- Tokat İlmiyat Dergisi
- Vol: 10 Issue: 2
- Tâhirülmevlevî’nin Türkçe Divanlarındaki Dinî Edebî Türler Üzerine Bir Değerlendirme
Tâhirülmevlevî’nin Türkçe Divanlarındaki Dinî Edebî Türler Üzerine Bir Değerlendirme
Authors : Alper Ay
Pages : 463-490
Doi:10.51450/ilmiyat.1182117
View : 13 | Download : 4
Publication Date : 2022-12-30
Article Type : Research
Abstract :Tâhirülmevlevî 1877 yılında İstanbul’da doğmuş ve 1951 yılında burada vefat etmiştir. Vefatından önce İstanbul Üniversitesi Kütüphanesine bizzat hediye ettiği divan nüshasında hayatına dair oldukça ayrıntılı bilgiler eklemiştir. Burada verdiği bilgilere göre, dedesi Sultan Abdülmecid Han’ın hat hocası Mevlevî Tâhir Efendi, babası ise saray başçavuşlarından Hacı Mustafa Safvet Efendi’dir. Annesi Emine Emsal Hanım ise Sultan Abdülaziz’in cariyelerinden ve sultanın kızı Nazime Sultan’ın dadısıdır. İki kız kardeşi vardır. Birisinin ismi Fatma Aliye Hanım, diğeri ise Afife Gülistan’dır. Tâhirülmevlevî aile içerisinde dedesinin ismini taşımış ve dedesi gibi bir Mevlevî olarak yaşamıştır. On üç yaşında yetim kalan Tâhirülmevlevî, eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. Gülhâne Askerî Rüştiyesinden mezun olmuştur. Ailesinin saray çevresine yakınlığı dolayısı ile iyi bir eğitim aldığını söyleyebiliriz. Mezuniyetten sonra memur olarak göreve başlamış fakat bu memuriyeti uzun sürmemiştir. On yedi yaşında iken Mesnevî’ye olan ilgi ve alakası ile birlikte Yenikapı Mevlevîhanesi postnişini Şeyh Celaleddin Efendi’ye intisap etmiş, on sekiz yaşında hacca gitmiş ve hac dönüşünden sonra memuriyetten istifa etmiştir. Yenikapı dergâhındaki hücresine çekilmiş ve şeyhinin de müsaadesiyle Bayezid’de "Tahir Dede Kütüphanesi” isminde bir sahaf dükkânı açmıştır. Tâhirülmevlevî, yayın hayatına bu dükkân ile başlamıştır. Yirmi iki yaşında ise bin bir gün süren Mevlevî çilesini de çıkarıp tasavvufi eğitimini tamamlamıştır. 1920-1926 yılları arasında Mahfil dergisini 68 sayı halinde yayımlamıştır. Bu yıllarda meşguliyeti bir hayli fazlalaşan Tâhirülmevlevî, 1923 yılında Ahmet Remzi Dede’nin icazeti ile Fatih Camii Mesnevihanlığına getirilmiştir. 1924 yılında medreselerin kapatılmasının ardından İmam Hatip Lisesinde Hitabet ve Belagat dersleri vermiş, 1926 yılında İskilipli Atıf Hoca ile birlikte Ankara’da şapka kanununa muhalefet iddiasıyla İstiklal Mahkemelerinde yargılanmıştır. Bu yargı sürecini "Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemesi Hatıraları” adıyla neşretmiştir. Divanında da bu konuya dair yazdığı müstakil şiirler vardır. Tâhirülmevlevî, yetmiş dört yıllık hayat serüveninde bir imparatorluğun yıkılışına şahitlik ettiği gibi, cumhuriyetin kuruluşuna da en ince ayrıntılarına kadar vâkıf olan bir müelliftir. Tasavvufî kimliğinin yanı sıra bir kitapçı, yayıncı, şair, edebiyat tarihçisi, öğretmen, müderris, dilbilimci, kâtip, mesnevihan gibi geniş bir alana yayılan mesleki tecrübeleri ve Arapça ile Farsça bilgisiyle kâmil manada bir entelektüeldir. Medeniyetimizin öğrenilip aktarılması konusunda bir köprü olan Tâhirülmevlevî, aynı zamanda tanıştığı, dostluk kurduğu ve yetiştirdiği öğrencileri ile de dikkat çeken bir simadır. Mehmed Akif, Ahmet Remzi Akyürek, Ferid Kam, Şefik Can, Orhan Okay, Muzaffer Ozak gibi isimlerle yakın ilişkileri vardır. Yüz civarında eser yazmış, tam anlamıyla kırkambar bir müelliftir. Nesirleri; edebiyat, tarih, tasavvuf alanlarına yayılmıştır. Üç ayrı Türkçe divan tertip etmiş velud bir şairdir. Bir mesnevîhan olarak yazdığı Şerh-i Mesnevi tasavvufi kimliği açısından önemlidir. Fakat edebi kişiliği için divanlarının incelenmesi gerekmektedir. Hazırlanan çalışmada Tâhirülmevlevî’nin hayatı ve eserlerine kısaca temas edilmiş, divanları ve nüshaları hakkında bilgi verilmiş, Tâhirülmevlevî’nin divanlarında kullandığı şiir türleri değerlendirilmiş ve Türk edebiyatındaki konumu üzerinde durulmuştur. Divanlardaki tevhid, münâcât, na‘t, mevlid, miraciyye ve diğer dini edebi türler örnekleri ve Türk edebiyatındaki müşterekleri ile birlikte değerlendirilmiştir. Bu zamana kadar yapılan bazı edebiyat tarihi çalışmalarında Tâhirülmevlevî’nin konumu tespit edilmeye çalışılmış, yine Tâhirülmevlevî hakkında yapılan tezler üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak ise Tâhirülmevlevî ve kültür tarihimiz için bazı teklifler ve değerlendirmeler sunulmuştur. Günümüzde yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde Tâhirülmevlevî’nin hak ettiği ilgiyi gördüğünü söyleyemeyiz. Maalesef onun hakkında yapılmış bir doktora tezine hala sahip değiliz. On civarında yüksek lisans tezi mevcuttur ve bunların çoğu son yıllarda yapılan çalışmalar. Bu tezlerde Tâhirülmevlevî’nin tasavvufî yönü, İslam tarihçiliği, divan edebiyatına dair bazı yayınları değerlendirilmiş. Bunların dışında gerek matbu olarak basılan gerekse son yıllarda yapılan bazı yayınların Tâhirülmevlevî’nin eserlerini umumun istifadesine sunma bakımından yeterli düzeyde olmasa dahi bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz.Keywords : Türk edebiyatı, Şiir, Divan, Tâhirülmevlevî, Şiir Türü