Klasik Türk Şiirinde Ölümün Göç Metaforuyla İfadesi
Authors : Ömer Uyan
Pages : 55-67
Doi:10.32579/mecmua.1153641
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 2022-09-30
Article Type : Research
Abstract :Yaklaşık altı asır hüküm süren klasik Türk şiirinde insani olan veya insan hayatına dokunan hemen her konu kendisine yer bulabilmiştir. Ancak bu konular doğrudan değil, klasik şiir poetikası veya tasavvufi sembolizm çerçevesinde şairin muhayyilesinde işlendikten sonra söz meydanına çıkmıştır. Göç olgusu da bu şiirde hem bir konu hem de metafor olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçün toplumsal, siyasi ve tarihî yönleri daha çok destan ve efsane gibi türlerde işlenmiştir. Bazı manzum siyer-i Nebi’lerde ve mesnevilerde hicret hadisesi, anlatıya (tahkiye) dayalı olarak ve nisbeten tarihî verilerle uyumlu bir şekilde ele alınmıştır. Klasik şiirin genelinde, özellikle gazel türünde, ise âşık-maşuk ilişkisi bağlamında ortaya çıkan "göç” kavramı aynı zamanda "ölüm”ün de müşebbehün bih’i (kendisine benzetilen) konumundadır. Bu kavram; beraberinde kervan, kafile, azık (zâd), ceres (kervan zili, çan, çıngırak), göç davulu ve göç borusu (kûs-ı rahîl/rıhlet), eşkıya, deve vs. birçok farklı kelimeyi de şairin zihnine getirerek basit bir teşbihten ziyade metafor olarak kullanılmış ve neticede herkesin bildiği ve kaçınılmaz olan "ölüm” gerçeği daha sanatsal, edebî bir şekilde dile getirilmiştir. Çalışmada göç metaforu bu zengin kullanım ve çağrışım alanıyla birlikte ele alınıp örnekler içerik ve üslup yönünden ayrıntılı şekilde tahlil edilmeye çalışılmıştır.Keywords : Klasik Türk Şiiri, Tasavvufi Şiir, Metafor, Üslup, Belagat, Dil KUllanımı, Ölüm, Göç