- Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi
- Vol: 15 Issue: 1
- Hem Büyücü, Hem Rahip, Hem de Tabip: Uzmanlaşma Neden Yok?
Hem Büyücü, Hem Rahip, Hem de Tabip: Uzmanlaşma Neden Yok?
Authors : Osman Karatay
Pages : 7-12
View : 10 | Download : 3
Publication Date : 2015-05-01
Article Type : Research
Abstract :Dini güç sahibi olduğuna inanılan kimsenin dünyevi meseleleri çözmede de yetkesinin olduğuna inanılması bütün eski ve eskiliği koruyan toplumlarda olağandır. Bu kimse daima toplumun kanaat önderi, çoğunlukla da siyasi iktidarın en önemli sahibi veya ortağıdır. Eski Türk toplumunda bildiğimiz dönemler itibariyle siyasi iktidar açık şekilde dini iktidar sahasından ayrı ve azade tutulmuştur ama kapılar din adamlarına sonuna kadar açıktır. Savaşın kazanılması gibi uç bir hadisede dahi temel beklentilerin din adamından olması, bu etkinin ve etkileşimin aslında bir sınırının olmadığını gösterir. Eski Türklerde bu rolü kam/bahşı/sagun denilen kimseler üstlenmiştir. Ama işlevi ifade eden esas kelime ‘bögü’dür. Kaynakların bize bilgi ulaştırmadığı dönemde bu kelimenin ‘din adamı’ anlamına geldiği anlaşılıyor. Bildiğimiz dönemlerde ise iki farklı anlam türer: Kelime bir tarafta büyüyü ifade ederken, bir tarafta büyü ile ilgisi olmayan bir içerikle bilgeliği anlatmaktadır ve kağanların sanlarında kullanılır. Bilgeliğiyle öne çıkan kimseden büyü, hatta tedavi beklenmez. Dede Korkut örneğinde olduğu gibi, o, sadece sözleriyle yol göstericidir. Sagun kelimesinin de bazı dönemlerde ve lehçelerde bilgelik ve bilgililik anlamının ağır bastığını tahmin ediyoruz. Öte yandan toplum, din adamından veya kendisinde ruhani güç bulunduğunu iddia edenlerden bazı dertlerine derman bulmasını ister. Sıkıntılar büyük çoğunlukla sağlıkla ilgilidir. Bu talebe cevap vermeyen kimse itibar kaybına uğrayacağı için, büyü yoluyla tedaviyi bolca kullanacaktır. Tedavinin psikolojik boyutunu, yani hastanın iyileşeceğine inanmasının aslında iyileşmenin yolu olduğunu düşünürsek, büyücülerin hekimlikte büyük ölçüde başarılı olduklarını tahmin edebiliriz. Ama yaptıklarının aslında tedavi olmadığını kendileri de iyi bilmektedirler ve tedaviyi sağlama almak için büyüye koşut olarak ilaçlı iyileştirmeye de başvururlar. Bu yüzden, okuyup üflemenin yanında fiili müdahale de görürüz. Yani rahip büyücülük ve hekimliği aynı anda yapmaktadır ve işin aslı toplum da onu buna zorlamaktadır. Günümüzdeki cinci hocaların aynı uygulamayı devam ettirdiklerini, eski kam ve bahşıların doğrudan mirasçısı olduklarını söylemek yanlış olmayacaktırKeywords : Eski Türkler, geleneksel tıp, büyücülük, bögü, bahşı, kam