- Anadolu
- Issue: 36
- ANADOLU-LYKİA UYGARLIĞI Lykia’nın "Hellenleşmesi" Görüşüne Eleştirel Bir Yaklaşım...
ANADOLU-LYKİA UYGARLIĞI Lykia’nın "Hellenleşmesi" Görüşüne Eleştirel Bir Yaklaşım
Authors : Fahri Işik
Pages : 65-125
Doi:10.1501/andl_0000000374
View : 6 | Download : 6
Publication Date : 2010-05-01
Article Type : Research
Abstract :--Özet: Lykia Uygarlıøı’nın "Hellenliøi”, 19. yüzyıldan günümüze eskiçaø biliminin, bu baølamda arkeolojinin de hep gündeminde olmuûtur. Bu yabancı "kimlik” önce sanatın ve sanatçının "Hellenliøine” baølanmıû; Hellenistik Dönem’le birlikte yazının da "Hellence” oluûuyla süreç "tamam” sayılmıûtır. Bu yapılırken ne Lykia’nın sanat ve sanatçılarının Anadolu-ùon okulu kökeni ve ne de yazısının Anadolu-Milet kökeni fark etmiûtir; hatta yazının Makedon soylu ùskender süreciyle bu topraklarda yaygınlaûtıøı da göz ardı edilmiûtir. Arkaik ùonia’da kültür ve sanat Anadolu özlü olmasına karûın, yazı ve dil "Hellence” diye kimlik "Hellen” olmuûtur; fakat Arkaik ve Klasik Lykia’da yazı ve dilin yerli olmasına karûın, bu kez de sanat "Hellen” diye aynı kimlik yakıûtırılmıûtır. Kimliøi yazı mı belirler, yoksa sanat mı ? sorusu ise hiç önemsenmemiûtir. "Yazı Hellence, dil de öyle” sayılırken ve soylu sınıf üzerinden varılan buna iliûkin "deøiûimi” tüm Lykia toplumuna genelleûtirirken de bu çeliûkiler sorgulanmamıûtır; örneøin Luvice ve Phrygce’nin yüzlerce yıl "yazısız” konuûulabildiøi anımsanmamıûtır. Ve tüm bu sözde "kanıtlar” Lykia uygarlıøını tartıûmasızca "Hellen” yapmaya yeterken, "düûünce”nin gündemde hiç olmayıûı, sanat yapıtlarında okunmayıûı ise düûündürmemiûtir. Çünkü düûünce, "kimlik”te asıl belirleyici olandır; sanatı içeriøinde biçimlendirendir. Makalenin içeriøinde görülecektir ki Lykia’da konuların seçiminde, tarihsel içeriøinde, doøal ve gerçekçi betiminde "Hellas” yoktur, Anadolu vardır; "Hellenizm” yoktur, Doøululuk vardır. Lykia soylusu bile "Hellenleûmiû” olamaz, çünkü onun mezarı kent içindedir, agora’dadır, halkın yaûamından kopmaz; çünkü o ölünce tanrılaûır, "heros”laûmaz. ùnancı Anadolu kökenlidir; bu nedenle yerel kültlerin Hıristiyanlıøın baûlangıcında bile öne çıkması ûaûırtıcı deøildir. Lykialı genelde doøada tapınır, sunakları kayadır. Tapınakları da mezarları da Anadolu geleneøinde biçimlendirilmiûtir. Yazıtlı Dikme Mezar’da belgelendiøi gibi, tanrı ve tanrıçaların yazıtlarda okunan Hellence adları, yazının Hellence oluûunun, çevirinin, bir gereøi olmalıdır. Kralın adı Perikle olsa da, o, Perikles’in aksine tanrılaûmıûtır; portresi Hellen sanatına özgü ideal güzellikten nasibini almamıû, Doøu gerçekçiliøiyle ve "Hellen olmayan” anlamında "barbar” biçemde betimlenmiûtir. Yani Atinalı’nın adını almıûtır, düûüncesini almamıûtır. Sonuçta eskiçaø bilimi, kültürler arası hep varolan ve "etki” olarak tanımlanan sanatsal biçim ve biçeme yönelik iliûkileri, söz konusu Hellenler olduøunda "akkulturasyon”a dönüûtürmede ödünsüz olmuûtur. Bilimde dogma yoktur, "ödünsüz” olunmaz; aklın izinde sorgulama vardır. Yirmi yıl boyu Lykia’da yaptıøımız budur ve "Patara Okulu” olarak vardıøımız, yazdıøımız "Anadolu” özlü sonuç, komûu Ksanthos’ta gün yüzüne çıkan Geç Hitit etkili orthostat kabartmalar ıûıøında varılan ve araûtırmacılarının da ûimdilerde - sanki bunlar bizler tarafından önceden "hiç yazılmamıû” gibi- yazdıkları sonuçtur.Keywords : Anadolu, hellenleşme, lykia