- Journal of Analytic Divinity
- Vol: 2 Issue: 3
- MEHMED FEVZİ EFENDİ’NİN (ö.1900) İNSAN TANIMI VE TASNİFİ ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALAR
MEHMED FEVZİ EFENDİ’NİN (ö.1900) İNSAN TANIMI VE TASNİFİ ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALAR
Authors : Ömer Yilmaz
Pages : 6-22
Doi:10.46595/jad.492976
View : 10 | Download : 2
Publication Date : 2018-12-15
Article Type : Research
Abstract :"Edirne Müftüsü” olarak tanınan son dönem Osmanlı âlim, edip, sûfî, müderris, hukuk adamı Mehmed Fevzî Efendi (1826-1900) XIX. Asırda yaşamış, Osmanlı coğrafyasının çok farklı bölgelerinde değişik görevler icra etmiş, kendisini dinî ilimler ve hukuk alanında iyi yetiştirmiş bir mütefekkirdir. Yetmiş beş yıllık hayatına yetmiş beş eser sığdırmış, çeşitli konularda fikir beyan etmiş Mehmed Fevzî Efendi’nin günümüzde de güncelliğini koruyan insan tasnifi alışılmışın dışındadır. Biz bu makalemizde onun İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar Bölümü 4187 numarada kayıtlı "Hadâik-i Hamidiyye Nâm Ahlak Risalesi” adlı yazma eserinden istifadeyle insan tarifi ve tasnifini ele almaya çalışacağız. Müellif bu eserinde ana hatlarıyla filozofların canlıların özelliklerinden olan "Üreyen, duyu sahibi, iradesiyle hareket edebilen bir varlık” tanımını esas almış, kadim kültürlerin insanı "Hayavân-ı nâtık” (Düşünen/Konuşan hayvan) şeklindeki yaklaşımını kabul etmiştir. Ancak bunları tüm canlıların ortak özelliği görüp esas insanı insan yapan unsurun onun maneviyatında gizli olduğunu ifade etmiştir. İnsanın keremini İslam dini çerçevesinde ele alan yazar, ilim ve irfandan mahrum olan bir insanın surette bir insan ama gerçekte insan olamayacağına inanmaktadır. İnsana bakışında daha çok tasavvufi ögeler kullanan Mehmed Fevzî Efendi onu dört kategoriye ayırmakta bunları, "İnsan-ı kâmil, İnsan-ı mükemmil, İnsan-ı nâkıs, İnsan-ı munakkıs” şeklinde betimlemektedir. Bu tasnifin ana fikrinde insan, bir başkasına faydası dokunmakla iyi, kötü olması ise başkalarına zarar vermesiyle nitelendirilmesidir. Bununla birlikte Mehmed Fevzî Efendi’ye göre, insan ne kadar kötü olursa olsun ona iyilikle davranmak, merhamet etmek, yumuşak söz söylemek, hatta Müslüman olmasa bile hediye ve ikramda bulunmak, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak demektir. İnsanı "Gaye varlık” olarak gören müellif, onun bu dünyada bozulmaması ve ahirette kurtuluşa ermesinin yolunu gösterme bağlamında bazı etik kurallardan söz etmektedir. Mehmed Fevzî Efendi’nin âlimlik kimliği yanında aynı zamanda tasavvuf âdabına sahip olduğu dikkate alındığında, insana yaklaşımında hoşgörü sahibi Anadolu tasavvuf geleneğine mensup zevatın görüşleriyle benzer düşünceler taşıdığı görülmektedir.Keywords : Mehmed Fevzî Efendi, İnsan, Tasavvuf, Hadâik-i Hamidiyye