Distopyalarda Ahlakın Devlet Düzenindeki Yeri
Authors : Yakup Akyüz
Pages : 219-236
View : 12 | Download : 8
Publication Date : 2022-03-18
Article Type : Research
Abstract :Ütopya yazınına bakıldığında Platon’un Devlet adlı eserinden başlayarak tarihsel süreçte Rönesans ütopyaları (Thomas More-Ütopya, Campanella-Güneş Ülkesi) ve sosyalist ütopyaların önemli bir yer kapsadığını görürüz. Bu ütopyalar eşitlikçi, evliliği yok sayan, mal, mülk edinimini ve en önemli sermaye aracı olan parayı devletten ayrıştıran aslında sosyalist devlet anlayışının temellerini atmışlardır. Bahsettiğimiz ütopyalar mevcut devlet yapısını eleştirerek siyasal yeni bir devlet felsefesi üretmişlerdir. Ancak 20. yüzyılda ütopyaların hiç de özlenen bir devlet tasarımı olmadığını, faşist ve sosyalist devletlerin halk üzerindeki katı otoriterliği ortaya çıkarmıştır. Bu noktada ütopyanın olumsuzlanması bağlamında distopyalar, bahsedilen devlet sistemlerine karşı birer eleştiri olarak yazılmaya başlanmıştır. Zamyatin’in Biz, Orwell’in 1984, Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünyası, Arthur Coestler’in Gün Ortasında Karanlık, Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 adlı eserleri en etkili olanlarından bazılarıdır. Bu eserlerde katı devlet otoritesi, mutlak efendi karşısında kimliksizleşen ve silik hale gelen birey, devlet otoritesinin yok edici gücü karşısında ele alınmıştır. Eserlerde ön plana çıkan kimliksizleşen ve bireyselliği yok sayılan bireylerin varoluş çabalarıdır. Otoriter topluma karşı yabancılaşan ve kimlik bunalımı yaşayan aykırı bireyler ön plandadır. Bu eserlerde bireyin devlet için olduğu düşüncesi; dil, hukuk, ahlak, eğitim her ne varsa bireyi devlet’in bekasını sağlamada araç olarak kullanılmıştır. Ahlak, geleneksel ahlak teorilerinden farklılaşarak devlet için kullanılmış; pragmatist, yer yer bu amaç için hazzı önceleyen bir konumda değerlendirilmiştir. Distopyalarda ahlak, geleneksel ahlak teorilerinden özellikle de dini ahlaktan bir kopuşa işaret etmektedir.Keywords : ütopya, distopya, ahlak, din, devlet, bireyselleşme.