- Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue: 49
- CEZAYİR’DE İSLAMİ HAREKET: İSLAMÎ SELAMET CEPHESİ (FIS)
CEZAYİR’DE İSLAMİ HAREKET: İSLAMÎ SELAMET CEPHESİ (FIS)
Authors : Yasemin Varlioğlu Menemen, Kamile Ünlüsoy
Pages : 214-237
View : 9 | Download : 5
Publication Date : 2022-12-20
Article Type : Research
Abstract :Tarihsel süreçte Cezayir, Batılı ülkelerin işgaliyle uzun yıllar dinî ve kültürel asimilasyona maruz kalan İslam ülkelerinden biridir. XVI. yüzyıldan itibaren İspanyol işgaliyle başlayan bölgedeki Hıristiyan hâkimiyeti, Osmanlı’nın Cezayir’de kontrolü ele geçirmesiyle (940/1534) kesintiye uğramıştır. İngiltere’nin Mısır’ı işgalinden sonra (1812) Fransa, Cezayir’de bulundurduğu konsolosluk üzerinden kendine deniz aşırı sömürge olarak bu ülkeyi işgal etmenin yollarını aramıştır. Eline geçirdiği ilk fırsat, Yelpaze olayından (1827) sonra Cezayir’de hakimiyeti ele geçirmiştir. Bu tarihten tam bağımsızlığın elde edildiği 1962’ye kadar devam eden işgal süresinde başta Abdülhamîd b. Bâdîs (ö.1940), Mâlik b. Nebî (ö.1973), Messali Hac (ö.1974), Ferhat Abbas (ö.1985) gibi İslamcı aktivist ve düşünürler ile bunlar etrafında toplanan Cezayir halkı sömürge karşıtı tavırlarını istikrarlı bir şekilde sürdürmüşlerdir. Böyle bir karşı koyuşun ürünü olan İslamî Selamet Cephesi de 6 Eylül 1989’dan Mart 1992’ye kadar Cezayir siyasi tarihinde adından söz ettiren dinî-siyasî temelli bir oluşumdur. Kuruluşunda Abbas Medeni (ö.2019), Ali Belhac ve Şeyh Ahmed Sahnûn gibi İslamcıların etkin bir şekilde rol aldığı bu teşkilat, bağımsızlık sonrasında şeriat temelli bir İslam devletine ihtiyacın olduğunu savunmuş ve bu gayeyle bildiri yayınlayarak, protestolar düzenleyerek ve aktif siyasete katılarak kendi manifestolarını tüm dünyaya duyurmak istemiştir. Kuruluşundan itibaren siyaset, eğitim, ekonomi ve kültürel alanlarda köklü bir ıslahat planı yapan İslamî Selamet Cephesi, İslam kültürü temelini koruyan, şeriatın gerektirdiklerini layıkıyla yerine getiren bir İslam toplumu inşasında eğitimin şart olduğunu vurgulamıştır. İslam devleti ve şeriatle yönetim talebinde, demokrasiyi ve sömürgenin sunduğu her türlü asimilasyonu sapkınlık olarak nitelendiren İslamî Selamet Cephesi, Arapçayı Kur’an ve sünnet dili olması yönüyle üstün görmüş ve bu dil etrafında tüm kitlelerin birleşebileceğini savunmuştur. Kadın konusunda temel hakların korunacağı hususunda halka güvence veren cephe, iktisadi alanda İslami bankaların halka faizsiz kredi temin etmeleri ve fonlarını halkın yararına olacak şekilde düzenlemeleri gerektiğini savunmuştur. İslamî Selamet Cephesi, bu fikirleriyle halk nezdinde büyük bir itibar kazanmış ve çok partili sisteme geçildikten sonra 1990’da yapılan yerel seçimlerde büyük bir başarı sağlamıştır. Ancak akabinde yapılacak genel seçimlerde de aynı başarıyı sağlayacağı anlaşılınca bu durumdan rahatsız olan Şadli Cedîd yönetimi genel seçimleri ertelemiştir. Birinci turda yapılan seçimlerin galibi İslamî Selamet Cephesi çıkınca, ikinci tur yapılmadan Şadli b. Cedîd darbeyle yönetimden indirilmiş ve yerine geçen Muhammed Buteflika, Mart 1992’de Selamet Cephesini kapatarak faaliyetlerine son vermiştir. Bu makalede amacımız, İslamî Selamet Cephesi’nin din ve siyaset anlayışını bilimsel metotlarla ortaya koymaktır. Bu gayeyle öncelikle Cezayir’in sömürge dönemlerindeki dinî ve siyasî durumundan bahsedilmiş, bu dönemde İslamcı aydınların ve Cezayir halkının sömürge karşısında nasıl bir duruş sergiledikleri üzerinde durulmuştur.İslamî Selamet Cephesi’nin oluşumuna katkı sağlayan İslamcı şahsiyetler hakkında bilgi verildikten sonra hareketin teşekkül sürecine ve dinî, siyasî görüşlerine yer verilmiştir.Keywords : Cezayir, İslami Selamet Cephesi, İslam devleti, Abbas Medeni, siyaset