İran’ın Nükleer Bir Güç Olmasının Ortadoğu’daki Olası Sonuçları
Authors : Oğuzhan ACAR
Pages : 74-111
View : 6 | Download : 2
Publication Date : 9999-12-31
Article Type : Makaleler
Abstract :Neorealizm veya yapısal realizm olarak da bilinen Uluslararası İlişkiler teorisini geliştiren ünlü siyaset bilimci Kenneth N. Waltz’a göre, güvenlik endişesiyle gücünü artıran bir devlete karşı kendisini güvende hissetmeyen diğer devletler de kendi göreli gücünü artırma yoluna gider. Uluslararası anarşik sistemde devletlere güvenliğini garanti edecek bir üst erk bulunmamaktadır. Tarafların karşılıklı güç artırımı girişimlerinin doğurduğu kısır döngü, nükleer silahlanma halinde ister istemez kendi dengelemesini ortaya çıkaracak, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi nükleer silahlar, bu silahların sahibi olan devletleri, onları kullanmama noktasına getirecektir. 2012 yılında kaleme aldığı "Why Iran Should Get The Bomb - Nuclear Balancing Would Mean Stability” [İran Neden Bombayı Edinmeli - Nükleer Dengeleme İstikrar Demektir] başlıklı makalesinde Waltz, nükleer silahların bu caydırıcı etkisinin, tıpkı ABD ile SSCB arasında ve Pakistan ve Hindistan arasındaki nükleer gerilimde olduğu gibi, Ortadoğu’da henüz tek nükleer güç olan İsrail ile nükleer programından endişe edilen İran arasındaki gerginliği sona erdirerek bölgeye istikrar getirmesi için İran’ın da nükleer silah edinmesi gerektiği görüşünü savunmuştur. Bu çalışmada, bölgede tek nükleer güç olan İsrail ile İran arasında bir nükleer savaş çıkar mı, İran’la mezhep gerilimi yaşayan S. Arabistan’ın nükleer bir İran’a tepkisi ne olur, İran’ın nükleer bir güç olmasının bölgedeki diğer ülkeleri de nükleer silah edinme konusunda teşvik edecek mi sorularına cevap aranacaktır.Keywords : İran, İsrail, Suudi Arabistan, Nükleer Denge, Nükleer Güç