Düşünceden Yaşantıya: Klişelerin Hükmü
Authors : Adem Yilmaz
Pages : 154-162
Doi:10.48145/gopsbad.782783
View : 10 | Download : 3
Publication Date : 2021-06-29
Article Type : Research
Abstract :Bu çalışma klişe ile deneyim arasındaki bağı irdelerken bu bağın yol açtığı düşünce yoksunluğunu tartışmaktadır. Tartışmasını Adorno’nun şeyleşmiş bilinç, Wittgenstein’ın anlam körlüğü kavramlarıyla yürütürken çalışma, Arendt’in, Eichmann davasına olan tanıklığı bağlamında geliştirdiği "düşünce yoksunluğu” eleştirisini de gündemine almaktadır. Şeyleşmiş bilinç kavramı ile anlam körlüğü arasındaki ilişkisellik klişe ile yaşantının özdeşliğine dair bir sorgulamayı beraberinde getirir. Bu özdeşliğin yol açtığı düşünce yoksunluğu, mevcut gerçekliği mutlak kabul ederken düşünce bir yargılama aracına indirgenir. Anlama çabası ile dil arasındaki bağ da gözden yitmiş olur. Gelinen noktada anlam körlüğü, deneyimin olağanına dönüşür. Böylelikle de klişelerin deneyime nüfuz edişiyle birlikte, anlam ile dilin kullanımı arasındaki ilişki önemsizliğe terk edilir. Ataç da bu bağlamda, yazıyı ve entelektüel çabayı beylik sözler eşliğinde önemli görünme kaygısına dönüştüğü eleştirisini getirir. Çalışma, son kertede, klişe ile yaşantı arasındaki özdeşliği Adorno, Arendt, Ataç ve Wittgenstein’ın kavramsal yaklaşımlarını birlikte ele alarak tartışırken bu dört düşünce insanı arasındaki ortak kaygının yaşamın, bir tür olduğundan farklı görünmeye, klişeye indirgenişi olduğunu belirtir.Keywords : Ataç, Arendt, Wittgenstein, Anlam Körlüğü, Şeyleşmiş Bilinç