Türkiye’de Erken Cumhuriyet Döneminde Kadın Emeği
Authors : Ahmet Makal
Pages : 13-40
View : 7 | Download : 4
Publication Date : 2010-01-01
Article Type : Research
Abstract :Dünyadaki emek tarihi çalışmalarında kadın emeğine ve özellikle ücretli kadın emeğine duyulan ilgi marjinal boyutlardadır. Emek tarihi de başka tarihlerde olduğu gibi, daha çok erkek emekçilerin tarihidir. Son dönemlerde kadın hareketinin gelişmesi ile kadın emeğine yönelik ilgide bir canlanma olmuşsa da, kadın emeğinin tarihine duyulan ilgi hâlâ çok yetersizdir. Türkiye’de ise bu ilginin yok denecek düzeyde olduğu söylenebilir. Türkiye’de kadın emeğinin tarihini sadece bazı boyutlarıyla konu alan bu çalışmamız, süregelmekte olan daha geniş kapsamlı bir çalışmamızdan kesitler sunmaktadır ve kadın emeğinin tarihine ilişkin boşluğu şimdilik ve kısmen gidermeyi amaçlamaktadır. Metodolojik açıdan, Cumhuriyet döneminin ancak Osmanlı İmparatorluğu ile süreklilik ve geçişlilikleri çerçevesinde anlamlandırılabileceğini düşündüğümüzden, makalemizde kadın emeği konusunda İnmparatorlukta yaşanan öncül gelişmelere de yer veriyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nda kadının geleneksel faaliyet alanları tarım kesimi ve evde çalışma iken, 19. yüzyıl sonlarından itibaren kadın önce atölyelerde, sonra da fabrika niteliğindeki kuruluşlarda ücretli çalışma yaşamının içine çekiliyor. Bu oluşum üzerinde, savaşlar nedeniyle azalan erkek işgücünün ikame edilmesi gerekirliği belirleyici oluyor. Ev içinde geleneksel olarak halı ve dokumacılık alanında çalışan kadının ev dışına açılması da aynı faaliyetlerde gerçekleşiyor, bunu tedricen diğer faaliyet alanları izliyor. Yapılan çalışmalar, Osmanlı İmparatorluğu’nda kadının, zannedilenin aksine sanayide ücretli olarak geniş bir biçimde yer aldığını ve aynı zamanda uzun çalışma süreleri ile düşük ücretlere konu edildiğini ortaya koyuyor. Cumhuriyet döneminde de ana çizgileriyle İmparatorluğun son dönemlerindeki yapının varlığını sürdürdüğü görülüyor. Rakamlar, erken cumhuriyet döneminde sanayide kadın işçilerin oranının yaklaşık %25’ler dolayında olduğunu ortaya koyuyor. Gene ağırlıklı olarak dokumacılık ile gıda sanayiinde çalışmaya devam eden kadınlar, esas olarak, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere sanayinin geliştiği birkaç büyük kentte toplanmış görünüyor. Türkiye’de özellikle 1930’lu yıllarda devletçi iktisat politikalarının izlendiği dönemde geliştirilen İktisadi Devlet Teşekkülleri ise kadın işçiliğinin artmasına katkıda bulunuyor. Diğer taraftan, bu kuruluşlar, işçilerine sağladığı daha geniş sosyal olanaklar ve eğitim ile kadın işçilerin niteliğini geliştirici etkiler de yapıyor. Erken cumhuriyet döneminde kadınların çalışma koşullarına bakıldığında ise, cinsiyete dayalı ücret farklılıklarının kadınlar aleyhine devam etmekte olduğunu, tüm işçiler gibi kadınların da uzun çalışma sürelerine ve kötü iş sağlığı ve iş güvenliği koşullarına maruz bırakıldıklarını gösteriyor. Çocuk sahibi kadın işçilerin yararlanabileceği kreş ve yuva olanakları da dönem içerisinde yok denecek düzeydedir. Başta 1936 tarihli İş Kanunu olmak üzere, mevzuatta kadın işçileri koruyucu bazı sosyal politika önlemlerine yer verilmiştir. Ancak, hem yeterli denetimlerin yapılamaması, hem de İkinci Dünya Savaşı koşullarında 1940’ta çıkarılan Milli Korunma Kanunu’nun bu sosyal hükümlerin büyük bölümünü askıya almış olması nedeniyle, bu önlemler etkili olamamaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’de erken cumhuriyet dönemi, özellikle de savaş yılları kadın işçiler açısından sıkıntılı, zor bir dönem olarak tezahür etmektedirKeywords : Kadın emeği, kadın işçiler, cinsiyete dayalı ücret farklılıkları, evde çalışma, Milli Korunma Kanunu