- Amasya İlahiyat Dergisi
- Issue: 15
- "Lehve’l-Hadis"in Müziğe Tahsisinin Tefsir Açısından Değerlendirilmesi
"Lehve’l-Hadis"in Müziğe Tahsisinin Tefsir Açısından Değerlendirilmesi
Authors : Faysal Arpaguş
Pages : 395-419
Doi:10.18498/amailad.778622
View : 17 | Download : 9
Publication Date : 2020-12-30
Article Type : Research
Abstract :Hz. Peygamber (a.s.) bir hadiste, şarkı söylemesi için muğanniyelerin yani şarkıcı kadınların eğitilmelerinin, alınıp satılmalarının helal olmadığını ve buradan elde edilen ücretin haram kılındığını belirtmiştir. Bu hadisle, "İnsanlardan öyleleri de vardır ki Allah’ın yolundan alıkoymak için lehve’l-hadisi satın alır.” (Lokmân 31/6) âyeti arasında münasebet kurulmuş; Mücâhid, Süfyân es-Sevrî, İbn Vehb gibi kimselere ilaveten sonraki pek çok müfessir, âyetteki "lehve’l-hadis”i ğinâ/müzik olarak tefsir etmiştir. Çoğu fıkıh kitabında da "lehve’l-hadis”in müzik olarak izah edilmesinden hareketle, bahsi geçen âyet, İslâm’da müziğin yasaklandığına delil sayılmıştır. Kanaatimizce problem, lehve’l-hadis tabirinin müziğe Tahsisinden kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede araştırma için belirlenen kavramlar; tahsis, tefsir, lehve’l-hadis ve müzikten ibarettir. Tahsis; bir şeyi hükümce, diğerleri ona iştirak etmeyecek şekilde bütünden ayrı tutmak demek olup genelleştirmenin zıddıdır. Bu ise bir yorum (tefsir) neticesinde ortaya çıkar. Kanun metnine verilecek mananın tespitine yorum dendiği gibi Kur’ân lafızlarının söyleniş keyfiyetinden, medlûllerinden hareketle onlara yüklenen anlamlarla birlikte, bunları tamamlayan unsurlardan bahseden ilme de tefsir denmiştir. Bu noktada içtihat, bir yorumlama faaliyeti, diğer bir deyişle, tefsir olmaktadır. Yorum, isabetli olabileceği gibi hatalı da olabilir. Çünkü lehve’l-hadisin müzik olarak tefsir edilmesi, delaleti kat‘î bir yorum değildir. Hukuken veya fıkhen, bir şeyin tahsisine hükmedildiğinde serbestlik ve yasaklık (helallik ve haramlık) veya bu ikisi arasında her neye hükmedilirse, bu hükmün sadece ona has kılındığı anlamına gelir. Bu durumda, tahsis dışında kalan fertler, söz konusu hükümden ayrı mütalaa edilir. Makalede öncelikli olarak, mücmel bırakılan lehve’l-hadisin, kimi yorumcular tarafından tahsis edilip edilmediği belirlenmeye çalışılmıştır. Bunun için İslam’ın klasik çağından başlanarak müfessir, muhaddis ve fakih, bazı yorumcuların görüşlerine müracaat edilmiştir. Senet ve metin açısından "zayıf” ve "garib” olarak nitelendirilen bir hadisi referans alarak delaleti kat‘îymiş gibi, lehve’l-hadisle kastedilenin müzik olduğunu iddia etmek, gerçekten düşündürücüdür. Kur’ân’da içki, faiz ve diğer haramlar gibi müziğin yasaklandığını belirten bir âyet olmadığı gibi Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri bağlamında da buna delalet eden bir ayet bulunmamaktadır. Ancak fuhşiyât ve münkerât kabilinden olan müzik için de delil yoktur denemez. Bu durumda Kur’ân’ın sünnetle tefsiri bağlamında Hz. Peygamber’in (a.s.) hali hayatında müziğe ne şekilde yer verdiği, biz Müslümanlar için bir ölçü ortaya koyacaktır. Onun (a.s.) düğünlerde, bayramlarda ve meşru sınırlar içerisinde yapılan eğlencelerde müziğin kullanılmasına izin verdiği hatta zaman zaman teşvik ettiği; fakat eğlenceye dalıp dinî vazife ve sorumluluklarını ihmal edenlere karşı da sert bir tutum sergilediği vakidir. Ama buradan hareketle müziğin bütünüyle haram olduğunu iddia etmek, müziğin tarifinde de geçtiği üzere, ses ve âlet (çalgı) ile icrâ edilen malûm san’atın bütün şubelerini ihtiva etmesi bakımından, salâda, ezanda ve güzel Kur’ân okumada ortaya çıkan müziğin de haram olduğunu iddia etmektir. O halde dinin meşru müzik için koyduğu bir sınır ve ölçü vardır. Ancak tüm bunlarla ayette geçen lehve’l-hadis ifadesi, birbirinden farklı şeylerdir. Makalede bazı klasik tefsir ve fıkıh kaynaklarındaki veriler toplanmış, günümüz ilahiyat araştırmacılarının konuya dair tartışmalarına yer verilmiştir. Veriler ışığında bir değerlendirme yapılarak lehve’l-hadisin müziğe tahsisinin mümkün olup olmadığı, mümkünse hangi ölçüde mümkün olduğu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Buna göre bağlam ve sair tefsir etme yöntemleri göz önüne alınarak lehve’l-hadisin sadece müzik olarak değil, genel manada, Allah ve Rasûlünün yolundan alıkoyan her türlü söz olarak tevil edilmesinin daha isabetli olacağı kanaatine varılmıştır. Böyle bir yaklaşım sonucunda ise Müslümanların, Allah’ın insan fıtratına yerleştirdiği, duyguların somut tezahürü olan müzikle, meşru sınırlar çerçevesinde uzlaşı içerisinde olacağı vurgulanmıştır.Keywords : Tefsir, Lehve’l Hadis, Müzik, Tahsis-ta‘mîm Tartışması, Rivâyetin Etkisi