- Amasya İlahiyat Dergisi
- Issue: 17
- İmâmet Düşüncesi Özelinde Ayyâşî Tefsiri ile Râzî Tefsirinin Karşılaştırılması
İmâmet Düşüncesi Özelinde Ayyâşî Tefsiri ile Râzî Tefsirinin Karşılaştırılması
Authors : Fatih Özaktan
Pages : 259-293
Doi:10.18498/amailad.983891
View : 21 | Download : 11
Publication Date : 2021-12-30
Article Type : Research
Abstract :Bu makalede öncelikle Ayyâşî’nin hayatı, imâmet düşüncesinin doğuşuna zemin hazırlayan olaylar ve imâmet esasları hakkında bilgi verilmiş, ardından ilk dönem Şiî kaynaklardan biri olan Ayyâşî tefsirinde imâmetle ilgili âyetlerin tahrife uğradığı iddiası ve imâmete hamledilen âyetler incelenmiştir. Söz konusu tahrif iddiaları ve imâmete hamledilen âyetler, Râzî tefsiri ile mukâyese edilmiş, iki müfessirin âyetlere yaklaşımı ortaya konulmuştur. Bununla birlikte konu ile ilgili Kummî, Tûsî ve Taberî’nin açıklamalarına da yer verilmiştir. Şîa; Ali b. Ebî Tâlib’in Hz. Muhammed’den sonra nas ve tayinle halife olduğuna inanan, imâmetin Ali’nin soyundan devam edeceğini ileri süren ve imamların seçkin kişiler olduklarını iddia eden toplulukların müşterek adıdır. Şîa’yı diğer mezheplerden ayıran en önemli inanç akîdesi imâmet anlayışıdır. İmâmet, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) vefatından sonra İslâm toplumunun dinî ve siyasî liderlik görevidir. İmâmet düşüncesinin oluşumuna, hicrî birinci asırda yaşanan Cemel vakâsı, Sıffîn savaşı, Hz. Ali’nin şehit edilmesi ve Kerbelâ fâciası gibi siyasî olayların zemin hazırladığını söylemek mümkündür. İmamların belirlenmesi ve vasıfları konusunda farklı görüşlere sahip olmaları sebebiyle Şiîler kendi içerisinde farklı gruplara ayrılmaktadır. Bunlar içerisinde en büyük grubu oluşturan İmâmiyye’de iki ekol bulunmaktadır. Birincisi; imamlardan gelen rivayet ve görüşlerin dinî meselelerde tek kaynak olduğunu ve Kur’ân’ın tahrife uğradığını savunan ahbârîler, diğeri ise dinî hükümlerin anlaşılmasında istidlâl metodunu benimseyen usûlîlerdir. Ahbârî ekolden olan müfessirlerden biri de Ayyâşî’dir (ö. 320/932). Ayyâşî’nin yazmış olduğu tefsir, ilk Şiî tefsirlerden biri olması hasebiyle, Şiîler tarafından büyük itibar görmüştür. Rivâyet tefsiri kategorisinde yer alan bu tefsirde Ayyâşî, Meryem sûresine kadar olan on sekiz sûredeki tüm âyetlerin değil bazı âyetlerin tefsirini yapmıştır. Ayyâşî, Şîa’nın karakteristik niteliği olan imâmet anlayışını Kur’ân ile temellendirmek için Kur’ân nâzil olduktan sonra bazı âyetlerde geçen Ehl-i beyt ve imâmetle ile ilgili lafızların âyetlerden çıkarıldığını iddia etmiştir. O, bu iddiası doğrultusunda Kur’ân metnine "آل محمد/Ehl-i beyt”, "آل محمد حقهم/Ehl-i beyt’in hakkı”, "في علي/Ali hakkında”, "بولاية علي/Ali’nin velâyeti hakkında”, "وأنَّ مُحَمَدًا رَسُولُ الله وأنَّ عَلِيًا أمِيرُ المُؤمِنِين/Muhammed Allah’ın elçisi, Ali mü’minlerin emiridir” ifadelerini eklemiştir. Ayrıca "اُمَّةٍ/ümmet” lafzının bulunduğu âyetlerde övgü ve tazîm varsa bu lafza harf ilave edip lafzın harekesini değiştirerek âyetin "أَإِمَّةٍ/imamlar” şeklinde indiğini savunmuştur. Ayyâşî, imâmetle ilgili âyetleri tefsir ederken sadece Şiî imam Muhammed el-Bâkır (Ebû Ca‘fer) ve Ca‘fer es-Sâdık (Ebû Abdillâh)’a isnat edilen rivâyet ve görüşlere yer vermiştir. O, Kur’ân metnine yaptığı bu lafız ilaveleri dışında itaatin emredildiği âyetleri imâmete hamletmiş ve özellikle Kur’ân’da geçen "ülü’l-emr” ifadesi ile Ehl-i beyt’ten olan imamların kastedildiğini iddia etmiştir. Buna karşın Râzi’ye göre; "ülü’l-emr” ifadesi ile imamlar değil "ehlü’l-hâl ve’l-akd” kastedilir. Bunlar da icmâ ehli âlim ve müçtehitlerdir. Ayyâşî’nin Ehl-i beyt ve imâmete dair lafızların Kur’ân’dan silindiğini iddia ederek bu lafızları Kur’ân’a ilave etmesinin temel hedefi; imamların masum ve seçkin insanlar olduğunu, imamlara karşı gelenlerin aynı zamanda Allah’a ve Resûlü’ne karşı gelmiş olduklarını ve dalâlet içerisinde bulunduklarını kanıtlamaktır. Kummî, Ayyâşî’nin Kur’ân’ın tahrife uğradığı iddiasını ve Ehl-i beyt’in imâmet hakkını olduğu gibi savunurken Tûsî, Kur’ân’ın tahrifi konusunda onlardan farklı düşünmektedir. Tûsî, şâz bir kıraate isnâden sadece bir yerde âyete "آل محمد /Ehl-i beyt” lafzını eklemiştir. Diğer taraftan o, te’vile açık olan âyetleri mensubu olduğu mezhebin etkisi altında kalarak imâmete hamletmiştir. Dolayısıyla Tûsî, imâmetin Hz. Ali ve onun soyundan olan kişilerin hakkı olduğu konusunda Ayyâşî ve Kummî ile aynı görüştedir. Ayyâşî’nin söz konusu iddialarının tamamen bâtıl ve asılsız olduğunu başta Taberî ve Râzî olmak üzere yüzlerce müfessir, tefsirlerinde ortaya koydukları delillerle ispatlamışlardır.Keywords : Tefsir, Şiî, Ayyâşî, İmâmet, Râzî