- Cankaya University Journal of Humanities and Social Sciences
- Vol: 13 Issue: 1
- Endless Becoming: Identity Formation in Michèle Roberts’ Flesh and Blood
Endless Becoming: Identity Formation in Michèle Roberts’ Flesh and Blood
Authors : Krisztina Kitti Tóth
Pages : 14-26
View : 6 | Download : 3
Publication Date : 2019-06-30
Article Type : Research
Abstract :Michèle Roberts, 1994 yılında yazdığı eseri Flesh and Blood ’da iç içe geçmiş bir anlatı yapısı kullanarak romanın içerisine gömülü bir dizi hikâyeyi okuyucularına sunar. İlk bakışta birbiriyle çok az bağlantılı hikâyeler derlemesi gibi görünen romanda bu hikâyeler aslında ana karakter Frederica Stonehouse sayesinde birbirlerine bağlanmıştır. Hikâyelerin çokluğu, tamamı anlatılabilir benlik kavramını ve onun tanınma ve değişim isteklerini çağrıştıran kişisel, kültürel, sosyal veya dini gibi birçok ihtiyaca hitap eder. Roberts, psikolojik bir yolculuğa çıkıp farklı kimlikler arasında rahatça dolaşıp kendi hayatını kendisi şekillendiren ‘temsili özne’ Frederica karakteriyle, Kartezyen varlık anlayışına bir alternatif sunar. Roman içerisinde aktarılan hikâyelerin sarmal anlatımının sonsuzluğu ve bu tarzın aşikâr bir biçimde bir dönüşüm gücü oluşturması amacı Frederica’nın neticede kendini yeniden keşfetmesine ve her ne kadar geçici de olsa kendi kendini tanımlamasına ve kendi şartlarıyla formüle etmesine olanak sağlar. Metinde sunulan çok seslilik, benlik kavramının bölümlenmiş ve bağlamsal doğasını çağrıştırır ve bir edebi anlatıda herhangi bir kimliğin nasıl tek ve sabit bir anlam oluşturmaktan uzak olduğunu gösterir. Roman içerisinde cinsiyet kavramının işlenmesi, bizim normatif cinsiyet beklentilerimizi ve bireylerin kendi deneyimlerini ele alır. Daha çok karşı cinsin giydiği kıyafetlerin giyilmesi, kılık değiştirip gizlenme, baskıcı çevrelerden kaçınma gibi tekrar eden temalar yoluyla sunulan Robert’in karakterlerinin deneyimleri, karakterler kişiler arası ve/veya sosyal tanımlanma arayışları içerisindeyken onların tanımlanma yanlısı ve karşıtı mücadeleler vermelerini temsil eder. Robert’in sabit olmayan—ve bazen de belirsiz olan—cinsiyet ve kimlik kategorilerini kullanımı yeni tanımlanma şekillerinin ve böylece yeni sübjektiflik modlarının oluşmasına yol açar. Benliğin akışkan bir kavram olarak görülmesi bizim insanoğlu olarak çoklu kimlik söylemlerince oluşturulduğumuzu ve sürekli bir oluşum süreci içerisinde olup kendi içerisinde bütüncül, güvenli ve otantik bir benlik kavramından uzak olduğumuzu vurgular.Keywords : Belirsizlik, karşı cins kıyafet giyme, akışkanlık, tanın(ma)ma, öteki