Isaıah Berlin Düşünüşünde Özgürlüğün Sınırı
Authors : Armağan Öztürk
Pages : 157-168
View : 6 | Download : 5
Publication Date : 2017-06-15
Article Type : Research
Abstract :Bu makalede Berlin’in özgürlük kavramlaştırması tartışmaya açılacaktır. Düşünür özgürlüğün negatif ve pozitif yorumlarını birbirinden ayırt eder. Ona göre negatif özgürlük engellenmeden eylemde bulunma ihtimali, pozitif özgürlük ise kişinin kendi iradesi ya da benliği üzerinde kurduğu hakimiyettir. Berlin için özgürlüğün negatif karakteri pozitif olana göre daha önemlidir. Kadim anlayışa karşı modernlerin özgürlük yorumunu da karakterize eden negatif özgürlük otoriteyi engeller ve kişisel seçimi kolaylaştırır. Pozitif özgürlük ise otorite yaratan karakteriyle totaliter akımlar tarafından kullanılmaya daha müsaittir. Berlin kavramsal açıdan yanlış, siyasal açıdan ise tehlikeli gördüğü tekçi anlayışla özgürlüğün pozitif yorumu arasında güçlü bir bağlantı öngörür. Ona göre ne tarihin sabit bir yönü ne de tarihsel açıdan kaçınılmaz yasalar vardır. Ayrıca birden fazla birbiriyle çelişen değer ve doğru söz konusudur. Bu nedenle makul ve medeni bir yaşantı için çoğulculuk gerekir. Berlinci düşünüş içerisinde liberalizm çoğulculuğun en önemli garantisini oluşturur. Çoğulcu yaklaşım hiçbir fikri en baştan gerçek özgürlüğe aykırı diye yadsımaz. Dahası çoğulcu yaklaşım demokratik toplum içerisinde müzakereyi destekler. Açık fikirlilik ve esneklik gibi değerler bakımından çoğulculukla demokrasi arasında olumlu bir etkileşim vardır. Çoğulcu yaklaşımdan uzaklaşıldıkça insanı maliyeti yüksek olan sosyal ve siyasal seçenekler ön plana çıkar. Tek bir yüksek iyiye dayanarak tüm çatışmaları çözme iddiası zorunlu olarak bazı iyi tercihlerini dışarıda bırakır. Adil olmaya çalışmak kişiyi merhametten uzak bir davranış kodunu benimsemeye itebilir mesela. Ayrıca çoğulculuğun alternatifi tek bir büyük iyi adına insanları büyük fedakarlıklara sürükleyen ütopyacı ve kapsayıcı çözümleri beraberinde getirir. Bir kez bu yola girildiğinde varılacak yer kaçınılmaz bir şekilde totalitarizmdir. Bu son hatırlatma bağlamında Berlinci düşünüş sadece totalitarizme yönelik bir itirazı değil aynı zamanda ütopyacılığa karşı aşırı temkinli bir tavrı da içerisinde barındırır. Makalede temel tezleri tartışmaya açılan Berlin düşünüşü için bir dizi eleştiri de dile getirilecektir. Öncelikle Berlin çoğulculuk yanlısı ama görecelik karşıtıdır. Ancak çoğulculukla görecelik arasında çizdiği sınır bir hayli keyfidir. Ahlakilikte evrensel bir asgari boyutun, nesnel bir minumum noktanın veya tüm uluslar bakımından ortak bir ahlaki noktanın olduğunu düşünür Berlin. Neyin yanlış olduğunu asgari ölçülerde bilebilen insanlığın neden tek bir ortak doğruyu bilemediğini rasyonel bir şekilde açıklayamaz. Dahası Berlin çoğulculuğu sadece göreceliğe değil aynı zamanda pragmatizme karşı da savunmasızdır. Çünkü onun dizgesi bakımından evrensel bir reçetenin olmaması rasyonelliği ortadan kaldırmaz. Ayrıca akılcı çözümler için tüm değerleri hizaya sokacak bir üst değere atıfta bulunmak gerekli değildir. Peki, hangi çözümün diğerinden daha rasyonel olduğu veya hangi değerin diğer değere göre daha tercih edilebilir olduğu soruları nasıl yanıtlanır? Berlin doğrunun koşullar tarafından belirlendiği kanaatindedir. Koşullar ve tarihsel durum rasyonel durumu açıklar. Kolaylıkla fark edileceği üzere bu yanıt çoğulculuk, görecelilik ve pragmatizm arasındaki tüm ayrımları keyfi hale getirir. Doğru ve iyi Berlin’in söylediği gibi koşullara bağlıysa doğuyu ve yanlışı birbirinden ayırt eden tüm saptamalar tarihte ve kültürde göreli hale gelir. Bir diğer sorunlu nokta liberalizmle ahlaki çoğulculuk arasındaki gerilimde somut bir içeriğe kavuşur. Locke, Mill, Hayek gibi pek çok liberal düşünür ahlaka ve siyasete tekçi bir şekilde bakar. Liberalizm de tekçi olabildiği için düşünür tarafından dile getirilen ve çoğulculuğun garantisini liberalizmde bulan okumaya belli bir ihtiyat payı ile bakmak gerekir. Ayrıca tekçi pozisyonla totalitarizm arasında kurulan neden-sonuç ilişkisi de yeniden kurgulanmalıdır. Çünkü sonuçta hemen tüm ortak iyi/ortak yarar anlayışları ahlaki anlamda tekçi varsayımlara sahiptir. Berlin’in yaptığı üzere tekçi yaklaşımın reddi ortak iyi düşüncesinin reddi anlamına geliyorsa bu pozisyon eleştirilebilir.Keywords : Isaiah Berlin, Özgürlük, Çoğulculuk, Totalitarizm