- Tefsir Araştırmaları Dergisi
- Cilt: 8 Sayı: 1
- Bikâî’nin Tefsirinde Müteşâbihü’l-Kur’ân ve Hurûf-ı Mukattaa İlişkisi
Bikâî’nin Tefsirinde Müteşâbihü’l-Kur’ân ve Hurûf-ı Mukattaa İlişkisi
Authors : Mehmet Akın
Pages : 129-151
Doi:10.31121/tader.1442486
View : 126 | Download : 79
Publication Date : 2024-04-30
Article Type : Research
Abstract :Anlama çabalarının tezahürü olan Kur’ân’daki müteşâbihler meselesi, Kur’ân’ın nâzil olmaya başladığı ilk dönemlerden itibaren merak konusu olmuş ve hemen her müfessir bu konuyla ilgili görüş belirtmiştir. Hicri 9. asrın önde gelen âlimlerinden Burhânüddîn el-Bikâî (ö. 885/1480) de Nazmü’d-dürer isimli tefsirinde müteşâbih âyetleri değerlendirirken onları te’vil etmenin önemine işaret etmiştir. Yahudi ve Hristiyanların Allah’ın gönderdiği mesajdan uzaklaşma sebeplerinin nazil olan âyetlerin zahiri anlamlarına bağlı kalmalarıyla ilişkili olduğunu düşünmüş, onların, müteşâbih âyetlerdeki anlam derinliğine uzak kalarak gerçek anlamdan koptuklarını belirtmiştir. Kur’ân-ı Kerim’i anlama çabaları içerisinde de benzer yaklaşımların söz konusu olabileceğine dikkat çeken Bikâî, bu konuda hatırı sayılır düzeyde eksik veya yanlış yorumların yine müteşâbih âyetlere yaklaşımdan kaynaklandığını ileri sürmüştür. Bu itibarla Kur’ân’daki müteşâbih âyetlerin anlaşılması konusuna ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Bikâî, tefsirinde kelimeler, âyetler ve sureler arasındaki ilişkiyi kurarak onları sistematik bir şekilde toplamış, yaşamış olduğu asır ve sonrası için tefsir alanına önemli katkı sağlamıştır. Sonraki asırlarda yazılan birçok esere örnek teşkil eden eserinde ağırlıklı olarak dirâyet tefsiri yöntemini kullanmış; en küçük parça, harf ya da kelimeden hareketle âyetlerin manalarına ve surelerin muhtevasına ulaşmaya çalışmıştır. Bikâî tefsirine ait tüm bu özellikler müteşâbih ve hurûf-ı mukattaa konusunun ele alınması ve çözümü açısından farklı bir bakış açısını ortaya koymaktadır. Kur’ân’da yirmi dokuz surenin başında geçen hurûf-ı mukattaaların müteşâbihattan olup olmadığı konusundaki tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Bu tartışmalarının dayandığı temel düşünce Kur’ân’da var olan tüm âyetlerin Allah’ın muradına uygun bir şekilde anlaşılabilmesi gerektiğidir. Bu itibarla Kur’ân’da anlamı gizlenen bir âyetin olmaması gerektiğini düşünen âlimler, hurûf-ı mukattaa harflerini te’vil etme yoluna gitmişlerdir. Netice itibariyle Kur’ân’ın muhatapları tarafından anlaşılmasını zorlaştıran her iki hususta da Bikâî kendine özgü bir yöntem geliştirerek te’vil yapmanın gerekliliğini ifade etmiştir. Bu çerçevede Bikâî’nin müteşâbih konusundaki görüşüyle birlikte mukattaa harflerine yüklemiş olduğu anlamları ortaya koymaya çalışacağız.Keywords : Tefsir, Kıraat, Kur\'ân, Bikâî, Müteşâbih, Hurûf-ı Mukattaa