- Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi
- Vol: 6 Issue: 1
- KLASİK TÜRK MÜZİĞİ VİYOLONSEL EĞİTİMİNDE ERMENİ BESTEKÂRLARIN KANTO BESTELERİNİN SÜPÜRDE AKORTTA ÖĞR...
KLASİK TÜRK MÜZİĞİ VİYOLONSEL EĞİTİMİNDE ERMENİ BESTEKÂRLARIN KANTO BESTELERİNİN SÜPÜRDE AKORTTA ÖĞRETİMİ
Authors : Adem Kiliç
Pages : 215-245
Doi:10.47525/ulasbid.1053639
View : 10 | Download : 5
Publication Date : 2022-02-28
Article Type : Research
Abstract :19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Osmanlı Devletinde görülen batılılaşma hareketleriyle birlikte yeni popüler eğlence türleri ortaya çıkmıştır. Bu eğlence türlerinin başında Kanto formu da gelmektedir. Önceleri saray mensuplarının eğlence unsuru olarak öne çıkmayı başaran kantolar, daha sonraları İstanbul gece yaşamının ayrılmaz bir parçası olmuştur. İtalyan kökenli bu form türü daha çok tuluat tiyatrolarında oyunların öncesinde icra edilirken, bir süre sonra kendine ait bölümü olan bir yapı haline bürünmüştür. Tuluat tiyatro etkinlikleri genellikle Ermeni asıllı sanatçılar tarafından düzenlenen etkinliklerdir ve kanto formuna yönelik ilk icra örnekleri de yine bu sanatçılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle Ermeni bestekârların kanto formunun tanınmasında büyük emekleri olmuştur. Sanatçıların sahnede performanslarını sergilerken, kendilerine has bir telaffuzla şarkı sözlerini söylemeleri oldukça dikkat çekicidir. Seslendirilen eserlerin melodik ve ritmik yapısının da Klasik Türk Müziğine yakın olması dolayısıyla bu form türü kısa zamanda popüler hale gelmiş ve bu sayede izler kitlede gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Ayrıca Klasik Türk Müziğinin tanınmış önemli bestekârları da bu form türünde besteler yapmıştır. Kanto icralarında, özellikle kadınlar ön plandadır. Her ne kadar erkek sanatçılarla beraber seslendirilen düetli kantolar bulunsa da yalnızca kadınların seslendirdiği kantolar daha çok tercih edilmiştir. Buradan da kadınların cinsel kimlikleriyle özellikle ön planda oldukları anlaşılmaktadır. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Beyoğlu Direklerarasında gerçekleştirilen faaliyetlere uzun bir süre ara verilmiş, Cumhuriyet sonrası yıllarda ise kanto besteleri taş plaklarda duyulmaya başlamıştır. 1980’li yıllara gelindiğinde ise Ramazan ayı etkinlikleri içerisinde kendisine yer bulabilmiştir. Nurhan Damcıoğlu, Seyfi Dursunoğlu gibi kanto sanatçıları bu geleneği ayakta tutabilmeyi başarmıştır. Günümüzde ise eski popülerliğini yitirmiş olan kantoların tekrar gündeme gelebilmesi amaçlanarak genellikle basit ezgi yapılarına sahip olan bu form türünün seslendirilecek teknik eserler öncesinde icracıların makama ve usule alıştırılması bakımından Klasik Türk Müziği viyolonsel eğitiminde kullanılabilmesi öngörülmektedir. Bu amaçla kanto formunda eser bestelemiş Ermeni asıllı bestekârlar detaylıca incelenmiştir. Fakat, kaynak yetersizliği dolayısıyla yalnızca Karnik Garmiryan ve Kemâni Sarkis Suciyan’a ait kanto bestelere ulaşılabilmiştir. Bestekârlardan Kemani Sarkis’e ait 46 kanto bestesi bulunurken, Karnik Garmiryan’a ait 29 kanto bulunmaktadır. Eserler, bestelerin makam yapısı dikkate alınarak seçilmiştir. Araştırmanın sonucunda ise bu form türünün Türk Müziğinde teknik düzeyli eser icralarına başlanmadan önce, öğrencilerin makam ve icra biçimine alıştırılması amacıyla rahatlıkla kullanılabileceği fikri ortaya çıkmıştır.Keywords : Klasik Türk Mûsikîsi, Viyolonsel Öğretimi, Kanto, Ermeni Bestekârlar, Müzik Kültürü, Süpürde Akordu