أصحابُ النُّسَخ الحديثيّة في صحيح البخاري مِن الرُّواة المتكلَّم فيهم
Authors : M. Kamel Karabelli
Pages : 38-72
Doi:10.5281/zenodo.4425352
View : 19 | Download : 12
Publication Date : 2020-12-31
Article Type : Research
Abstract :Buhârî, Sahih’inde, zabt açısından zayıf bazı ravilerden gelen rivayetleri nakletmiştir. Bunlar yaklaşık seksen kişidir. Ancak zayıflıkları hadisleri terk edilecek bir seviyede de değildir. Bu araştırma da bu konuyu ele almaktadır. Buhârî, kitabına verdiği ve sadece sahih hadisleri seçtiğini belirttiği "el-Câmiʿu’l-müsnedü’ṣ-ṣaḥîḥu’l-muḫtasar min umûri Rasûlillâh ṣallallāhu ʿaleyhi ve sellem ve sünenihî ve eyyâmih” ismi haricinde diğer hadis seçme kriterlerinden bahsetmemiştir. Kitabında bize şartlarını ayrıntılı olarak açıklamamış olsa bile hadis ehlinin üzerinde uzlaşma sağladığı asıl şartlar kabul ettiği ve sahihler dışında bir hadise yer vermediği bu isimden anlaşılmaktadır. Bu zayıf ravilerin biyografileri dikkatlice okunduğunda onların; hadisleri yazan ve kendilerine ait hadis nüshaları bulunan kişiler arasında oldukları görülebilir. İşte bu muhaddis ve raviler kendi hadis nüshaları ve kayıtlarına büyük özen göstermişler, onların tahrif edilmesini engellemişlerdir. Yağmur veya nem gibi doğal etkenlerle kaybolup zarar görmemesi için güvenli yerlerde saklamışlardır. Hadis âlimleri ve eleştirmenler ravileri; hafızalarının kuvvetini ve zabt sahibi olup olmadıklarını öğrenmek için test ediyorlardı. Eğer hafızalarının kuvvetli olmadığını anlarlarsa, kitaplarını ve hadis kayıtlarını gözden geçirerek inceliyorlardı. Bunlarda herhangi bir tahrif, ekleme veya değişiklik yoksa sahibinin zabt sahibi olduğunu kabul edip ezberine değil bu kayıtlara itimat ediyor ve sahih kabul ediyorlardı. Hadis nüshalarının hadis âlimleri katında bu açıdan ilmi bir değere sahip olduğu ve Buhârî’nin kitabında rivayette bulunduğu pek çok zayıf ravinin de hadis nüshası sahibi olduğu göz önüne alındığında; bu durumun onların rivayetleri arasından hangisinin sahih olup hangisinin olmadığını bilmeye yarayan bir karine olduğunu kabul edebiliriz. Böylece bazı âlimlerin bahsi geçen raviler hakkındaki "Filancanın kitabı sahih ama hafızası yetersizdir.” veya "Filancanın hadisi eğer kitabından rivayette bulunuyorsa sahihtir, sabittir.” gibi ifadeleri de açıklığa kavuşmuş olmaktadır. Bu durumda Buhârî’nin kitabında bu tarz zayıf ravilerden yaptığı rivayetlerin; bu şahısların sahibi olduğu nüshaları çok iyi bildiğinden ve naklettikleri bu rivayetlerin sahihler arasında olmasından ötürü olduğunu söylemek uzak bir ihtimal değildir. Tabi doğal olarak Buhârî bu ravilerin nüshalarında yer alan tüm rivayetlerden bahsetmemiştir. Çünkü daha önce de belirttiği gibi, eserinde tüm sahihleri toplamayı amaç edinmemiştir. Bahsi geçen bu çıkarım Buhârî’nin zayıf ravilerin rivayetlerini sahih kabul ettiği yerlere dair gayet uygun bir açıklama ve sebeptir. Böylece onun zayıf ravilerin naklettiği sahih rivayetleri ihmal etmemiş olması ilmi anlayışını, ileri görüşlülüğünü ve geniş bilgisini göstermektedir. Ele aldığımız bu yorumun; hadis âlimlerinin pek çoğu tarafından benimsenen ve Buhârî’nin zayıf ravilerden yaptığı rivayetlerin mutabaat ve şahid konumunda olduğunu ifade eden yorumdan daha kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz. Buhârî’nin içinde bulunduğu asırda önde gelen diğer pek çok hadis âliminin de zayıf saydıkları ravilerin bazı rivayetlerini sahih kabul etmeleri de bu görüşü desteklemektedir. Bu durumda en iyi yorum az önce bahsettiğimiz şekilde; onların bu ravilerin hadisleri arasında hangilerinin sahih olduğunu sahadaki uzmanlıkları sayesinde elde ettikleri karinelerle bildiklerini kabul etmektir. Bu karinelerin en önde geleni de bahsi geçen ravilerin sahibi oldukları nüshalardan haberdar olmalarıdır. Tirmizî’nin naklettiğine göre, Buhârî bazı raviler hakkında: "Falancanın hangi hadisi sahih hangisi zayıf bilinmez. Ondan hadis rivayet etmeyiz, rivayette bulunmayız.” ve "Hadisinin sahih olanıyla zayıf olanını ayırt edemediğimiz raviden rivayette bulunmaz, hadis yazmayız.” dediğini nakletmektedir. Buhârî’nin bu ve benzeri sözlerinde; sahip olduğu karinelere dayalı seçip ayıklama yönteminin açık işaretleri vardır. Hadis münekkitlerinin zayıf ravinin ezberinde olanlarla yazdıklarını ayırt ettiklerini, hıfzını zayıf kabul ettikleri halde yazdıklarını, zabt ve itkân şartlarına sahip olması halinde sahih sayıldığını gösteren ifadelerine dayanarak bu karinler arasında en önde gelenin, ravinin hadis nüshası sahibi olması olduğunu söyleyebiliriz. Burada şunu da belirtmeliyiz ki; Buhârî nüshalardaki hadislerin tespitini ya bizzat kendisi ulaşarak ya da bu nüshalara ulaşmış geçmiş dönem âlimlerine dayanarak yapmıştır. O dönemlerdeki ravi ve muhaddislerin hadisleri yazmaya, yazılı nüshaları istinsah etmeye ve ellerindeki nüshaları çokça yapmakla meşhur oldukları rıhlelerle uzak bölgelere taşımaya olan gayretleri düşünüldüğünde; hem kendisi hem de önceki dönem âlimleri için bu nüshalara ulaşmanın ne derece kolay olduğu anlaşılabilir.Keywords : RAVİLER, ZAYIFLAR, TAHRİÇ, BUHARİ, HADİS NÜSHALARI