- Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi
- Vol: 11 Issue: 35
- "Kral Oidipus": Mit ve Tragedya İlişkisi Düzleminde Bir İnceleme
"Kral Oidipus": Mit ve Tragedya İlişkisi Düzleminde Bir İnceleme
Authors : Azem Sevindik
Pages : 608-636
Doi:10.33692/avrasyad.1247192
View : 144 | Download : 199
Publication Date : 2023-06-20
Article Type : Research Article
Abstract :Antik Yunan’da sözlü epik destanların bir ardılı olarak MÖ beşinci yüzyılda ortaya çıkan tragedyalar, yazılı kültür ortamının, şehirleşmenin, yerleşik yaşamın, demokratikleşmenin edebi mahsulleridirler. Aristoteles’in Poetika’sında belirttiği üzere, epik destanların ardından iki tür ozan ortaya çıkmıştır: güzel eylemlerden, güzel insanların eylemlerinden bahseden ‘ağırbaşlı ozanlar’ (yani Aiskhylos, Sophokles, Euripides gibi tragedya ozanları) ve bayağı/sıradan insanların meselelerini dillendiren, yergiler söyleyen ‘bayağı ozanlar’ (Aristophanes gibi komedya ozanları). Platon’un Devlet eserinde bu edebi türlerin tamamına çeşitli sebepleri öne sürerek karşı çıktığı görülür. Bununla birlikte Platon’un felsefik eserleriyle ozanlar arasında bir benzerlik vardır ki bu da şiirsel bir üslupla inşa edilmeleridir. Platon, Homeros’u tüm mitik Yunan tanrılarının mucidi olarak görür: İlyada ve Odysseia’da -ki bunları Homer’in yazıp yazmadığı, hatta yaşayıp yaşamadığı dahi şüphelidir; Homer döneminde (MÖ 8-9. yüzyıl) yazı yoktur, yazı Yunanistan’da MÖ yedinci yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır- uzmanlık gerektiren hemen her meseleyi rahatlıkla onların uzmanıymışçasına anlatan Homeros’u eleştirir. Bu türden ozanlar Platon’a göre ne hekim, ne kahin, ne zanaatkar, ne tapınak rahibidir. Belki en fazla bunlardan birisi olabilir. İşte tragedyalarda da, tıpkı Homeros’un İlyada ve Odysseia’sında da sıkça karşılaşıldığı üzere, fazlaca mitik tanrı ve tanrıçalara, unsurlara, inanışlara ve hikâyelere göndermelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu dramatik temsillerden birkaç yüzyıl önce yazıya geçirildiği bilinen, yani sözlü kültür anlatı/söylencelerinden yazıya aktarılmış kanonik metin hüviyeti taşıyan, böylece birer halk edebiyatı yaratmaları da olduğu anlaşılan Homeros’un İlyada ve Odysseia’sıyla tragedyalar arasında tip ve konular açısından çeşitli benzerlikler olması oldukça dikkat çekicidir. Bazı metinlerde birtakım ödünçlemelerin olduğu açıkça fark edilir; bu bazen destanın alt metninde konu veya metinsel izlek yönüyle, bazense bizzat Homeros’un kahramanlarının birebir alıntılanıp yeniden işlenmesi suretiyle gerçekleşir. Oidipus’un adının da İlyada’nın herhangi bir yerinde zikredildiği; ancak bu epik destan metninde Oidipus’un kendisinin, ailesinin ve çocuklarının başına gelen trajik hikâyelerden bahsedilmediği görülür. Burada şöyle bir hakikatle karşılaşılır ki o da -tıpkı Homeros’un epik destanlarında olduğu gibi- tragedyaların sözlü kültür mitik aktarımlardan bağımsız ve özgün olarak değil, çok eski mitolojik inanç, kabul ve anlatılara dayanması ya da en azından mitlerden ödünçleme yaparak oluşturulduğudur. Araştırmada Yunan mitlerinin kaynaklarına ve özelliklerine değinilecek, mit ve tragedya ilişkisi üzerinde durulacak, bu ilişkiyi açıklayabilmek için Aiskhylos ve Euripides gibi diğer bazı önemli tragedya yazarlarının eserlerinden örneklememelerde bulunulacak, Sophokles’in Kral Oidipus-Oidipus Kolonos’ta-Antigone tragedya üçlemesinden ilki olan "Kral Oidipus” metni üzerine çözümlemeler gerçekleştirilecek; daha özelinde bu tragedyaya kaynaklık eden veya tragedya içerisinde atıf yapılan, hatırlatılan, işaret edilen mitik unsurlar ve semboller irdelenecektir. Sonuçta tragedya metinlerinde sıkça başvurulan mitik tortuların özellikle halkı ve süperegoyu temsil eden korobaşı ve koro tarafından hatırlatıldığı; Sophokles’in tragedyalarının sözlü kültür yaratmalarının tortularının bir devamı olarak inşa edilen temsiller olduğu anlaşılacaktır.Keywords : mit, tragedya, tanrısallık, yazgı, Sophokles