Zıhâra Dair Bir Değerlendirme
Authors : Şükrü ŞİRİN
Pages : 461-481
Doi:10.33931/abuifd.883640
View : 7 | Download : 3
Publication Date : 2021-05-30
Article Type : Research
Abstract :İslâm dininin temel kaynakları olan Kur’ân ve sünnet nasları, toplumun temelini teşkil eden aileye ilişkin pek çok hukuki hükme yer vermiştir. Bu düzenlemeler eşlerin hak ve vazifelerini adalet ve hakkaniyet temeline dayandırmaktadır. Kur’ân’ın ailede haksızlığa yol açan Câhiliye uygulamalarına yönelik yaptığı düzenlemelerden birisi de zıhârı yererek buna yönelik cezaî tedbirler getirmesidir. Zıhâr, kocanın karısına belirli sözleri söyleyerek gerçekleştirdiği ve hukuki sonuçları olan bir tasarruftur. İslâm hukukçuları hukuki sonuç doğuran sözleri sarih ve kinaye şeklinde ikili bir taksime tabi tutmuşlardır. Bir lafzın delaleti konusunda dinin belirlediği özel bir anlam yoksa örfü esas almışlardır. Zıhârın keyfiyetine dair naslarda belirleyici bir ifade olmadığı için bu konuda da örf esas alınmalıdır. Ancak örfteki bu anlamın, başka kelimelerle ifade edilip edilemeyeceği konusu tartışmalı olup genel kabul bu konuda kinâye lafızlara itibar edilmesi yönündedir. Bu makalede söz konusu yaklaşımın isabetli olmadığı düşüncesinden hareket edilerek zıhârda kullanılan zahr kelimesinin mecâzî anlamda kullanıldığı ve bunun yerine kullanılacak Arapça veya Türkçe bir başka kelimenin aynı manayı ifade etmeyeceği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Câhiliye dönemindeki anlam ve fonksiyonunu yitiren zıhâr için kullanılan lafızların genişletilmesi, maslahat ve maksada uygun bir durum olmayacaktır. Bu nedenle zıhârdaki lafzî formun korunması ve başka ifadelerin aynı manaya gelemeyeceği kanaati daha isabetli bir bakış olarak belirmektedir.Keywords : kefaret, İslâm Hukuku, Zıhâr, Zahr, Talâk, Kefaret