- PHILIA
- Vol: Suppl. 1
- Nemesis in der bithynischen Metropole Nikaia und ein Prokonsul der Provinz Asia
Nemesis in der bithynischen Metropole Nikaia und ein Prokonsul der Provinz Asia
Authors : Mustafa Adak
Pages : 1-32
View : 6 | Download : 4
Publication Date : 2016-08-31
Article Type : Research
Abstract :Genç Plinius’un valiliği sırasında henüz tamamlanmamış olduğunu bildiğimiz Nikaia tiyatrosunda İznik Müzesi’nin denetiminde yürütülen kazılar sırasında 2012 yılında bir heykel kaidesi bulunmuştur. Kaide üzerinde yer alan yazıttan İ.S. 123 yılının consul ordinarius’u L. Venuleius Montanus Apronianus Octavius Priscus’un Asia prokonsüllüğü yaptığı 138/139 yılında onurlandırıldığı anlaşılmaktadır. Pisa kökenli bu senatörun heykelini, kendisini Nemesiastai olarak tanıtan bir topluluk dikmiştir. Onurlandırma sebebini büyük olasılıkla senatörün bu topluluğa yapmış olduğu yüklü miktarda para bağışı oluşturmaktaydı. Tiyatroda ele geçen en erken epigrafik belge niteliğine sahip bu yazıtın çevirisi şöyledir: «Hayırlı, uğurlu olsun! Tanrıça Nemesis’in müminleri, sırasıyla Salius Collinus, triumvir monetales, sexvir equitum Romanorum, praefectus Romae feriarum Latinarum makamlarına geldikten sonra Divus Traianus Parthicus’un quaestor’u, (ardından) praetor, legatus legionis primae Italicae, augur, konsül ve Asia eyaleti yöneticisi olan vatansever hemşehrimiz ve velinimetimiz, Lucius oğlu, Galeria kütüğüne kayıtlı, Lucius Venuleius Montanus Apronianus Octavius Priscus’u(n heykelini), yaptığı para bağışından diktiler.» Yazar yazıtta kendisini Nemesiatai (Nemesis müminleri) olarak tanıtan topluluğun, batı eyaletlerinden bilinen bazı örnekler doğrultusunda, gladyatör oyunları ve hayvan dövüşlerine tutkuyla bağlı Nikaia vatandaşlarından oluşan bir dernek niteliği taşıdığı sonucuna varmaktadır. Bu topluluğun Nemesis kül-tünü önemsemesi söz konusu tanrıçanın arena oyunlarındaki başat konumundan kaynaklanmaktadır. Nemesis’in Nikaia için taşıdığı önemi belgeleyen başka veriler de mevcuttur. Tiyatronun doğu parodos’unda analemma duvarına açılan iki nişe Smryna tipi iki Nemesis heykelciği dikilmiştir. Nişlerin altına kazınan ve «Uğurlar olsun! Tanrıça Nemesis’leri güneş saati uzmanı Aelianus Asklepiodotos adadı» ibaresini taşıyan kitabe parodos’un bu kısmının bir Nemeseion olarak işlev gördüğünü göstermektedir. Tiyatroların giriş kısımlarının aynı zamanda Nemesis kült alanı olarak da işlev görmesi batı eyaletlerindeki birçok amfitiyatronun yanı sıra Doğu’da Philippi tiyatrosu için de tespit edilmiştir. Nikaia tiyatrosunda Nemesis kültüne yer ayrılması ise Hadrianus ya da Antoninus Pius Dönemi’nde, yani Nemesis müminlerinin Montanus Apronianus’u onurlandırdıkları tarihe yakın bir zamanda ger-çekleşmiş olmalıdır. Antoninus Pius Dönemi’nde darp edilen Nikaia sikkelerinde de Tanrıça Nemesis’in sikke figürü olarak kullanıldığı bilinmektedir. Sonuç olarak arkeolojik, epigrafik ve numismatik veriler ışığında