- Balıkesir İlahiyat Dergisi
- Issue: 16
- Vâhidî'nin Sülemî'ye Ait Hakâikü't-Tefsîr’le İlgili Tekfir İçeren Meşhur Sözü Üzerine Bir Değerlendi...
Vâhidî'nin Sülemî'ye Ait Hakâikü't-Tefsîr’le İlgili Tekfir İçeren Meşhur Sözü Üzerine Bir Değerlendirme
Authors : Yunus Emre Gördük
Pages : 329-355
View : 9 | Download : 3
Publication Date : 2022-12-30
Article Type : Research
Abstract :Bu makale Ebu’l-Hasan el-Vâhidî’nin (ö. 468/1076) Ebû Abdurrahman es-Sülemî (ö. 412/1021) hakkında "Eğer o (Sülemî) bunların tefsir olduğuna inanıyorsa küfre girmiştir.” şeklindeki sözü üzerine bir tahlili içermektedir. Vâhidî’nin bu cümleyi onun Hakâiku’t-Tefsîr adlı eserinde yer alan tasavvufî-işârî yorumlar üzerine söylediği İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin (ö. 643/1245) Fetâvâ’sında aktarılmaktadır. Sözün bizâtihi Vâhidî tarafından yazılı olarak kaydedildiğine dâir bilgi olmadığı gibi İbnü’s-Salâh’ın Fetâvâ’sı da kendisi tarafından değil talebelerince kaleme alınmıştır. Sonraları özellikle ulûmü’l-Kur’ân eserleri başta olmak üzere birçok kitapta aktarılan bu ifade işârî-sûfî tefsir aleyhinde şöhret kazanmış, özellikle tasavvuf karşıtlarınca kullanılmış hatta kimilerince Vâhidî’nin Sülemî’yi net bir şekilde tekfir ettiği söylenmiştir. Bu çalışma kapsamında varılan sonuca göreyse Sülemî’nin yahut işârî tefsir erbâbı olan diğer sûfîlerin Vâhidî tarafından bu sözlerle tekfir edilmesi imkân haricidir. Zira Vâhidî, Ebû İshak es-Saʻlebî’nin (ö. 427/1035); Saʻlebî ise Sülemî’nin öğrencisidir. Ayrıca üçü de Nişabur bölgesinin Şâfiî ulemasındandır. Bu durumda hem ilmî silsile bakımından hem de bizzat sûfî olmasa bile tasavvuf kültürü açısından Sülemî’yle irtibatlı olan Vâhidî’nin, kendi üstadının üstadı olan zâtı bu şekilde itham etmesi akla ve vakıaya uygun görünmemektedir. Dolayısıyla onun ilgili tespiti daha ziyade tefsir-te’vîl ayrımı perspektifiyle ve muhali farz etmek suretiyle yapılmış izlenimi vermektedir. Söz konusu tefrike göre "tefsir” âyetin zâhir lafzından maksud olan ilâhî muradı ortaya koymaktır. Sûfîlerin sübjektif izahları ise bu minvâlde değildir. O zaman Vâhidî’ye göre Sülemî farzımuhal bunun aksini iddia etmiş olsaydı o zaman sübjektif izahları ilâhî murada eşitlemiş ve küfre girmiş olabilirdi. Yani bu sözle yapılan asıl vurgu tefsirin mahiyetinedir. Ne ki Sülemî’nin diğer birçok âlim gibi tefsir ve te’vîli bu şekilde birbirinden ayırmadığı anlaşılmaktadır.Keywords : Tefsir, Te’vîl, Vâhidî, Sülemî, Hakâiku’t-Tefsîr, İbnü’s-Salâh.