Esansiyel Hipertansiyonda Psikolojik Etmenler
Authors : Cemil Çelik, Barbaros Özdemir
Pages : 52-65
View : 6 | Download : 4
Publication Date : 2010-03-01
Article Type : Other
Abstract :Esansiyel hipertansiyon üzerinde en çok durulan psikosomatik hastalıklardan biridir. Yaş, cinsiyet, yüksek miktarda tuz ve alkol tüketimi, obezite, yüksek kalorili beslenme, düşük aktivite düzeyi, yorgunluk, kişilik özellikleri, stres gibi duygusal etmenler esansiyel hipertansiyon etiyolojisinde rol oynayan bazı risk faktörleridir. Hipertansiyon, hem etiyolojisinde duygusal nedenlerin rol oynaması hem de seyri sırasında psikiyatrik belirtilerin ve bozuklukların ortaya çıkması nedeni ile ruh sağlığı çalışanları tarafından yıllardır araştırılmaktadır. Yapılan çalışmalarda; aşırı kontrollü ve uyumlu olma, işte sürekli çaba gösterme, agresif dürtüleri bastırma gibi özelliklerin hipertansiyona yatkınlığa neden olduğu gösterilmiştir. Hipertansiyonun baskılanmış duygulara karşı bir tepki, bir uyum ve savunma mekanizması olduğu kabul edilmektedir. Hipertansiyona yatkın kişilerde, duygusal streslere cevap olarak sempatik sinir sisteminin etkilendiği, vasküler vasokonstriksiyon ve diğer otonomik cevapların sonucu olarak hipertansiyon ortaya çıkmaktadır. Strese vasokonstriktör cevabın hipertansif olanlarda, tansiyonu normal olanlara göre çok daha uzun olduğu da gösterilmiştir. Hipertansiyona yatkın olan kişilerde, strese karşı otonomik yanıt özelliği kan basıncının yükselmesi şeklindedir. Esansiyel hipertansiyonluların normal tansiyonu olan çocuklarında da duygusal streslere yanıt olarak kan basıncının yükseldiği gösterilmiştir. Esansiyel hipertansiyonda sempatik uyarı artışının kilit bir etmen olabileceği, baroreseptörlerin yapısal ve işlevsel değişiklikler göstererek yeniden düzenlendiği günümüzde en geçerli olan varsayımdır. Bu varsayıma göre; duygusal stres sonucu vazomotor merkez üzerindeki baskılanma azalır ve uyarı çıkışı artar. Ardından yeniden düzenlenme ile karotis sinüsü, aort kavsi ve vazomotor merkezlerdeki endotel örtüsünde epigenetik değişiklikleri oluşur ve bu değişiklikler sonrası stres sempatik sistemdeki uyarı çıkışını daha da çoğaltır. Sempatik sistemde uyarı çıkışının artması nörohormonal eksitasyona neden olarak sistemik damar direncini artırır. Dolayısıyla direnci artmış damarlardaki endotel hücreleri daha çok vazokonstriktör madde salgılamakta ve ortaya çıkan vazokonstriksiyon sonucu da hipertansiyon gelişmektedir. Bu zamana kadar yapılan çalışmalar, tutarlı biçimde hipertansif kişilerde duygusal faktörlerin ve belirli kişilik özelliklerinin hastalığı hazırlayıcı olduğunu göstermiştir. Bu yazıda esansiyel hipertansiyon ile psikolojik etmenler arasındaki ilişki gözden geçirilmiş, ortak patofizyolojik düzenekler tartışılmıştır.Keywords : Hipertansiyon, Hipertansif Kişilik, Stress, Öfke, Psikosomatik Bozukluklar