Tanrıça Nemesis’in Antoninler Devri’nde kentte yoğun bir tapınım gördüğü anlaşılmaktadır. Nemesis’in İmparatorluk Dönemi’yle birlikte giderek önem kazanarak geri planda bir konumdan yaygın tapınım gören başat bir konuma yükselmesi diğer doğu eyaletleri için de tespit edilmiştir. Yazar, Nemesis kültünün bu «yükselişini», batıda Roma imparatorlarının desteğiyle arenada «zafer tanrıçası»na dönüşümünün Tanrıça’nın doğudaki adalet ve intikam tanrıçası olarak «geleneksek» kimliğiyle örtüş-mesine bağlamaktadır. Her halükarda gladyatör oyunlarının doğuda da yaygınlaşması Nemesis’e olan ilginin doğu eyaletlerinde de artmasında önemli rol oynamıştır. Yazar Nemesis kült alanlarının tiyatro binalarıyla bağlantısı ve Nikaia’da Nemesis kültünün gelişimi hakkında verdiği bu bilgilerin ardından makalenin ikinci bölümünde Nikaia ve diğer Bithynia kentle-rinde gladyatör oyunlarının yaygınlığını ve tarihsel gelişimini incelemektedir. Doğu’da Augustus Dö-nemi’nde İmparator kültünün yerleşmesi gladyatör oyunları için ideolojik zemini oluşturmuştur. Augustus ve Tiberius dönemleri için Ankara rahip listeleri bu yönde önemli ipuçları vermektedir. Ancak, İ.S. 1. yüzyılda İmparator kültü rahiplerinin gladyatör oyunları tertipleme yükümlülüğü bulunmaması, böylesi kanlı oyunlara zaten alışık olmayan Bithynia soylularının gladyatör oyunlarına karşı başlangıçta çekingen davranmalarına neden olmuştur. Nitekim bu erken evrede Bithynia’da gladyatör oyunlarının sergilendiklerine dair henüz delil olmadığı gibi, belgeler daha ziyade gladyatör oyunlarının İ.S. 2. yüzyılda yaygınlaştığına ve imparator kültü rahiplerinden artık yılda en az bir kere gladyatör oyunu düzenlemelerinin beklendiğine işaret etmektedir. Buna rağmen Bithynia kentlerinde yöneticilik yapan soyluların bu tür oyunları kendi onurlarına kaleme alınan yazıtlarda anmayı tercih etmedikleri görülmektedir. Nikaia’da pahalı gladyatör ve hayvan dövüşleri sergilemekle övünen Flavius Severianus Asklepiodotos bu konuda bir istisna oluşturmaktadır. Askeri seferleri sırasında Caracalla ve Elagabal’in kış aylarını Bithynia’da geçirmelerini fırsat bilen Asklepiodotos, adı geçen imparatorlarla mahiyetlerindeki ordu mensuplarının onuruna bu oyunları düzenlemiş ve bu vakıf imparator kültü rahipliğinden bağımsız gerçekleşmiştir. Asklepiodotos’un her iki imparatora sunduğu bu hizmet karşılıksız kalmamıştır. Zira Elagabal onu Roma rahipliğine atamış ve ona ömür boyu erguvan renkli giysi giyme ayrıcalığı tanımıştır. Yazar makalede ayrıca Bolu’da ele geçip ön kısmı arena dövüşlerinde kullanılan kalkan (scutum) şeklinde betimlenmiş bir gladyatör anıtını da incelemektedir. Yaygın görüşe göre söz konusu anıt, gladyatör oyunlarını tertipleyen rahibin bu oyunların unutulmaması amacıyla yaptırdığı bir tür hypomnema (= hatırat) olarak yorumlanmıştır. Bunu Asia eyaletinin bazı kentlerinden hâlihazırda bilinmekte olan benzer anıtlarla karşılaştıran yazar, birtakım özelliklerini göz önüne alarak söz konusu anıtın imparator rahibi Secundus’un tertiplediği dört günlük arena oyunlarında hayatını kaybeden oniki gladyatör için yaptırdığı bir mezar anıtı olduğu sonucuna varmaktadır. Gladyatör ve hayvan dövüşleri Bithynia kentlerinde de en yaygın dönemlerini İ.S. 2. yüzyılla 3. