NAPOLÉON BONAPARTE VE İSTANBUL
Authors : Işık Ertekin
Pages : 256-271
Doi:10.33692/avrasyad.1380359
View : 216 | Download : 288
Publication Date : 2024-03-15
Article Type : Research
Abstract :Napoléon Bonaparte, birinci konsüllüğü (1799-1804) ve imparatorluğu (1804-1814) dönemlerinde I. Fransız İmparatorluğu’nun genişlemesi ve nüfuz alanını arttırmasını amaçlamış ve bu hedef doğrultusunda tarih boyunca stratejik öneme sahip olan İstanbul’u birkaç kez hedefi haline getirmiştir. İstanbul’un konumunun sunduğu ayrıcalık, Osmanlı Devleti’nin iç karışıklıklar ve isyanlarla çalkalandığı bir dönemde Napoléon Bonaparte’a Akdeniz’deki etkisini arttırma ve Doğu’ya açılma fırsatı sunmaktaydı. Fakat aynı zamanda Napoléon’un hayalini kurduğu büyük Fransa İmparatorluğu’nun doğu sınırını teşkil etmesi ve Rusya’nın genişlemeci politikasına bir set oluşturması açısından önemli görülmekteydi. 1797 Campo-Formio Antlaşması ile Birinci Koalisyon Savaşları’nın nihayete ermesi akabinde Fransız Devrimi sonrasında ülkeyi idare eden Direktuvar Hükümeti’nin Mısır’ı hedef haline getirmesiyle başlayan bu süreç kısa sürmüşse de Napoléon’a gelecekteki hedefleri konusunda bir fikir vermişti. Napoléon Bonaparte, Mısır’da birbiri ardına kazandığı askerî zaferlerle Suriye üzerinden İstanbul’a yürüme cesareti bulmuş, akabinde İstanbul’u zapt etme projeleri Paris’te birbiri ardına gündeme gelmişti. Dolayısıyla Mısır’da kurulan yeni Fransız yerleşkesinin, burayı hem Fransa için doğudaki stratejik bir üs, hem de İstanbul’a açılan bir kapı haline getirmesi planlanmıştı. Mısır seferinden sonra başlayan Türk-Fransız savaşını sonlandıran 1802 Paris Antlaşması ise, Napoléon Bonaparte’ın Osmanlı Devleti ile bozulan ilişkilerini düzeltmesi ve İstanbul’un sunduğu avantajlardan siyaset ve diplomasi yoluyla istifade etmesinin önünü açmıştır. Napoléon bu dönemde Mısır’ın işgali ile Babıali’de artan İngiliz-Rus tesirini bertaraf etmek için bir dizi diplomatik hamlede bulunmuş, lakin III. Selim’in tahttan indirilmesi ile İstanbul’daki İngiliz ve Rus hizbine karşı bir sonuç elde edemeyeceğini anlamıştı. Napoléon, bu noktadan sonra bambaşka bir doğu politikası benimseme yoluna tevessül etmişti. Bu yeni dış siyaset vizyonu, Rusya ile Osmanlı Devleti’ni bölüp, paylaşmak üzerine kurulu ittifakların doğumuna sebep olmuştu. Napoléon Bonaparte, dünyanın başkenti olarak gördüğü İstanbul’u, imparatorluğunun en değerli kazanımlarından birisi olarak topraklarına katmayı amaçlamışsa da, Rusya’nın da aynı şeyi hedeflemesiyle bu büyük projesi sürüncemede kalmıştı. Bu çalışmada, Napoléon Bonaparte’ın konsüllükten imparatorluğa uzanan süreçte İstanbul merkezli doğu politikasını pratiğe dökmek adına attığı adımlar ve amacına giden yolda kullandığı araçlar ele alınacaktır.Keywords : Napoléon Bonaparte, İstanbul, Fransa’nın Mısır ve Suriye Seferi, Direktuvar, Napoléon’un Doğu Politikası, Tilsit Antlaşması, I. Aleksandr.