiat.686855
View : 7 | Download : 4
Publication Date : 2020-04-30
Article Type : Research
Abstract :Sûfîlerin halkın eğitiminde kullandıkları sûfî hikayelerinin, toplum üzerindeki etkisi yadsınamaz. Bu hikayelerdeki kadın tasviri sûfîlerin kadın algısını tespitte önemli bir ölçektir. Aynı zamanda sözkonusu hikayeler anlatılageldiği toplumların kadın algısını da şekillendirmektedir. Sûfî menkıbelerinde bahsedilen hanımlar; kimliği tespit edilmiş tarihî şahsiyetler olabileceği gibi isimsiz hikaye kahramanları şeklinde de olabilmektedir. Menkıbelerin geneli düşünüldüğünde hanım sûfiler hakkında olumlu bir dil kullanıldığı görülür. Öyle ki bu hanımlar, tasavvuf tarihinin önde gelen erkek sûfîleriyle diyaloglarında onlara üstün gelecek tarzda ifadeler kullanmış, takvâ ve zühd hususundaki iddialarını ortaya koymuştur. Hatta onların üstünlükleri bizzat erkek sûfîler tarafından dile getirilmiştir. Bununla birlikte nasihat amaçlı hayalî kadın kahramanların zikredildiği hikayelerde kadın, insanın karanlık tarafını temsil eden nefsin sembolü olarak kullanılmıştır. Sembolizmde önemli olan mânâdır ve bu şekil hikayelerden kadının aşağılandığı sonucunu çıkarmak sembol dilinin mantığını kavrayamamaktan kaynaklanır. İslâm tasavvufunda nefs, kişinin eğitilebilen tarafıdır ve Yûsuf ile Züleyhâ hikayesinde olduğu gibi nefsin tekâmülü de kadın kahramanlar vasıtasıyla anlatılmıştır. Leylâ ile Mecnûn hikayesinde kadın, kişiyi İlahî olana ulaştıran bir vasıta olarak işlenmiştir. Zira kadın aynı zamanda mutlak güzelliğin bu âlemdeki yansımasıdır. Ayrıca, "kendini (nefsini) bilen Rabbini bilir" düsturunca kişinin kendini tanımada; kadının erkeğe, erkeğin de kadına aracılık etmesi gerekir.Keywords : menkıbe, sûfî, kadın, nefis, sembol