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Bu oyunların Nikaia ile Nikomedeia’nın «Bithynia’nın önde gelen kenti» unvanı (proteia) için birbirleriyle sürdürdükleri acımasız rekabette de araç olarak kullanıldıkları anlaşıl-maktadır. Nikomedeia hem gladyatör hem de gladyatör oyunları hakemi olarak uluslararası üne sahip P. Aelius’a Hadrianus Dönemi’nde vatandaşlık hakkı tanımıştır. Nikaia ise aynı hakkı Asia ve Bithynia kentlerinde popülerlik kazanan hayvan dövüşçüsü Iustus’a vermiştir. Yazara göre gladyatörlere vatan-daşlık hakkı verilmesi ender bir uygulama olup kentler arasında gerçekleşen acımasız rekabetin bir yan-sıması olarak yorumlanmalıdır. Yazar makalenin üçüncü bölümünde Nemesis müminleri tarafından onurlandırılan Venuleius Apronianus ile Nikaia kenti ve adı geçen topluluk arasındaki ilişkiyi irdelemektedir. Onur yazıtında Venuleius Apronianus’un Nikaia’da «vatansever» ve «hemşehri» olarak tanıtılması yazara, Bithynia Bölgesi’nde herhangi bir resmi görev üstlenmemiş olan Pisa kökenli bu senatörun Nikaia kentine atalarından gelen bir yakınlığı olduğunu düşündürmektedir. Yazara göre Venuleii Apronii soyu ile Nikaia arasındaki bu bağ senatörün dedesi L. Venuleius Montanus’un Nero Dönemi’nde Bithynia valiliği yaptığı sırada kurulmuş ve muhtemelen yine bu görevi sırasında Nikaia kenti onu patronu olarak seçmiştir. Kent ile aile arasında bu şekilde kurulan bağın Nero Dönemi valisinin oğlu ve daha sonra da torunu Venuleius Apronianus’a kadar korunduğu anlaşılmaktadır. Venuleius Apronianus’un Asia valisi iken Nikaia’da faaliyet gösteren Nemesis müminlerine bağışta bulunması yazara bu topluluğun kentte hatırı sayılır bir siyasi güce sahip olduğunu ve prokonsül ile topluluk arasındaki yakın ilişkinin bu topluluğa önderlik eden Nikaia eşraf tabakasının bazı mensupları tarafından kurulmuş olabileceğini düşündürmektedir. Yazar makalenin son bölümünü ise İ.S. 90 civarında Domitianus’un danışmanlarından Lucius Venuleius Montanus Apronianus’un oğlu olarak doğan Venuleius Apronianus’un kariyerine (cursus honorum) ayırmıştır. Bu konuda şimdiye kadar bilgi veren tek belge Lucca’da bulunmuş bir onurlandırma yazıtıydı (CIL XI 1525). Yarıdan fazla kısmı kayıp olan bu yazıt, Nikaia tiyatrosunda bulunan ve yukarıda yayımlanan yeni belgenin yardımıyla artık çok daha doğru bir şekilde tamamlanabilmektedir. Makalenin son kısmında ayrıca senatörün kariyeri aynı isimli oğlunun memuriyetleriyle karşılaştırılmış ve her ikisinin kariyerinin büyük benzerlik gösterdiği ortaya konmuştur.Keywords : Nikaia, Nemesis, Smyrna, Nemesiastai, gladiatör ve hayvan dövüşleri, tiyatro, Venu¬leii Aproniani, kent patronluğu, CIL XI 1525